-
1 boşaltmak
vt1) ausleeren; ( barsakları) leeren; ( kamyonu, gemiyi) abladen, entladen; ( yükü) ausladen, abladen; ( pili) entladen; ( bavulu) auspacken; ( dolabı) ausräumençöplerini bahçemize boşalttı er hat seinen Müll bei uns im Garten abgeladenmasanın üstünü \boşaltmak den Tisch freimachentulumba ile \boşaltmak auspumpenyemek artıklarını çöp tenekesine \boşaltmak die Essensreste in den Mülleimer leeren -
2 boşaltmak
-
3 iç
iç < içi> (das) Innere; (als) Unterzeug n; Zentrum n einer Stadt; Füllung f; Innen- (Hof usw); Inner-; Binnen-; Inlands-;iç açıcı erquickend; verheißungsvoll;iç açmak froh stimmen;İç Anadolu Inneranatolien n;iç bellek EDV innere(r) Speicher m;iç bulantısı Magengrimmen n;iç bükün GR innere Flexion f; Ablaut m;iç cep Innentasche f;iç ceviz Nusskern(gehäuse n) m;iç çamaşırı Unterwäsche f; Unterhosen f/pl;iç çekmek (auf)seufzen;-i iç etmek fam sich (D) etwas unter den Nagel reißen, einstecken;iç geçirmek tief aufseufzen;iç hastalıkları innere Krankheiten f/pl;iç hat Inlandsverkehr m; Inlandsfluglinie f;iç merkez Erdbebenherd m;iç pazar Binnenmarkt m;iç politika Innenpolitik f;iç savaş Bürgerkrieg m;iç taban Brandsohle f;iç turizm Inlandstourismus m;iç tutmak Fruchtknoten ansetzen;iç türeme GR Sprossvokal m; Sprosskonsonant m;-in içi açılmak unp jemandem wird wieder froh zumute;içi almamak jemandem zuwider sein; jemandem nicht bekommen;içi bayılmak einen Widerwillen haben; fam unp jemandem ist flau;içi bulanmak, z.B. bundan içim bulanıyor mir ist schlecht davon;içi burkuluyor ihr wird das Herz schwer;içi çekmek gern haben wollen (A);içi dar kribbelig, ungeduldig;içim eziliyor mir ist beklommen zumute; mir ist übel;içi geçmiş er ist eingenickt;-in içi geniş unbekümmert;-in -e içi gitmek trachten (nach D), brennen (auf A);-in içi hop etti er wurde ganz aufgeregt;-e içi ısınmak jemandem zugetan sein;içi içine sığmamak seine Begeisterung ( oder Aufregung) nicht verbergen können;-in içi içini yemek sich (ab)quälen;-in içi kan ağlamak zu Tode betrübt sein;-in içi kararmak in Verzweiflung geraten; sich tödlich langweilen;-in içi sıkılmak sich langweilen;-in içi sızlamak betrübt sein;içi tez kribbelig;-in içi yağ bağlamak selig sein; aufatmen;-in içi yanmak sehr durstig sein; fig dursten (nach D); betrübt sein;-in içinde kaybolmak wie verloren wirken (in D); Kleidung viel zu weit sein;-in içinden çıkmak fertig werden (mit D); hervorgehen (aus D);içinden geçmek jemandem in den Sinn kommen;içinden gelmek unp es ist (mir) ein Herzenswunsch;-e içinden gülmek innerlich lachen (über A);içinden konuşmak leise vor sich hin sprechen;içinden okumak still lesen; fam innerlich fluchen;içine almak in sich schließen; Fläche einnehmen;-i içine atmak fig in sich hineinfressen;içine çekmek einatmen; einsaugen; fig kapieren;içine etmek verpfuschen, verpatzen;içine gelmek jemandem in den Sinn kommen;-in içine işlemek jemanden schmerzlich berühren;çok içine çekilmiş ganz in sich zurückgezogen;içine kurt düşmek Argwohn hegen;-in içine sıçmak verpatzen;-i içine sindirmek sich (D) etwas einprägen;içine sindirmek vom Herzen einverstanden sein;içine tükürmek fam verpfuschen, verhunzen;içini açmak sein Herz erleichtern;içini boşaltmak freimütig gestehen; sein Herz erleichtern;içini kurt yemek in ständiger Sorge ( oder Angst) sein;içini çekmek (oder geçirmek) tief aufseufzen;içini dökmek sein Herz öffnen; sich aussprechen;-in içini kemirmek in ständiger Sorge sein;-in içini sıkmak jemandem peinlich sein, jemanden genieren;içini yakmak jemanden sehr betrüben;… -le içini yemek bedrückt sein (von D);içinin yağı erimek jemanden tief erschüttern;içlerinden biri einer von ( oder unter) ihnen;kendi içlerinden aus ihren eigenen Reihen -
4 yürek
yürek çarpıntısı Herzklopfen n;bende yürek Selanik oldu mir hing das Herz in den Hosen;yürek vermek sich (D) ein Herz fassen;-in yüreği ağzına gelmek v/unp jemandem Angst und Bange werden;-in yüreği cız etmek v/unp wehmütig werden;yüreği geniş ungerührt; großmütig;-in yüreği kalkmak v/unp ganz aufgeregt sein;yüreğim serinledi ich fühlte mich erleichtert;-in yüreği yağ bağlamak frohlocken über A;-in yüreğine inmek plötzlich tot umfallen; plötzlich seinen Geist aufgeben; jemandem aufs Gemüt schlagen;-in yüreğine işlemek fig jemandem an die Nieren gehen;-in yüreğine su serpilmek sich erleichtert ( oder getröstet) finden;yüreğini boşaltmak sein Herz ausschütten;-in yüreğinin yağları eriyor es zerreißt ihm das Herz; ihn überfällt die Angst;yürekler acısı Seelennot f; herzzerreißend;yürekten von Herzen; herzlich (Dank, Gruß) -
5 boşaltma
-
6 çöp tenekesi
Mülleimer m, Abfalleimer myemek artıklarını \çöp tenekesine boşaltmak die Essensreste in den Mülleimer leeren -
7 tulumba
-
8 yemek artıkları
pl Essensreste pl, Speisereste pl\yemek artıklarını çöp tenekesine boşaltmak die Essensreste in den Mülleimer leeren
См. также в других словарях:
boşaltmak — i 1) Boş duruma getirmek 2) i, e Dökmek, boca etmek Tavşan kanı çayı ince belli çay bardağına boşalttı. H. Taner 3) nsz Bir silahta ne kadar mermi varsa hepsini arka arkaya patlatmak Yayla devriyesi bizden yardım istemek için havaya silah… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eyer boşaltmak — 1) cirit oyununda hedef olmaktan kurtulmak için eyer üzerinde sağa sola eğilmek 2) saldırıları boşa çıkaracak önlemler almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
safra boşaltmak — den. deniz aracına yüklenen safra dışarı atılmak, çıkarılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğini boşaltmak (veya dökmek) — derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içini boşaltmak — 1) sıkıntı ve derdini söylemek 2) öfkesini açığa vurmak 3) banka, şirket vb.ni yasal görüntü verip soymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşatmak — boşaltmak; çözmek, çözülmek, b ırakılmak, (kadın) boşatmak II, 306, 307 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
koturmak — boşaltmak, aktarmak II, 71, 72,164 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aksırmak — nsz Burun zarlarının gıcıklanması ile solunum kaslarının birdenbire kasılması üzerine, ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşaltmak, hapşırmak Açığa aksır, mikropları üstümüze savurma. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşaltıvermek — nsz Çabucak veya anısızın boşaltmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşaltma — is. Boşaltmak işi Bir yandan hizmetçiler yemek sofrasını sökerek büyük bir salonu boşaltmaya çalışıyorlardı. H. C. Yalçın Birleşik Sözler boşaltma havzası hava boşaltma makinesi … Çağatay Osmanlı Sözlük