-
101 ayak yapmak
to put on an act, to fake, to sham -
102 ayak çekici
oliver -
103 ayak üstü
ayaküstü -
104 ayak üzeri
ayaküzeri -
105 ayak-lambert
foot-lambert -
106 ayak-libre
foot-pound -
107 ayak-mum
foot-candle -
108 ayak-ton
foot-ton -
109 arka ayak
n. hind leg, one of the rear legs of an animal* * *1. hind leg 2. hindquarter -
110 arka ayak bileği
gambrel -
111 beton ayak
concrete footing -
112 çift parmaklı ayak
zygodactyl foot -
113 dört ayak
n. all fours* * *all fours -
114 e ayak uyduran
abreast of -
115 ön ayak
forefoot -
116 sarı ayak
yellow foot -
117 yumru ayak
n. club foot, talipes* * *1. club foot 2. clubfoot -
118 ağır ayak sesi
n. tramp -
119 bir buçuk ayak boyunda
adj. sesquipedalian -
120 bulaşık bir ayak hastalığım var
I've got a bad case of athlete's foot.Turkish-English dictionary > bulaşık bir ayak hastalığım var
См. также в других словарях:
Ayak — Série Titre de la série dans Pif gadget Scénario Jean Ollivier … Wikipédia en Français
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — çanak, kâse, kadeh, I, 80, 84, 178, 265, 286. 295, 324, 375, 497; II, 17S, 346, 446; III. 15, 143, 296. 306, 371, 397bkz: çanak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak ayak üstüne atmak — otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ayak-ayakan — In Javanese gamelan music, the ayak ayakan is one of the gendhing structures derived from the wayang repertoire. The colotomic structure is:::...P ...P::TNTN TNTNwith both lines played together, and T indicating a stroke of the kethuk, P the… … Wikipedia
ayak ucu — is. 1) Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri 2) sp. Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak basmak — 1) bir yere varmak, ulaşmak Amerikan astronotu aya ayak basacağı günkü gazetelerde odalar seçimi havadisleri vardı. F. R. Atay 2) girmek, gelmek, uğramak Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak uydurmak — 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak 2) ayak açmak 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak bağı — is. Bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olan şey Bu çocuk bana ayak bağı oluyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak divanı — is., tar. 1) Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde padişahın katılmasıyla bir konuyu görüşmek ve karara bağlamak için yapılan toplantı, ayakta toplanan meclis 2) mec. Ayakta yapılan sohbet Yarım saat bir ayak divanı yapılır. Havadan, sudan … Çağatay Osmanlı Sözlük