-
1 düğüm
-
2 düğüm
düğüm sKnoten m -
3 düğüm
петля́ (ж) у́зел (м)* * *1) у́зелçelişkiler düğümü — у́зел противоре́чий
kravat düğümü — у́зел га́лстука
sinir düğümü — не́рвный у́зел
düğüm atmak / vurmak — завя́зывать / де́лать узело́к (на нитке и т. п.)
2) тех. пучо́к, у́зел3) лит. завя́зка••- düğüm üstüne düğüm vurmak
- düğüm üstüne düğüm atmak -
4 düğüm
1. knot. 2. difficult problem. 3. phys. node. 4. lit. climax. - açmak to untie a knot. - atmak /a/ to knot, tie a knot in (something). -ünü çözmek /ın/ to solve, make clear. - düğüm in knots, knotted up. - noktası crucial point, vital point. - olmak to get knotted. - üstüne düğüm vurmak to squirrel away one´s money. - vurmak /a/ to knot, tie a knot in (something). -
5 düğüm
в разн. знач. у́зелdüğümü çözmek — развя́зывать у́зел
demiryolu düğüm noktası — железнодоро́жный у́зел
gemici düğümü — морско́й у́зел
-
6 düğüm
көрмәк; төен -
7 düğüm
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > düğüm
-
8 düğüm
adj. nodal--------n. knot, tangle, tie, nodule, gradient, loop, node, nodosity, twist* * *1. knot 2. node 3. knot (n.) -
9 düğüm
girê--------girêk -
10 düğüm
DüğünLenf düğümü – Limfa düyünü -
11 düğüm
sęk; supeł; supłać; węzeł -
12 düğüm
зэкъодзагъ, зэкъолъэдагъ, зэрыдза, зэрыхъа, лъэртIэн, лъэтIэн -
13 düğüm
лъэтIэн -
14 düğüm
أربةأنشوطةعجرةعقدة -
15 düğüm
1. أربة [أُرْبَة]Anlamı: iplik, ip, halat gibi bükülebbilir şeyleri birbirine dolayarak yapılan boğum2. أنشوطة [أُنْشوطَة]Anlamı: iplik, ip, halat gibi bükülebbilir şeyleri birbirine dolayarak yapılan boğum3. عجرة [عُجْرَة]Anlamı: iplik, ip, halat gibi bükülebbilir şeyleri birbirine dolayarak yapılan boğum4. عقدة [عُقْدَة]Anlamı: iplik, ip, halat gibi bükülebbilir şeyleri birbirine dolayarak yapılan boğum -
16 düğüm
"knot; difficulty, rub; node; limax" -
17 düğüm
düyün -
18 düğüm
klička; suk; uzel; zápletka -
19 düğüm üstüne düğüm atmak
-
20 düğüm üstüne düğüm vurmak
= düğüm üstüne düğüm atmak скопидо́мничать, держа́ть де́ньги в кубы́шке
См. также в других словарях:
düğüm — is. 1) İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum 2) mec. Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer. P. Safa 3) ed. Edebî… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm atmak — düğümlemek Küpeşte tahtasının deliğinden de geçir, düğüm at. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm düğüm — sf. Üzerinde düğümler olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm üstüne düğüm vurmak (atmak) — parasını pintilik ederek saklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm noktası — is. Bir şeyin sonuçlanması için çözülmesi, açıklığa kavuşturulması gereken güç yanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm vurmak — 1) düğümlemek 2) parasını pintilik ederek saklamak, biriktirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çigilmek — düğüm sıkıştırılmak, ip düğümlenmek II, 134bkz: çiklişmek, çiktürmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tügün — düğüm I, 400, 437, 524, 525; I I, 20,106, 124, 130, 134, 142, 143, 162, 180, 184, 187, 210, 285, 293, 30 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tügüşmek — düğüm düğmekte yardım ve yanş etmek II, 106 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MA'KİD — Düğüm yeri. Bağ. Akdedilecek yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
UKD — Düğüm. * Yoğun. * Gazap, hiddet. * Sâkin olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük