Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

ayak

  • 1 ayak

    [T ayak, Az ayaq, Tk ayak, from OT *adaq]: foot; leg

    A Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > ayak

  • 2 ayak

    "1. foot. 2. leg. 3. base, pedestal, footing. 4. treadle (of a sewing machine). 5. shaft (of a loom). 6. tributary. 7. outlet (of a lake). 8. step (in stairs). 9. gait, pace. 10. folk poetry rhyme; rhyme word. 11. foot (measure). 12. intersection between two lines or between a line and a plane. -ta 1. standing, on one´s feet. 2. excited, aroused. 3. med. ambulatory. -tan (satış) (selling meat) on the hoof (as opposed to butchered meat). -ını alamamak 1. /dan/ to be unable to refrain (from). 2. to be unable to use one´s feet (because of pains or because they have gone asleep). -ı alışmak /a/ to make a habit of going to. -ını altına almak to sit on one´s leg. -ının altına almak /ı/ 1. to beat, give a beating (to), thrash. 2. to ignore, transgress, violate. 3. to push aside (something useful). -lar altına almak /ı/ to trample on, disregard. -ının altına karpuz kabuğu koymak /ın/ to scheme to get (someone) fired. -ının altında olmak (for a view) to be spread out beneath one. -ının/-larının altını öpeyim. colloq. For God´s sake. - atmak 1. /a/ to go (to) for the first time. 2. to take a step. - atmamak /a/ not to go to; to stay away from. - ayak üstüne atmak to cross one´s legs. - bağı 1. impediment, hindrance, hobble, fetter. 2. person who creates an obligation and responsibility. -ının bağını çözmek /ın/ 1. to divorce (one´s wife). 2. to free (someone) to act. -ına bağ olmak /ın/ to hinder (one). -ına bağ vurmak/-ını bağlamak /ın/ to hinder. - basmak /a/ 1. to arrive (at), enter. 2. to begin, enter, start (a job). - basmamak /a/ not to go to; to stay away from. -lar baş, başlar ayak oldu. colloq. The first have become last, the last first./The social order is reversed and upstarts are in charge. - bileği 1. ankle. 2. anat. tarsus. -ları birbirine dolaşmak to stumble over one´s own feet. -ına çabuk quick, quick to come and go. -ını çabuk tutmak to hurry, walk quickly. -ına çağırmak /ı/ to call (someone) into one´s presence. -ını çekmek /dan/ to stop going to (a place). -ına çelme takmak /ın/ 1. to trip up. 2. to prevent (another´s) success. -ını çıkarmak to take off one´s shoes. - değiştirmek to get into step by changing one´s foot (in marching). -ını denk/tetik almak to be on one´s guard. -ını denk basmak to be careful, be wary. - diremek to insist, put one´s foot down. -ına dolanmak/dolaşmak 1. to crowd around and create confusion. 2. /ın/ to obstruct. 3. to boomerang, recoil on oneself. -ı dolaşmak 1. to trip over one´s own feet. 2. to get flustered and do something wrong. -ları dolaşmak to trip on one´s feet, get one´s feet tangled up. -ında donu yok, fesleğen ister/takar başına. colloq. She likes to show off regardless of her poverty. -ta duramama astasia. -ta durmak to stand, remain standing. -a düşmek to have outsiders meddling in (a matter). -ı düşmek /a/ to drop in on (a place, a house), visit while passing by. -ına düşmek /ın/ to beg, implore. -ı düze basmak to get over the hard part of something. -a fırlamak to jump to one´s feet. - freni foot brake. -ına geçirmek /ı/ to pull on (one´s trousers). -ına (kadar) gelmek /ın/ 1. to make (someone) a personal visit (as an act of deference). 2. (for any desired thing) to come to (one) by itself. -ları geri geri gitmek to go reluctantly, drag one´s feet. -ına getirmek /ı/ to have (something or someone) brought to one. -ına gitmek /ın/ to make (someone) a personal visit (as an act of deference). -ını giymek to put on one´s shoes. (kendi) -ı ile gelmek 1. to come on one´s own initiative. 2. to fall into one´s lap. -ına ip takmak /ın/ to backbite. - işi errands and small deeds. - izi footprint. -a kaldırmak /ı/ 1. to upset, excite (a group). 2. to incite, stir up (a group) to rebellion. -a kalkmak 1. to stand up, get up, rise to one´s feet. 2. to recover and get out of bed. 3. to get excited, be aroused. -ta kalmak 1. to be left without a seat. 2. to remain standing; to have lasted. -ına/-larına kara su/ sular inme

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ayak

  • 3 ayak

    n. foot, body part located at the end of the leg; hoof; footsy, footsie; stand, stillage, buttress; plates
    --------
    pod
    * * *
    1. feet 2. foot 3. pes 4. pous

    Turkish-English dictionary > ayak

  • 4 ayak

    Foot

    Old Turkish to English > ayak

  • 5 ayak

    Foot

    Old Turkish to English > ayak

  • 6 ayak

    "foot; leg; step, rung; tributary; gait, pace; rhyme; act, put-off, histrionics"

    İngilizce Sözlük Türkçe > ayak

  • 7 ayak ayak üstüne atmak

    to cross one's legs

    İngilizce Sözlük Türkçe > ayak ayak üstüne atmak

  • 8 ayak bakımı

    n. chiropody
    * * *
    chiropody

    Turkish-English dictionary > ayak bakımı

  • 9 ayak bileği

    n. ankle, tarsus, talus
    * * *
    1. ankle 2. tarsal

    Turkish-English dictionary > ayak bileği

  • 10 ayak doktoru

    foot doctor

    Turkish-English dictionary > ayak doktoru

  • 11 ayak iskemlesi

    n. footstool
    * * *
    footstool

    Turkish-English dictionary > ayak iskemlesi

  • 12 ayak izi

    n. pad, pug, footprints of an animal
    * * *
    footprint

    Turkish-English dictionary > ayak izi

  • 13 ayak kangreni

    trenchfoot

    Turkish-English dictionary > ayak kangreni

  • 14 ayak kılavuzu

    advance heading

    Turkish-English dictionary > ayak kılavuzu

  • 15 ayak kösteği

    ball and chain

    Turkish-English dictionary > ayak kösteği

  • 16 ayak parmağı

    n. toe
    * * *
    1. toe 2. toe (n.)

    Turkish-English dictionary > ayak parmağı

  • 17 ayak prezantasyonu

    footling presentation

    Turkish-English dictionary > ayak prezantasyonu

  • 18 ayak sürüme

    scuffing (n.)

    Turkish-English dictionary > ayak sürüme

  • 19 ayak tabanı

    sole

    Turkish-English dictionary > ayak tabanı

  • 20 ayak takımı

    1. hoi polloi 2. lowlife 3. varment 4. varmint

    Turkish-English dictionary > ayak takımı

См. также в других словарях:

  • Ayak — Série Titre de la série dans Pif gadget Scénario Jean Ollivier …   Wikipédia en Français

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — çanak, kâse, kadeh, I, 80, 84, 178, 265, 286. 295, 324, 375, 497; II, 17S, 346, 446; III. 15, 143, 296. 306, 371, 397bkz: çanak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak ayak üstüne atmak — otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Ayak-ayakan — In Javanese gamelan music, the ayak ayakan is one of the gendhing structures derived from the wayang repertoire. The colotomic structure is:::...P ...P::TNTN TNTNwith both lines played together, and T indicating a stroke of the kethuk, P the… …   Wikipedia

  • ayak ucu — is. 1) Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri 2) sp. Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak basmak — 1) bir yere varmak, ulaşmak Amerikan astronotu aya ayak basacağı günkü gazetelerde odalar seçimi havadisleri vardı. F. R. Atay 2) girmek, gelmek, uğramak Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur. S. F.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak uydurmak — 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak 2) ayak açmak 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak bağı — is. Bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olan şey Bu çocuk bana ayak bağı oluyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak divanı — is., tar. 1) Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde padişahın katılmasıyla bir konuyu görüşmek ve karara bağlamak için yapılan toplantı, ayakta toplanan meclis 2) mec. Ayakta yapılan sohbet Yarım saat bir ayak divanı yapılır. Havadan, sudan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»