-
61 olmuş armut gibi eline düşmek
привали́ть (о счастье и т. п.); доста́ться без труда́ -
62 ortaya düşmek
пойти́ по рука́м ( о женщине) -
63 öne düşmek
а) идти́ впереди́б) пока́зывать доро́гу -
64 pençesine düşmek
попа́сть в чьи-л. ла́пы; быть схва́ченным / по́йманным -
65 peşine düşmek
= peşine gitmek а) идти́ сле́дом / сле́довать за кемб) иска́ть, стара́ться получи́ть ( желаемое) -
66 pişmiş armut gibi birinin eline düşmek
получи́ть что-л. гото́венькимTürkçe-rusça sözlük > pişmiş armut gibi birinin eline düşmek
-
67 piyasaya düşmek
а) быть / име́ться в изоби́лииб) пойти́ по рука́м ( о женщине) -
68 soğuk düşmek
= soğuk kaçmak неуме́стный, сде́ланный некста́ти -
69 suya düşmek
потерпе́ть неуда́чу, провали́ться ( о деле) -
70 tam adamına düşmek
-
71 ters düşmek
не соотве́тствовать, не отвеча́ть чему -
72 toprağa düşmek
быть похоро́ненным -
73 toprak bilimcia düşmek
быть похоро́ненным -
74 uzak düşmek
быть вдалеке́ от кого-чего -
75 üstüne düşmek
проявля́ть большо́й интере́с к кому-чему -
76 üzerine düşmek
проявля́ть интере́с к чему, занима́ться чем -
77 vücuttan düşmek
похуде́ть -
78 yatağa düşmek
-
79 yorgun düşmek
с ног вали́ться, о́чень уста́ть -
80 zayıf düşmek
а) худе́тьб) слабе́ть
См. также в других словарях:
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aykırı düşmek — uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
döşeğe düşmek — yatağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gradosu düşmek — argo itibarı azalmak, derecesi düşmek Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek — olmuş armut gibi birinin eline düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeüstü düşmek — başının üzerine düşmek, yuvarlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tongaya basmak (veya düşmek) — kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
darasını düşmek — tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük