-
1 boğazına durmak
= boğazında durmak а) не лезть / не идти́ в го́рлоб) застря́ть в го́рле -
2 boğazına düşkün
гурма́н, люби́тель пое́сть -
3 boğazına kadar borca girmek
влезть в долги́ по го́рло / по́ уши -
4 boğazına sarılmak
схвати́ть за го́рло -
5 boğazına düşkün
gourmand -
6 boğazına bakmak
v. look after the inner man -
7 boğazına düşkün kimse
n. gourmand -
8 boğazına iyi bakmak
v. do oneself well, do oneself proud -
9 boğazına kadar
adv. up to the chin -
10 boğazına sarılmak
v. take smb. by the throat -
11 boğazına takılmak
v. stick in one's throat -
12 boğazına dizilmek
to lose one's appetite (due to worry) -
13 boğazına düşkün
gourmet, gluttonous -
14 boğazına sarılmak
to clasp sb by the throat, to clutch sb's throat -
15 canı\ boğazına\ gelmek
изму́читься -
16 boğazında durmak
-
17 boğaz
го́рло (с) го́рлышко (с)* * *1) го́рло, гло́ткаboğaza inmek — поража́ть го́рло ( о катаре)
boğaz olmak — боле́ть - о го́рле
2) го́рло, го́рлышкоşişenin boğazı — го́рлышко буты́лки
3) у́зкий го́рный прохо́д, дефиле́, горлови́на, уще́лье4) проли́в5) разг. едо́к, иждиве́нец6) еда́ и питьё, пропита́ниеboğazınız da bizden — а пита́ние за наш счёт
••- boğazından artırmak
- boğaz boğaza gelmek
- boğaznı çıkarmak
- boğaz derdi
- boğazını doyurmak
- boğazına durmak
- boğazında durmak
- boğazına düşkün
- boğazı işlemek
- boğazına kadar borca girmek
- boğaz kavgası
- boğazında kalmak
- boğazından kesmek
- boğazı kurumak
- boğaz ola!
- boğazına sarılmak
- boğaz tokluğuna çalışmak
- boğazını yırtmak -
18 boğaz
boğaz Kehle f; Schlund m; Hals m (a der Flasche); GEOGR Pass m; Engpass m; Meerenge f, Straße f; Esser m (in der Familie); Essen und Trinken n;boğaz boğaza gelmek sich in die Haare kriegen;boğaz kavgası Kampf m ums tägliche Brot;boğaz ola! fam wohl bekomm’s!;boğaz olmak Halsschmerzen haben;boğaz tokluğuna çalışmak gegen freie Verpflegung arbeiten;boğazı açıldı er/sie hat Appetit bekommen;-in boğazı işlemek gerade beim Essen sein;-in boğazına sarılmak jemandem an die Kehle gehen;boğazından artırmak am Essen sparen;boğazından geçmemek vor Trübsinn nichts herunterbringen können;boğazını doyurmak nähren; sättigen;boğazını yırtmak fam fig wie am Spieß brüllen -
19 boğaz
boğaz s1) Hals m\boğazım ağrıyor ich habe Halsschmerzen\boğazına bir yumruk tıkanmak [o gelip oturmak] ( fam), einen Kloß im Hals haben\boğazına kadar borç içinde olmak bis zum Hals in Schulden stecken\boğazından kesmek sich abhungernCebelitarık B\boğazı die Straße von Gibraltar\boğazından artırmak vom Munde absparenbizim evde on \boğaz var bei uns zu Hause gibt es zehn (hungrige) Mäuler zu stopfen -
20 boğaz
1) го́рло; гло́тка2) го́рло, го́рлышкоşişenin boğazı — го́рлышко буты́лки
3) у́зкий го́рный прохо́д; уще́лье4) проли́в, кана́л; рука́в в у́стье реки́5) едо́к, иждиве́нец6) пи́ща; пропита́ние◊
boğaz açmak — разрыхля́ть по́чву (под деревьями)◊
boğazından artırmak — эконо́мить на еде́◊
-ı boğazında bırakmak — испо́ртить удово́льствие кому◊
boğaz boğaza gelmek — хвата́ть друг дру́га за гло́тку; си́льно поруга́ться◊
boğazına düşkün — а) прожо́рливый; б) чревоуго́дник; гурма́н◊
boğazdan yatmak — лежа́ть с анги́ной
- 1
- 2
См. также в других словарях:
boğazına düşkün — sf. Yiyip içmeyi çok seven (kimse) Siz değilsiniz ama onun biraz boğazına düşkün olduğunu bilirsiniz. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına bir yumruk tıkanmak (veya gelip oturmak) — konuşamaz olmak, sesi çıkmamak Babasının adı anılınca Ferit in boğazına bir yumruk tıkandı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına kadar — pek çok, gereğinden fazla, aşırı ölçüde Baba daima boğazına kadar borç içinde yaşar, müsrif, batakçı bir memurdu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına sarılmak — üstüne yürümek Tam boğazına sarılacaktım, yere düştü, bir daha kalkamadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına dikkat etmek — yiyeceğine, içeceğine özen göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına dizilmek — üzüntü, kaygı vb. sebeplerle isteksiz yemek, iştahı kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına durmak — yediği şeyi yutamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına indirmek — fazla ve gelişigüzel yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dili boğazına akmak — konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği boğazına tıkanmak — sıkılmak, üzülmek, dertlenmek Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı ağzına (veya boğazına) gelmek — 1) büyük bir tehlike karşısında ölecekmiş gibi bir korkuya kapılmak Bunlardan biri elimden kayarak ayağım üstüne şiddetle düşüverdi, az kalsın canım ağzıma gelecekti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) aşırı duygulanmak, çok heyecanlanmak Bitip tükenmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük