-
1 sıra
I s\sıra bende ich bin an der Reihe, ich bin dran\sıra ile der Reihe nach\sıra kimde? wer ist an der Reihe?, wer ist dran?birinci/ikinci/üçüncü \sırada an erster/zweiter/dritter Stelleşimdi \sıra onda jetzt ist er dran\sırası gelmek an der Reihe sein\sıraya dizilmek sich aufreihen\sıraya girmek sich einreihen2) Reihenfolge falfabe [o abece] \sırası alphabetische Reihenfolge3) Abfolge folayların kronolojik \sırası die chronologische Abfolge der Ereignisseara \sıra ab und zu, gelegentlich; ( zaman zaman) von Zeit zu Zeit, hin und wiederbeklenilmeyen bir \sırada in einem unerwarteten MomentII advardı \sıra hinterherarkası \sıra hinterherönü \sıra vornwegyanı \sıra nebenbei, nebenher -
2 ara
1. subst Abstand m; Zwischenraum m; Pause f; fig Kluft f; (menschliche) Beziehungen f/pl; Zwischen-, Inter-;ara hattı Demarkationslinie f;ara kapı Durchgang m;ara kararı JUR Zwischenentscheid m;ara mal Zwischenprodukt n;ara renk Nuance f; Schattierung f;ara seçim POL Nachwahl f;ara vermek Arbeit (zeitweilig) unterbrechen (-e A), eine (kleine) Pause machen;arada bir zuweilen, hin und wieder;arada kalmak das Nachsehen haben, leer ausgehen; in eine Affäre verwickelt sein;arada kaynamak unbeachtet bleiben; sich in der Menge verlieren;iki arada bir derede (kalmak) zwischen allen Stühlen (stehen); im Ungewissen (sein);ara(da) sıra(da) von Zeit zu Zeit;aradan üç yıl geçti es sind drei Jahre her;aradan çıkarmak hinter sich bringen;aradan çıkmak sich zurückziehen; erledigt werden;-i aralarına almak aufnehmen (in ihre Gruppe);-in aralarına karışmak geraten zwischen (A); sich gesellen zu;kendi aralarında sie unter sich;-in aralarını açmak ( oder bozmak) (sie miteinander) entzweien;-in aralarını bulmak v/t versöhnen;aramız (ara nız, araları) unsere (eure, ihre) Beziehungen;aramız açık (oder bozuk) unser Verhältnis ist kühl;aramız açıldı die Entfernung zwischen uns ist größer geworden; fig wir haben uns überworfen;aramız düzeldi wir haben uns versöhnt;-le arası hoş olmamak auf dem Kriegsfuß stehen mit;A ile B’nin arasını açmak einen Keil zwischen A und B schieben;A ile B’nin arasını bulmak zwischen A und B vermitteln;-i araya koymak jemanden zum Vermittler machen; jemanden als Werkzeug benutzenmasayla dolabın arasında zwischen dem Tisch und dem Schrank (stehen usw);masayla dolabın arasından zwischen dem Tisch und dem Schrank hervor/hindurch (kommen usw);aranızda doktor var mı? ist unter Ihnen ein Arzt?;iş arasında während der Arbeit -
3 yan
1. subst und adj Seite f; MIL Flanke f; Profil n; MATH Glied n (einer Gleichung); Seiten- (Tür); Neben- (Ausgang, Satz); sekundär (z.B. Ziel);öte yandan andererseits;yan bakış scheele(r) Blick;yan bakmak scheel blicken; etwas im Schilde führen;-de yan basmak sich täuschen in D;yan çizmek sich drücken vor D;yan etki MED Nebenwirkung f;yan iş Nebenbeschäftigung f;yan gelir Nebenverdienst m;yan gelmek schwelgen, in Freuden leben;yan gözle mit scheelem Blick;yan hakemi SPORT Linienrichter m;yan ödeme Zulage f (zum Gehalt);yan sanayi Zulieferindustrie f;yan sokak Seitenstraße f;yan yan von der Seite, schief, scheel;yan yana nebeneinander;yan yatmak sich krümmen, sich neigen, sich zur Seite neigen;-in yanı sıra (zusammen) mit D; neben D; parallel zu2. postpos -den yana wegen G; für A;benden yana meinetwegen;… bir yana abgesehen von D;bu yana hierher, auf diese Seite;-den bu yana von … bis jetzt;-den yana çıkmak zu jemandem halten;-den yana olmak für jemanden sein; sich einsetzen für;yanımdan git! geh weg von mir!;-in yanında olmak (dabei) haben: saatiniz yanınızda mı? haben Sie Ihre Uhr bei sich?;yanına bırakmamak (oder komamak) nicht ungestraft lassen;bunu yanına koymam das werde ich ihm nie vergessen;yanına kalmak straflos ausgehen2. Ortssubstantiv -in yanına neben A; zu A; an A heran;yanında neben D; bei D;yanından von D weg; von D her; weg von D;(onun) yanına oturduk wir setzten uns neben ihn -
4 bazı
-
5 şimdi
1) jetzt, nun; ( şu anda) derzeit\şimdi ise und nun\şimdi sıra onda jetzt ist er dran\şimdiden sonra von jetzt [o nun] an\şimdiye kadar/dek bisher, bislang, bis jetzt\şimdiye kadarki bisherige(r, s)\şimdiye kadarki davranışı sein bisheriges Verhalten\şimdiye kadar böyle bir şey ile hiç karşılaşmadım! so etwas ist mir ja noch nie begegnet!2) ( az sonra) gleich4) ( artık) nun, nunmehr
См. также в других словарях:
bir sıra — zf. 1) Üst üste, ardı ardına 2) sf. Sıra oluşturan Bir sıra dükkân … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
sıra — is. 1. Yan yana və ya ard arda duran adamlar və ya şeylər düzümü; səf, cərgə. Evlər sırası. İki sıra durmaq. – <Uşaqlar:> Sıralara duraq biz; İrəliyə, irəliyə; Yeni dünya quraq biz. C. C.. <Xasay> sırada dayandı. Sıra nömrəsini saydı … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
sıra — is. 1) Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. S. F. Abasıyanık 2) Bu biçimdeki topluluğun durumu Sırayı bozmayın. 3) Belirli bir düzene ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra — I (Borçalı, Gədəbəy) dəfə. – Mən Tiflisə iki sıra getmişəm, Bəkiyə bir sıra getmişəm (Borçalı); – Bü:n iki sıra qonağımız oluf (Gədəbəy) II (Hamamlı) növbə. – Mala sırıynan gedirix’ (Hamamlı) III (Gədəbəy, Şəki, Tovuz) skamya. – Uşaxlar… … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
sıra dayağı — is. Kişileri ayrım gözetmeksizin sırayla tek tek dövme Keşke bu sefer de kazayı bir sıra dayağı ile savuştursa. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sıra dayağı çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra olmak — düzenli bir biçimde sıra oluşturmak, dizilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra savmak — sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra gecesi — is. Güneydoğu Anadolu da genellikle kış gecelerinde her hafta bir kişinin evinde olmak üzere yapılan sazlı sözlü eğlence … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra sayı sıfatı — is., dbl. Bir şeyin diziliş veya aşamadaki sırasını bildiren sıfat Üçüncü yol. Beşinci gün. İkinci sınıf … Çağatay Osmanlı Sözlük