-
1 bükmek
vt1) biegenbir ayak üstünde kırk yalanın belini \bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen2) ( kıvırmak) (ab) knicken3) ( eğmek) beugenbaşını \bükmek den Kopf beugen; ( olur der gibi) nicken4) ( burarak sarmak) drehen5) burun \bükmek die Nase rümpfendudak \bükmek den Mund verziehen6) umknicken -
2 bükmek
-
3 bel
bel1 Taille f; Kreuz n; Lende f; Gürtel m; Mittelteil m (eines Schiffes); Bergpass m;bel bölgesi Lendengegend f;bel gevşekliği MED Impotenz f;bel vermek Holz sich durchbiegen, sich werfen; Gebäude sich senken, sich setzen;-in beli çökmek einen Buckel bekommen; sich krümmen;-in belini bükmek bettelarm machenbel2 Spaten mbel3 Sperma n;-in beli gelmek ejakulieren -
4 boyun
boyun borcu (unabdingbare) Pflicht;boyun eğmek fig sich ergeben; nachgeben;boynu bükük hilflos, allein;boynuna almak auf sich nehmen;-i -in boynuna atmak jemandem etwas in die Schuhe schieben;-in boynuna binmek jemandem zusetzen;boyun oder boynunu bükmek sich fügen, nachgeben;boynunu vur(dur)mak jemanden enthaupten (lassen) -
5 bükülmek
beli bükülmek vom Alter gebeugt sein -
6 dudak
-
7 bir
I s1) Eins f\bir olmak sich zusammentun, sich verbünden2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten TagII adj\bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen\bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen\bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere\bir gecelik für eine Nacht\bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klugo benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles2) \bir şey etwas\bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!\bir şey söylemeden ohne etwas zu sagenbu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgensgünün \birinde eines Tagessaat \bir es ist ein Uhr4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...\bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor5) ( herhangi) irgend\bir yerde irgendwodün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt\bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen seinbunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun2) ( fam) malkafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!3) einmal\bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr\bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal\bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen\bir zamanlar einstmalsyerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen -
8 burun
1) Nase f\burun bükmek [o kıvırmak] die Nase rümpfenburnu hava [o kaf dağında] olmak hochnäsig seinburnum akıyor mir läuft die Naseburnundan solumak durch die Nase atmen; ( çok öfkelenmiş olmak) vor Wut schnaubenhık demiş birinin burnundan düşmüş olmak ( fig) jdm wie aus dem Gesicht geschnitten seinburnunu çekmek die Nase hochziehenburnunu karıştırmak in der Nase bohrenburnunu silmek sich die Nase putzenher şeye burnunu sokar ( fam) er steckt seine Nase in allesburnunun dibinde olmak sich direkt vor seiner Nase befindenburnunun ucundan ötesini [o ilerisini] görmemek ( fam) nicht weiter sehen, als seine Nase reicht, nicht weiter sehen, als die Nasespitze reichtköpeğin burnu soğuk die Schnauze des Hundes ist kalt -
9 bük
-
10 büker
-
11 bükme
-
12 dudak
Lippe f\dudak bükmek den Mund verziehen\dudak sarkıtmak einen Schmollmund machen [o ziehen] -
13 yalan
См. также в других словарях:
bükmek — i, er 1) Sertçe çevirmek, kıvırmak Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı. S. Birsel 2) nsz Birkaç tel ipliği burarak sarmak İpek bükmek. 3) Eğmek Olur der gibi başını büktü. Çelik halatı büktü. 4) Katlamak Büktüğüm yeri kaybetmişim,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bükmek — durdurmak, toplanmak, bükmek I, 100bkz: bügmek yere kapanmak, yemekten doyup, usanmak, doymak, kanmak, II, 18, 19bkz: bökmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boyun bükmek — boynunu bükmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun bükmek — beğenmemek, önem vermemek ... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak bükmek — bir şeyi beğenmediğini, küçümsediğini belli etmek, umursamamak, pek aldırış etmemek Selma Hanım dudaklarını büktü, cevap vermeye lüzum bile görmedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıyık burmak (veya bükmek) — çalım yapmak amacıyla bıyıklarını kıvırmak Bıyık buran, göğüs geren erleriz. E. B. Koryürek … Çağatay Osmanlı Sözlük
belini bükmek — (bir şey birinin) çaresizlik içinde bırakmak Şu kör olası işsizlik belimi fena hâlde büküyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudağını bükmek — ağlayacak gibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) — çok kısa sürede pek çok yalan söylemek Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynunu bükmek — 1) acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak Biraz düşündükten sonra ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü. Y. Z. Ortaç 2) bir durumu, bir işi ister istemez kabul etmek Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi. P. Safa 3) bitki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağını bükmek — (birinin) bir sorun karşısında dikkatli davranması için uyarıda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük