-
1 donakalmak
vi erstarren, wie versteinert dastehen -
2 donakalmak
оцепене́ть, остолбене́ть, засты́ть, замере́ть (от удивления и т. п.) -
3 donakalmak
v. be paralysed, be petrified, stand aghast, petrify, freeze -
4 donakalmak
-
5 donakalmak
оцепене́ть, остолбене́ть, засты́ть, замере́ть (от удивления и т. п.) -
6 donakalmak
къын, къыгъэн, икъыхьан, егъэкъы, щыдыкъын -
7 donakalmak
احتاراختلاختلطارتبكاضطرباعتلجتحيرتخبطترجرجمرجهرجوجف -
8 donakalmak
1. احتار [اِحْتارَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek2. اختلط [اِخْتَلَطَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek3. اختل [اِخْتَلَّ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek4. ارتبك [اِرْتَبَكَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek5. اضطرب [اِضْطَرَبَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek6. اعتلج [اِعْتَلَجَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek7. تحير [تَحَيَّرَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek8. تخبط [تَخَبَّطَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek9. ترجرج [تَرَجْرَجَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek10. مرج [مَرِجَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek11. هرج [هَرَجَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek12. وجف [وَجَفَ]Anlamı: şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek -
9 donakalmak
to stand aghast, to freeze -
10 donakalmak
to be petrified with astonishment or fear. -
11 kalmak
оста́ться* * *- ır1) остава́тьсяbaş başa kalmak — остава́ться вдвоём / наедине́
buna ihtiyaç kalmadı — необходи́мость в э́том отпа́ла
bir ton kömür kaldı — оста́лась одна́ то́нна у́гля
2) пробы́ть, прожи́тьAmerika'da yıllarca kaldı — он мно́гие го́ды про́жи́л в Аме́рике
3) остана́вливаться, пребыва́тьsiz nerede kalıyorsunuz? — вы где остана́вливаетесь?
4) оста́ться на второ́й годçocukların içinde kalanlar da var geçenler de — среди́ дете́й есть и оста́вленные на второ́й год, и переше́дшие
5) -e откла́дываться, быть отсро́ченным ( на какое-то время)gitmemiz cumaya kaldı — наш отъе́зд отло́жен на пя́тницу
6) -e достава́ться (кому-л. что-л. сделать); переходи́ть к комуbu iş size mi kaldı? — а) э́то де́ло доста́лось вам?; б) ва́ше ли э́то де́ло?
7) оста́ться, доста́тьсяçiftlik ana babasından kalmış — име́ние ему́ [д]оста́лось от роди́телей
8) - den оста́ться без чегоmisafir geldi, gezmeden kaldık — го́сти пришли́, мы оста́лись без прогу́лки
işten kalmak — оста́ться без рабо́ты
9) останови́ться; встатьaraba yarı yolda kaldı — маши́на ста́ла на полпути́
o iş şimdilik kaldı — э́то де́ло пока́ приостанови́лось
10) - le ограни́чиваться, дово́льствоваться чемiş yalnız dayak atmakla kalmadı — де́ло не ограни́чилось то́лько побо́ями
11) оста́ться каким-л., быть в каком-л. состоя́нии / положе́нииaç kalmak — оста́ться голо́дным
cahil kalmak — оста́ться неве́жественным
fakir kalmak — оста́ться бе́дным
iki kardeş öksüz kaldı — два бра́та оста́лись сиро́тами
oda toz içinde kaldı — в ко́мнате всё бы́ло в пыли́
yalnız kalmak — оста́ться в одино́честве
12) с деепр. на -a, -ıp передаёт продолжительность действия, удивление, изумлениеdonakalmak, donup kalmak — засты́ть на ме́сте
şaşa / şaşıp kalmak — удиви́ться
••- kalsa- kalırsa
- bana kalırsa siz yanılıyorsunuz
- ona kalsa bize hiçbir şey vermez
- kalır yeri yok -
12 donakalmamak
v. (neg. form of donakalmak) be paralysed, be petrified, stand aghast, petrify, freeze -
13 kalmak
1. v/i bleiben (z.B. Kind bleiben); übrig bleiben; Angelegenheit, Arbeit liegen bleiben; Auto stecken bleiben; Beziehungen bestehen;-mekle kalmamak sich nicht darauf beschränken, zu … (… de sondern auch …);kaldı ki dazu kommt noch, dass …; außerdem;az kaldı, az kalsın fast, beinahe;kalır yeri yok unterschiedslos2. (-de) bei jemandem wohnen (vorübergehend); im Hotel wohnen; irgendwo bleiben, fam stecken; in einem Land leben;(sınıfta) kalmak Schüler sitzen bleiben;… içinde kalmak gehüllt sein (in D, z.B. Rauch);nerede kaldınız? wo haben Sie gesteckt?3. (-e) jemandem zufallen, bei jemandem liegen; Abfahrt, Besuch usw verschoben werden (auf A); Zeit, Stunden verbleiben (bis A); auskommen müssen mit; fertig werden (mit D), meistern (können) A;(gece yatısına) kalmak über Nacht bleiben;yemeğe kalmak zum Essen bleiben;bir saate kalmadan in weniger als einer Stunde;bana kalırsa (oder kalsa) meines Erachtens; wenn es mir möglich wäre, wenn ich könnte4. (-den) Erbschaft, Haus übergehen (-e auf A); Wind sich legen; Abstand nehmen (von D); ohne … (z.B. Arbeit) sein; seine Stellung verlieren -
14 donakalma
-
15 taşlaşmak
См. также в других словарях:
donakalmak — nsz Şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek Kaşlarını kaldırarak kafasını salladığı saniye donakalmıştım. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayretten donakalmak — çok şaşırmak, inanamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
donup kalmak — donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanı donmak — donakalmak, çok şaşırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
donakalma — is. Donakalmak durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayret — is., Ar. ḥayret 1) Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma ... hayret ve teessüründen masanın yanındaki sandalyeye yığılmıştı. Ö. Seyfettin 2) ünl. Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taşlaşmak — nsz 1) Taş durumuna gelmek 2) mec. Çok şaşırarak bir şey yapamaz, konuşamaz duruma gelmek, donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük dilini yutmak — şaşırmak, donakalmak Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz kesilmek — 1) buz gibi soğumak, buz durumuna gelmek 2) çok üşümek, donmak Bu sefer avuçlarımla yanaklarım buz kesiliyor. A. Gündüz 3) şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
beht — (A.) [ ﺖﻬﺑ ] şaşkınlık. ♦ behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü