-
1 dışında
1) ( içinde karşıtı) außerhalbevin \dışında außerhalb des Hauses2) abgesehen vonbirkaç çizik \dışında... abgesehen von ein paar Kratzern -
2 dışında
-
3 dışında
-
4 dışında
adv. except, apart from, except that, short of, short, outside of, on the outside of, outside--------conj. aside from, but the, saving, save--------prep. out of, besides, barring, excepting, saving, beside, not including, off, outside, save, without* * *1. except 2. off 3. other than during -
5 dışında
"outside; except, exclusive of, with the exception of" -
6 dışında kalmak
а) оказа́ться за преде́лами чегоб) не вме́шиваться, не интересова́ться -
7 dışında bırak
excepting (v.) -
8 dışında bırakmak
v. put out of* * *exclude -
9 dışında bir şey
pron. anything but -
10 dışında bırakma
n. exclusion -
11 dışında tutmak
v. exclude, leave out, except -
12 dışında bırakmak
to exclude (from), to except -
13 dışında tutmak
to exclude (from), to except -
14 bunun dışında
поми́мо э́того, сверх э́того -
15 iş hayatının dışında
вне рабо́ты -
16 köyün dışında yedi kat el gibi yaşıyor
он живёт за дере́вней как посторо́нний / чужо́й челове́кTürkçe-rusça sözlük > köyün dışında yedi kat el gibi yaşıyor
-
17 rekabetin dışında
вне конкуре́нции -
18 şehir dışında
а) за преде́лами го́рода, за́ городомб) кро́ме кого-чего -
19 alışılmışın dışında
гадәттән тыш -
20 alışılmışın dışında
peculiarly
См. также в других словарях:
dışında — den başka, sayılmazsa Size hiç bu mektupların dışında Muhterem Yusuf Ziya Beyefendi diyen oluyor mu? Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışında bırakılmak — hariç tutulmak Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışında kalmak — karışmamak, ilgilenmemek Hiçbir şeye karışmadan olayların dışında kalmak isteyenlerin çabaları boşunaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini kapı dışında bulmak — kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak Bir gazeteci gelsin de bizden bir haber alsın... Haberi veren ertesi günü kendini kapının dışında bulurdu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
güveyi olmadık ama kapı dışında bekledik — şaka bir konuyu iyi bilmeyen ancak yabancısı da olmayan kimselerce kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde — hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olur ancak insanların kötü huylu olup olmadıkları dışarıdan anlaşılamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
insanın alacası içinde, hayvanın alacası dışında — hayvanın rengi dışındadır, bellidir ancak insanın ne düşündüğü, ne yapmak istediği kısacası içyüzü belli değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış saha — is., sp. 1) Spor takımlarının kendi sahaları dışında oynaması durumu, deplasman 2) Spor takımlarının kendi sahaları dışında oyun oynadıkları saha, deplasman Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
toplum dışı — sf. 1) Toplumun dışında kalan 2) is. Toplum kurallarına uymayan ve toplumun dışında kalan kimse O güzel kadın, bize toplum dışıların dramını yansıtmaktadır. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabancı dil — is. 1) Ana dilin dışında olan dillerden her biri 2) Ana dilin dışında öğrenilen uzmanlık dili … Çağatay Osmanlı Sözlük