-
1 حار
bakakalmak; can; can ciğer; candan; hararetli; har; iltifatlı; kaynar; samimî; sıcak; şaşırmak; şaşmak -
2 заглядываться
hayranlıkla bakmak* * *несов.; сов. - загляде́тьсяhayran hayran bakmak / bakakalmak -
3 засматриваться
несов.; сов. - засмотре́ться( любоваться) hayran hayran bakmak / bakakalmak••он засма́тривается на э́ту де́вушку — onun kızda gözü var
-
4 gape
n. ağzı açık kalma, bakakalma, hayret, şaşkınlık, esneme, açık kalma————————v. ağzı açık kalmak, bakakalmak, şaşkın şaşkın bakmak, esnemek, açılmak* * *1. ağzını açık tut (v.) 2. esneme (n.)* * *[ɡeip](to stare with open mouth, eg in surprise: The children gaped at the monkeys.) ağzı açık kalmak- gaping -
5 stare
n. gözünü dikme, sabit bakış, boşluğa bakma————————v. gözlerini dikmek, gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, boşluğa bakmak, boş boş bakmak, bakakalmak, hayretle bakmak* * *1. gözlerini dikip bak (v.) 2. sabit bakış (n.)* * *[steə] 1. verb((often with at) to look at with a fixed gaze: They stared at her clothes in amazement; Don't stare - it's rude!) gözlerini dikip bakmak2. noun(a staring look: a bold stare.) gözlerini dikip bakma -
6 gawk
n. sakar kimse, beceriksiz kimse, ahmak, utangaç kimse————————v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak* * *aptalca bak -
7 stare at
v. bakakalmak, dik dik bakmak, gözlerini dikmek* * *gözlerini dikip bak -
8 gawp
v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak -
9 gaze at
v. gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, bakakalmak -
10 gawp
v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak -
11 gaze at
v. gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, bakakalmak -
12 dastehen
da|stehenirr vi1) ( örtlich) orada durmak2) ( in einer Situation)mit offenem Mund \dastehen ağzı açık bakakalmak;wie versteinert \dastehen taş kesilmek, donakalmak;gut/schlecht \dastehen ( Geschäft) işler iyi/kötü;er steht gut da durumu iyi;wenn der Vater stirbt, wird sie ganz allein \dastehen babası ölünce yapayalnız [o tek başına] kalacak -
13 offen
halb \offen yarı açık;\offener Wein fıçıdan çıkmış şarap;auf \offener Straße sokağın ortasında;mit \offenem Mund dastehen ağzı açık bakakalmak;ein \offenes Haus haben ( fig) kapısı açık olmak;\offen gegenüber allem Neuen sein her yeniliğe açık olmak;das ist noch völlig \offen bunun sonu belli değil;die Post hat jetzt \offen şimdi postane açıktır2) ( Stelle) açık, boş3) ( unerledigt) açık;\offene Rechnung açık hesap4) ( aufrichtig) açık sözlü;\offen seine Meinung sagen açıkça fikrini söylemek;etw \offen zugeben bir şeyi açıkça itiraf etmek;\offen gestanden, ... açıkçası,...;\offen mit jdm reden biriyle açık açık konuşmak -
14 حار
Iحارَ1. bakakalmakAnlamı: ne yapacağını bilememek2. şaşırmak3. şaşmakAnlamı: hayret etmekIIحارّ1. harAnlamı: sıcak, serinin zıddı2. can ciğerAnlamı: çok yakın, sıkı fıkı, pek içten3. kaynarAnlamı: çok sıcak4. candanAnlamı: gönülden, samimî5. iltifatlıAnlamı: gönül alan6. samimîAnlamı: içten, içtenlikle7. hararetliAnlamı: ısısı, sıcaklığı fazla olan8. sıcakAnlamı: yakmayacak kadar ısısı olan9. canAnlamı: çok içten, sevimli, sevilen, şirin
См. также в других словарях:
bakakalmak — nsz, e Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak Bakakalırım giden geminin ardından / Atamam kendimi denize dünya güzel O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına bakakalmak — (birinin) sözlerine hayran olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını açmak — bakakalmak, şaşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakakalma — is. Bakakalmak işi veya durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürerlik fiili — is., dbl. Bir fiile e zarf fiil ekiyle durmak, kalmak, görmek fiilleri getirilerek oluşturulan ve süreklilik kavramı veren birleşik fiil: Gidedurmak. Bakakalmak. Yapagörmek gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ulaçlı birleşik zaman — is., dbl. Zarf fiil eki almış fiille bilmek, durmak, görmek, kalmak, vermek, yazmak fiillerinin oluşturduğu birleşik fiil: gidebilmek, yazadurmak, yapmayagörmek, bakakalmak, söyleyivermek, düşeyazmak gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük