-
1 цепенеть
donakalmak; uyuşmak* * *несов.; сов. - оцепене́ть -
2 احتار
donakalmak; kalakalmak -
3 اختلط
donakalmak; kalakalmak -
4 اضطرب
donakalmak; kalakalmak -
5 تحير
donakalmak; kalakalmak; şaşakalmak; şaşalamak -
6 تخبط
donakalmak; kalakalmak; sapmak -
7 erstarren
donakalmakduygusuzlaşmak -
8 обмирать
-
9 freeze
n. donma, don, dondurulma————————v. donmak, buzlanmak, dondurucu olmak, buz tutmak, donakalmak, dondurmak, kırmak (cesaret)* * *1. dondur 2. don (v.) 3. soğuk günler (n.)* * *[fri:z] 1. past tense - froze; verb1) (to make into or become ice: It's so cold that the river has frozen over.) don(dur)mak2) ((of weather) to be at or below freezing-point: If it freezes again tonight all my plants will die.) dondurucu olmak3) (to make or be very cold: If you had stayed out all night in the snow you might have frozen to death (= died of exposure to cold).) don(dur)mak4) (to make (food) very cold in order to preserve it: You can freeze the rest of that food and eat it later.) dondurmak5) (to make or become stiff, still or unable to move (with fear etc): She froze when she heard the strange noise.) donakalmak6) (to fix prices, wages etc at a certain level: If the situation does not improve, wages will be frozen again.) (fiyat ve ücretleri) dondurmak2. noun(a period of very cold weather when temperatures are below freezing-point: How long do you think the freeze will last?) don- freezer- freezing
- frozen
- freezing-point
- freeze up -
10 костенеть
1) ( от холода) uyuşmak2) (от испуга и т. п.) donup kalmak; donakalmak -
11 мертветь
несов.; сов. - омертве́ть, помертве́ть2) сов. помертветь ( приходить в оцепенение) donakalmak -
12 окаменеть
сов.1) fosilleşmek; taşlaşmak2) перен. ( затвердеть) kaskatı kesilmek; taş gibi olmak3) перен. (застыть, оцепенеть) taş kesilmek; donakalmak••у него́ се́рдце окамене́ло — yüreği katılaştı
-
13 остолбенеть
сов. -
14 холодеть
-
15 petrify
v. taşlaştırmak, taş kesmek, serseme çevirmek, taşlaşmak, donakalmak* * *taşlaştır* * *(to make (someone) very frightened; to terrify: The thought of having to make a speech petrified him.) dehşete düşürmek -
16 be paralysed
v. felç edilmek, donakalmak, donup kalmak -
17 be petrified
v. donup kalmak, donakalmak -
18 stand aghast
v. donup kalmak, donakalmak -
19 be paralysed
v. felç edilmek, donakalmak, donup kalmak -
20 be petrified
v. donup kalmak, donakalmak
См. также в других словарях:
donakalmak — nsz Şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek Kaşlarını kaldırarak kafasını salladığı saniye donakalmıştım. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayretten donakalmak — çok şaşırmak, inanamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
donup kalmak — donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanı donmak — donakalmak, çok şaşırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
donakalma — is. Donakalmak durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayret — is., Ar. ḥayret 1) Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma ... hayret ve teessüründen masanın yanındaki sandalyeye yığılmıştı. Ö. Seyfettin 2) ünl. Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taşlaşmak — nsz 1) Taş durumuna gelmek 2) mec. Çok şaşırarak bir şey yapamaz, konuşamaz duruma gelmek, donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük dilini yutmak — şaşırmak, donakalmak Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz kesilmek — 1) buz gibi soğumak, buz durumuna gelmek 2) çok üşümek, donmak Bu sefer avuçlarımla yanaklarım buz kesiliyor. A. Gündüz 3) şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
beht — (A.) [ ﺖﻬﺑ ] şaşkınlık. ♦ behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü