-
121 burun
burun <- nu> Nase f; Schnabel m; LUFTF, MAR Bug m; Spitze f (Schuh); GEOGR Kap n, Landzunge f;burun boşluğu Nasenhöhle f;-e burun burmak die Nase rümpfen (über A);-le burun buruna gelmek ganz nahe kommen (D);burun deliği Nasenloch n; Nüster f;burun kanadı Nasenflügel m;burun perdesi Nasenscheidewand f;-e burun yapmak hochnäsig sein gegenüber;-in burnu büyümek (oder kabarmak) überheblich werden;(-in) burnu havada aufgeblasen;-in burnu bile kanamamak mit heiler Haut davonkommen;-in burnuna çıkmak nicht ertragen können;-in burnuna girmek jemandem unter die Augen kommen; sich in jemandes Vertrauen schleichen;-in burnunda tütmek jemandes Sehnsucht erwecken;-in burnundan (fitil fitil) gelmek jemanden teuer zu stehen kommen (etwas Angenehmes);burnunu çekmek schnäuzen, schnüffeln; fig das Nachsehen haben;b-nin burnunu sürtmek jemanden kleinkriegen;burnunun dibinde in nächster Nähe, fam fig vor der Nase (sein, liegen);burnunun dikine gitmek nach seinem eigenen Kopf handeln;burnunun direği sızlamak traurig sein -
122 вырасти
1) (стать больше, старше) ösmek, büyümek, büyük olmaqмальчик сильно вырос - bala çoq büyüdi, bala pek östi2) (перен. прибавиться) artmaq, çoqlaşmaq, yükselmekрасходы выросли - masraflar çoqlaştı (arttı)цены выросли - fiyatlar arttı (yükseldi)3) (появиться перед глазами) peyda olmaqвырасти словно из под земли - birden ortağa çıqmaq (peyda olmaq) -
123 расти
1) ösmek, büyümek, yetişmekдети растут быстро - balalar çabik (tez) öseler2) (перен. увеличиваться) artmaq, çoqlaşmaq, keñleşmek, ösmek -
124 увеличиться
1) (по количеству, величине) artmaq, çoqlaşmaq2) (по величине) büyümek, büyükleşmek3) (по степени, силе и т. п.) artmaq, yükselmek, küçleşmek -
125 wzrastać
artmak; büyümek -
126 зураю
bitmek, büyümek, serpilmek -
127 burun
(-rnu)1) носburun boşluğu — носова́я по́лость
burun deliği — ноздря́
burun nezlesi — на́сморк
burun sessizleri — лингв. носовы́е согла́сные
2) клюв3) нос (чего-л.)geminin burunu — нос су́дна
4) мыс◊
-a burun bükmek — вороти́ть нос, относи́ться с пренебреже́нием◊
burunu büyümek — задира́ть нос, станови́ться надме́нным◊
burununu çekmek — а) шмы́гать но́сом; б) оста́ться с но́сом, оста́ться ни с чем◊
burununun dibinde — под [са́мым] но́сом◊
burununa götürmek — ню́хать◊
-ın burununu kırmak — а) сби́ть спесь (го́нор) с кого; б) уни́зить кого◊
-a burununu sokmak — сова́ть нос, вме́шиваться не в своё де́ло -
128 აღზრდა
f.büyümek, büyütmek, yetiştirmeki.büyüme, büyütme, yetiştirme
См. также в других словарях:
büyümek — nsz 1) Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken. F. H. Dağlarca 2) Yetişmek İhtiyar Süleyman Çavuşun ellerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığ gibi büyümek — bir olay birdenbire ve etkileyici bir biçimde büyümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskısız büyümek — serbest bir biçimde yetişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karnı büyümek — hamile kalmak Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnu büyümek — kibirlenmek, büyüklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokma (veya lokması) ağzında büyümek — üzüntü veya iştahsızlık sebebiyle lokmasını yutamamak Ağzımızda lokmalar büyürdü, muşambanın buz gibi teması âdeta ellerimizi yakardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzında büyümek — (bir yiyecek) sevmediğinden veya içi almadığından yutamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinde büyümek — 1) büyütülmek, bakılmak Çocuklar Nimet Hanım adında bir kadının elinde büyüdüler. R. N. Güntekin 2) eğitilmek, bilgi, görgü ve terbiye sahibi olmak, yetiştirilmek Üstadım, ben sizin elinizde büyüdüm, sizden feyzaldım. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünde büyümek — bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
üsmek — büyümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baynımak — büyümek … Beypazari ağzindan sözcükler