-
1 belirsiz
αόριστος, απροσδιόριστος
См. также в других словарях:
belirsiz — sf. 1) Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirsiz geçmiş — is., dbl. Fiilin belirttiği kavramın, içinde bulunulan zamandan önce olup bittiğini başkasından duyarak veya belirsiz olarak bildiren, mış / miş ekiyle kurulan kip, miş li geçmiş, naklî mazi: ağla mış, gel miş gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne idiği belirsiz — ne olduğu, soyu sopu belirsiz Ben âdeta bu ne idiği belirsiz herife gittikçe ısınıyorum. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirli belirsiz — sf. Yarı belirgin durumda, az çok belli olan Belirli belirsiz incecik bir çizgi arasından gördüğü garip bir surat. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli belirsiz — sf. 1) Yarı belli 2) zf. Zorlukla seçilerek, yarı bellisiz olarak, duyularak, çok az belli olarak Dere içinde eylül sabahının ışığı yavaş yavaş, belli belirsiz yayılmaktadır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
adı belirsiz — sf. Ünü olmayan, tanınmayan, kim ve ne olduğu bilinmeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
izi belirsiz olmak — iz bırakmadan ortadan çekilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeri yurdu belirsiz olmak — belli bir yeri olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gağnı sırtı belirsiz — sözünde durmayan, güvenilmez kimse … Beypazari ağzindan sözcükler
gayr -i muayyen — [ ﻦﻴﻌﻡ ﺮﻴﻏ ] belirsiz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
mişyaş — belirsiz … Beypazari ağzindan sözcükler