-
1 وشيجة
bağlantı -
2 اقتران
bağlantı; evlenme; evlilik; izdivaç -
3 دخل
bağlantı; gelir; girmek; ilişki; irat; kuşku; link; merak; münasebet; tıkmak; varidat -
4 شأن
bağlantı; büyüklük; ciddiyet; değer; durum; husus; ilişki; keyfiyet; link; münasebet; teorem -
5 آصرة
آصِرَة1. bağlantı2. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet3. irtibatAnlamı: bağlantı4. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği5. münasebetAnlamı: ilişki, alâka6. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi -
6 إصر
إِصْر1. ahitAnlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma2. bağlantı3. dalaletAnlamı: sapınç, sapkınlık4. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet5. irtibatAnlamı: bağlantı6. günah7. kabahatAnlamı: yakışıksız davranış, çirkin, suç8. antlaşma9. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği10. akitAnlamı: sözleşme, mukavele, kontrat11. münasebetAnlamı: ilişki, alâka12. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi13. cürümAnlamı: suç, yanlışlık, kusur veya hatadan doğan durum14. cezaAnlamı: üzüntü ve acı veren uygulama -
7 ارتباط
اِرْتِبَاط1. angajmanAnlamı: yüklenme, üstlenme, bağlanma, taahhüt2. bağlantı3. üstencilikAnlamı: üstenci olma durumu4. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet5. irtibatAnlamı: bağlantı6. münasebetAnlamı: ilişki, alâka7. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi -
8 تواصل
تَوَاصُل1. bağıntı2. devamlılıkAnlamı: devamlı olma durumu3. interkoneksiyon4. temasAnlamı: gidip gelme, bağlantı5. devamAnlamı: sürme, bitmeme, kesilmeme -
9 رابط
رابِط1. bağlantı2. irtibatAnlamı: bağlantı3. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet4. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği5. münasebetAnlamı: ilişki, alâka6. bandajAnlamı: sargı, bağ7. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi -
10 رابطة
رابِطَة1. bağlantı2. irtibatAnlamı: bağlantı3. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet4. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği5. münasebetAnlamı: ilişki, alâka6. camiaAnlamı: topluluk, zümre7. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi -
11 رباط
رِبَاط1. külteAnlamı: demet2. bağlantı3. hevenk4. kompresAnlamı: birkaç kat katlanmış bez5. irtibatAnlamı: bağlantı6. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet7. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği8. bandajAnlamı: sargı, bağ9. münasebetAnlamı: ilişki, alâka10. bantAnlamı: düzensiz yassı bağ, şerit11. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi -
12 صلة
صِلَة1. yardımAnlamı: bağış2. takıntıAnlamı: kurulan ilişki3. bağlantı4. irtibatAnlamı: bağlantı5. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet6. hibeAnlamı: bağışlama, bağış7. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği8. münasebetAnlamı: ilişki, alâka9. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi10. nispetAnlamı: bağıntı, ilgili11. bahşiş -
13 علاقة
Iعَلَاقَة1. takıntıAnlamı: kurulan ilişki2. bağlantı3. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet4. irtibatAnlamı: bağlantı5. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği6. münasebetAnlamı: ilişki, alâka7. nispetAnlamı: bağıntı, ilgili8. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgiIIعَلَّاقَة1. portmantoAnlamı: raflı, aynalı askı yeri2. askıAnlamı: üzerine bir şey asılan nesne -
14 قرينة
قَرِينَة1. avratAnlamı: kadın, eş, karı2. bağlantı3. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet4. irtibatAnlamı: bağlantı5. karıAnlamı: eş, zevce, refika6. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği7. münasebetAnlamı: ilişki, alâka8. zevceAnlamı: erkeğin nikâhlandığı kadın, karı, eş, refika9. alâkaAnlamı: gönul bağı veya ilgi10. hatunAnlamı: eş, zevce -
15 إصر
ahit; akit; alâka; antlaşma; bağlantı; ceza; cürüm; dalalet; günah; ilişki; irtibat; kabahat; link; münasebet -
16 آصرة
alâka; bağlantı; ilişki; irtibat; link; münasebet -
17 ارتباط
alâka; angajman; bağlantı; ilişki; irtibat; münasebet; üstencilik -
18 تعلق
asılmak; asım; bağlantı; link; münasebet; sarkmak; takılmak -
19 رابط
alâka; bağlantı; bandaj; ilişki; irtibat; link; münasebet -
20 رابطة
alâka; bağlantı; camia; ilişki; irtibat; link; münasebet
См. также в других словарях:
bağlantı — is. 1) İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi. 2) İki şey arasında ilişki sağlayan bağ Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir. F. R. Atay 3) Yüklenme, üstlenme … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı kurmak — 1) irtibat sağlamak Ne kadar çabalarsa çabalasın, hasta, içinde çırpındığı anla bağlantı kuramıyor. A. İlhan 2) haberleşme sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı borusu — is. Katlardaki atık suları toplayıp kolona ileten boru … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı doku — is. Hücreleri ve çeşitli dokuları bir arada tutarak destek ve bağlama görevi yapan hücreler topluluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı gücü — is., fiz. Elektrik projesinde belirtilen kurulu güç ve kullanma faktörü göz önüne alınarak hesaplanan güç miktarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı ünlüsü — is., dbl. Bağlayıcı ünlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı ünsüzü — is., dbl. Bağlayıcı ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlantı yapmak — 1) ilişki kurmak 2) anlaşma, sözleşme yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara bağlantı — is., fiz. Ayrı devrelerin birbiriyle bağlantısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilişki kurmak — bağlantı sağlamak, ilgi sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
irtibat kurmak — bağlantı sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük