-
1 استبداد
اِسْتِبْداد1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. otarşiAnlamı: otokrasi6. saltçılık7. otokrasiAnlamı: hükümdarın, bütün siyasî kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimi8. dikta -
2 استبدادية
اِسْتِبْدَادِيَّة1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. buyurganlıkAnlamı: despotluk4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. saltçılık6. dikta -
3 اضطهاد
اِضْطِهاد1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi5. kıymaAnlamı: kıymak işi6. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış7. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa -
4 بغي
Iبَغْي1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi5. kıymaAnlamı: kıymak işi6. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış7. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefaIIبَغِيّ1. kaltakAnlamı: iffetsiz, namussuz kadın2. dost3. kokotAnlamı: aşüfte4. gacoAnlamı: kadın, dost, sevgili, metres5. fahişeAnlamı: orospu (kadın)6. kahpeAnlamı: orospu7. koketAnlamı: yosma8. sürtük9. aşüfteAnlamı: oynak, açık saçık kadın, kokot -
5 تحكم
تَحَكُّم1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. hükümranlıkAnlamı: egemenlik, hâkimiyet5. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu6. hâkimiyetAnlamı: egemenlik, hâkim durumu7. saltçılık8. hükümAnlamı: egemenlik, hâkimiyet9. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık10. dikta -
6 تحكمية
تَحَكُّمِيَّة1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. hâkimiyetAnlamı: egemenlik, hâkim durumu6. saltçılık7. dikta -
7 تسلط
تَسَلُّط1. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. buyurganlıkAnlamı: despotluk4. saltçılık5. dikta -
8 تعسف
Iتَعَسَّفَ1. kıymakAnlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek2. huysuzlanmakAnlamı: huysuzca davranmak3. zulmetmekAnlamı: eziyet etmek, işkence etmekIIتَعَسُّف1. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. saltçılık4. dikta -
9 جبروت
-
10 جور
جَوْر1. katıAnlamı: merhametsiz, zalim2. müstebitAnlamı: zorba, despot3. mütehakkimAnlamı: zorbalık eden4. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu5. buyurganlıkAnlamı: despotluk6. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik7. haksızlıkAnlamı: haksız olma durumu8. haksızAnlamı: hak ve adalete uygun olmayan9. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi10. kıymaAnlamı: kıymak işi11. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış12. acımasızlıkAnlamı: merhametsizlik, zulüm13. adaletsiz14. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa15. zorbaAnlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit16. zalimAnlamı: acımasız ve haksız davranan -
11 دكتاتورية
دِكْتاتُورِيَّة1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. saltçılık5. dikta -
12 سطوة
سَطْوَة1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu3. saltçılık4. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık -
13 سلطان
1. hünkâr2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. hakanAnlamı: han, hanlar hanı4. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık5. hükümdarAnlamı: kral, padişah, devlet başkanı6. padişah7. sultanAnlamı: padişah8. egeAnlamı: bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu olan kişı9. egemenAnlamı: bağımlı olmayan, hükümran, hakim -
14 سلطة
IسَلَطَةsalataIIسُلْطَة1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. velâyetAnlamı: yetki, sulta3. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık4. yetkeAnlamı: yaptırma ve yasaklama hakkı, otorite5. salahiyetAnlamı: yetki6. otoriteAnlamı: yetke, sulta, velâyet7. yetkiAnlamı: bir işi yapmak hakkı -
15 سيطرة
سَيْطَرَة1. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu4. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık5. hâkimiyetAnlamı: egemenlik, hâkim durumu6. saltçılık -
16 ضيم
ضَيْم1. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. haksızlıkAnlamı: haksız olma durumu5. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi6. kıymaAnlamı: kıymak işi7. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış8. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa -
17 طغيان
طُغْيان1. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. buyurganlıkAnlamı: despotluk4. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik5. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi6. kıymaAnlamı: kıymak işi7. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış8. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa -
18 ظلم
Iظَلَمَ1. kıymakAnlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek2. saldırmak3. zulmetmekAnlamı: eziyet etmek, işkence etmekIIظُلْم1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. kıymaAnlamı: kıymak işi5. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi6. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış7. acımasızlıkAnlamı: merhametsizlik, zulüm8. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa -
19 عتو
عُتُوّ1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir7. kıymaAnlamı: kıymak işi8. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi9. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış10. saldırganlıkAnlamı: saldırgan olma durumu11. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa12. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
20 عسف
Iعَسَفَ1. kıymakAnlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek2. huysuzlanmakAnlamı: huysuzca davranmak3. saldırmak4. zulmetmekAnlamı: eziyet etmek, işkence etmekIIعَسْف1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi5. kıymaAnlamı: kıymak işi6. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış7. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa
- 1
- 2
См. также в других словарях:
despotluk — is., ğu 1) Despot olma durumu, istibdat, despotizm 2) Bir ülkeyi zora, baskıya ve keyfe bağlı yönetme Devri nüfuz tüccarlığı yüzünden alabildiğine soysuzlaşmış, sonunda tam bir despotluk rejimi olmuştur. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
despotizm — is., Fr. despotisme Despotluk, istibdat … Çağatay Osmanlı Sözlük
istibdat — is., dı, esk., Ar. istibdād Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm … Çağatay Osmanlı Sözlük