-
1 bilgisi olmak
v. have knowledge of, be aware of, wise up to -
2 olmak
1. v/i sein; werden; entstehen; werden zu; geschehen; reif werden; fertig werden; angebracht sein; Zeit dauern; vergehen; fam betrunken sein, voll sein;o senin ne(yi)n oluyor? wie ist er mit dir verwandt?;o benim yeğenim oluyor er ist mein Neffe; sie ist meine Nichte;anne oldu sie wurde Mutter;akşam oluyor es wird Abend;doktor olmak Arzt werden;şarap sirke olmuş der Wein wurde zu Essig;ekin oldu das Getreide wurde reif;çay oldu der Tee ist fertig;böyle iş olmaz so etwas geht nicht ( oder ist nicht angebracht);iki yıl oldu es ist zwei Jahre her;sen adamakıllı olmuşsun fam du bist ganz gehörig voll-in bilgisi olmak Wissen erwerben;ev onun oldu das Haus wurde seins, er erwarb das Haus;öksürük olmak Husten bekommen;yarın misafirimiz olacak morgen werden wir Gäste haben, morgen bekommen wir Besuch3. (-den) verlieren, fam loswerden;işinden oldu er hat seine Arbeit verloren, er ist entlassen worden; kommen, stammen aus4. (-e) jemandem passen: bu ayakkabı size olur diese Schuhe passen Ihnen -
3 tanımak
1. اختار [اِخْتارَ]Anlamı: bilip ayırmak2. انتقى [اِنْتَقَى]Anlamı: bilip ayırmak3. تيقن [تَيَقَّنَ]Anlamı: tam bilgisi olmak4. حق [حَقَّ]Anlamı: tam bilgisi olmak -
4 wise up to
v. bilmek, haberi olmak, bilgisi olmak, öğrenmek -
5 wise up to
v. bilmek, haberi olmak, bilgisi olmak, öğrenmek -
6 Bescheid
Bescheid <-(e) s, -e> [bə'ʃaıt] mich warte noch auf \Bescheid hâlâ cevabını bekliyorum;jemandem über etw \Bescheid geben birine bir konuda haber [o bilgi] vermek;über etw \Bescheid wissen bir şeyden haberi olmak, bir şey hakkında haberi [o bilgisi] olmak; ( alle Kniffe kennen) avucunun içi gibi bilmek;weißt du darüber \Bescheid? bundan haberin var mı?, bunu biliyor musun? -
7 сведение
I св`едениес1) haber, bilgiпо полу́ченным сведениям — alınan bilgiye / haberlere göre
по сведениям из дипломати́ческих исто́чников — diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre
2) (све́дения) мн. ( знания) bilgi; haberоблада́ть больши́ми сведениями — geniş bilgisi olmak
••доводи́ть до чьего-л. сведения — birine duyurmak
II свед`ениек ва́шему сведению — → вводн. сл. haberiniz olsun
сçıkarma; indirgeme•• -
8 be aware of
v. bilgisi olmak, çakmak -
9 have knowledge of
v. bilgisi olmak -
10 be aware of
v. bilgisi olmak, çakmak -
11 have knowledge of
v. bilgisi olmak -
12 Bescheid
Bescheid m <Bescheids; Bescheide> cevap; haber; bilgi;Bescheid bekommen haber almak;jemandem Bescheid geben b-ne haber vermek ( über A … hakkında);fam jemandem gehörig Bescheid sagen b-ne zılgıt çekmek; -
13 Bild
das Bild flimmert görüntü karlı; (Abbild, Spiegelbild) yansıma; görüntü; (Anblick) manzara; tablo;ein Bild des Jammers bir sefalet tablosu; (Vorstellung, Eindruck) hayal;auf dem Bild resimde;sich (D) ein Bild machen von … hakkında bir fikir edinmek -
14 ufak tefek
1) geringfügigbir şey üzerine \ufak tefek bilgisi olmak über etw geringfügige Kenntnisse habeno, \ufak tefek şeylerle [o işlerle] uğraşmaz er gibt sich nicht mit Kleinigkeiten ab2) schmächtig -
15 Gewissheit
kesin bilgi;\Gewissheit haben über etw bir şey hakkında [o üzerine] kesin bilgisi olmak; -
16 orientieren
orientieren* [oriɛn'ti:rən]vrsich \orientieren1) yönelmek;er ist links orientiert o solcudur2) ( sich zurechtfinden) yönünü bulmaküber etw orientiert sein bir şey üzerine bilgisi olmak -
17 تيقن
-
18 حق
IحَقَّtanımakAnlamı: tam bilgisi olmakIIحُقّ1. kapAnlamı: içi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne2. kumkumaAnlamı: küçük testi, çömlek -
19 hear of
bahsini isitmek, (adini) duymak, bilmek, hakkinda bilgisi olmak -
20 connaissance
n f1 le savoir bilme♦ avoir connaissance de qqch bilme2 personne tanıdık [tanɯ'dɯk]3 faire connaissance avec qqn biriyle tanışma4 bilinç [bi'linʧ]
- 1
- 2
См. также в других словарях:
haberi olmak — (bir şeyden) bilgisi olmak, bilmek Annesinin bir şeyden haberi olmadığı için hemen söze karıştı. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
imtihan olmak — 1) bilgisi ölçülmek 2) denenmek, sınanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
her telden çalmak — 1) her çeşit işi yapabilir durumda olmak 2) birçok konuda bilgisi olmak Senin anlayacağın, her telden çalıyor benim çocuklar. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyunun kurallarını bilmek — yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak Oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
allame — sf., Ar. ˁallāme Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi. S. Eyuboğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller allame kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görünüş — is. 1) Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey 2) Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir Görünüşe aldanmamalı. 3) Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara Van gölünün görünüşü eşsizdi. N. Cumalı 4) dbl. Fiillerin … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haberli — sf. 1) Bir olay veya durum üzerine bilgisi olan, haberi olan Haberli konuk. 2) zf. Haber vermiş veya almış olarak Biz oraya haberli gittik. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller haberli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz sahibi — is. Bir konuda bilgisi veya yetkisi olan kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller söz sahibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük