-
1 приют
barınak, düşkünler yurduТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > приют
-
2 убежище
sığınak,barınak* * *сsığınak (-ğı), barınak (-ğı) тж. воен.найти́ убе́жище где-л. — bir yerde sığınmak; bir yerde barınak bulmak
пра́во убе́жища — sığınma hakkı
(по)проси́ть полити́ческого убе́жища — (siyasi) sığınma hakkı istemek
-
3 укрытие
-
4 кров
м1) yer yurt; barınak (-ğı)име́ть свой кров — kendi barınağına sahip olmak
оста́ться без кро́ва — yersiz yurtsuz kalmak
лиши́ться кро́ва — yerinden yurdundan olmak
2) уст. ( крыша) dam -
5 пристанище
сsığınak (-ğı), barınak (-ğı) -
6 приют
-
7 приютиться
сов.barınak bulmak, başını sokacak bir yer bulmak -
8 тайник
gizli yer* * *мgizli mahzen; gizli barınakтайники́ стари́нных крепосте́й — eski kalelerin gizli mahzenleri
-
9 убогий
düşkün,âciz; yoksul,fakir* * *1) ( увечный) düşkün âciz malulубо́гий стари́к — düşkün / âciz bir ihtiyar
2) yoksul, fakir; yoksulcaубо́гая жизнь — yoksul hayat
убо́гое жили́ще — yoksulca barınak, evcik
у него́ был убо́гий вид — acınacak bir hali vardı
3) перен. kıt; renksizубо́гое воображе́ние — kıt hayal gücü
-
10 угол
köşe* * *м1) köşeу́гол стола́ — masanın köşesi
у́гол платка́ — mendilin köşesi
у́гол ко́мнаты — odanın köşesi
на углу́ у́лицы — caddenin köşe başında
сиде́ть в углу́ — köşede oturmak
заверну́ть за́ у́гол — köşeyi dönmek
в си́нем углу́ (ри́нга) — mavi köşede
обыска́ть все углы́ — köşeyi bucağı aramak
2) (приют, пристанище) barınak (-ğı)не име́ть своего́ угла́ — barınağı / evceği olmamak, barınaksız olmak
3) мат. açıо́стрый у́гол — dar açı
под прямы́м угло́м — dik açı oluşturacak biçimde
••уби́ть кого-л. из-за угла́ — haince öldürmek / vurmak
ходи́ть из угла́ в у́гол — köşeden köşeye gidip gelmek
под э́тим угло́м зре́ния — bu bakış açısından
-
11 жилище
konut, ev, yurt, barınak, mesken, ikametgah, iskan, süknaТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > жилище
-
12 убежище
sığınak, barınak, zeminlikТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > убежище
См. также в других словарях:
barınak — is., ğı Barınılacak yer, melce Sabahı eder etmez barınak derdine düştüm. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulübe — is., Far. kulbe 1) Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev Ahırların öteki yamacında bir bahçıvan kulübesi vardı. S. F. Abasıyanık 2) Bir yeri beklemekle görevli kimsenin içinde bulunduğu küçük barınak Nöbetçi kulübesi. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık ağıl — is. Koyunların ve keçilerin barındırıldıkları üstü açık, etrafı taş duvar veya çitlerle çevrili basit barınak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çadır — is., Far. çāder 1) Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çardak — is., ğı, Far. çār + Ar. ṭāḳ 1) Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak 2) Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
mağara — is., Ar. maġāre 1) Bir yamaca veya kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu, in Şu karşıki dağda derin bir mağara vardır. A. Gündüz 2) coğ., jeol. Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
melce — is., esk., Ar. melceˀ Sığınak, barınak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatak — is., ğı 1) Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. R. H. Karay 2) Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte 3) Üzerine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuva — is. 1) Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak O zamanlar ... mezarlıkların serviliklerine gizlenen… … Çağatay Osmanlı Sözlük