-
1 вслед
arkadan; arkasından* * *нареч.1) arkadan2) → предлог arkasındanгляде́ть вслед кому-л. — birinin arkasından bakmak
-
2 вид сзади
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > вид сзади
-
3 застёгиваться
несов.; сов. - застегну́ться1) paltosunu / ceketini iliklemek / düğmelemekзастёгиваться на две пу́говицы — paltosunun iki düğmesini iliklemek
2) iliklenmek; düğmeli olmak; kapanmak ( о молнии)пиджа́к у́зок, не застёгивается — ceket dar, iliklenmiyor
фа́ртук застёгивается сза́ди — önlük arkadan düğmelidir
-
4 позади
1) нареч. arkada, geride; arkadan, geridenмы оста́вили дере́вню позади́ — köyü arkada bıraktık
дере́вня оста́лась далеко́ позади́ — köy uzaklarda kaldı
позади́ послы́шался вы́стрел — geriden bir silah sesi geldi
2) нареч. ( в прошлом) gerideвсе э́то уже́ давно́ позади́ — (tüm) bunlar gerilerde kaldı artık
3) предлог arkasında, gerisinde; arkasından, gerisindenон шёл позади́ меня́ — ardım sıra / arkamdan geliyordu
в э́той о́бласти страна́ оказа́лась позади́ други́х (стран) — ülke, bu alanda öteki ülkelerin gerisine düşmüştü
••оста́вить кого-л. позади́ — geride bırakmak
-
5 сзади
1) нареч. arkadan, geridenвторо́й ваго́н сза́ди — sondan ikinci vagon
он подтолкну́л меня́ сза́ди — beni arkamdan itti
пальто́ испа́чкано сза́ди — paltonun sırtı kirli
2) предлог arkasındaмы пошли́ сза́ди него́ — onun peşine düştük
-
6 спина
arka,sırt* * *жsırt, arkaпла́вание на спине́ — sırtüstü yüzme
он стоя́л к нам спино́й — arkası bize dönüktü
он лежа́л на спине́ — sırtüstü uzanmıştı
••оста́вить что-л. за спино́й — arkada bırakmak
нанести́ кому-л. уда́р в спину́ — birini arkadan vurmak
поверну́ться спино́й к кому-чему-л. — birinden, bir şeyden arka çevirmek
-
7 толкать
itmek; dürtmek; teşvik etmek,tahrik etmek* * *несов.; сов. - толкну́ть1) itmek; dürtmekтолкну́ть кого-л. ло́ктем в бок — birinin boş böğrüne bir dirsek atmak
толка́ть кого-л. ло́ктем — birini dirseklemek, dirseğiyle dürtmek
толка́йте маши́ну сза́ди — arabayı arkadan itin
2) перен. tahrik etmek, teşvik etmekтолка́ть кого-л. на преступле́ние — suç işlemeye tahrik ve teşvik etmek
толка́ть кого-л. на путь обма́на — aldatma yoluna itmek
••толка́ть речь — разг., ирон. nutuk atmak
-
8 убеждаться
ikna olmak,inanmak* * *несов.; сов. - убеди́тьсяkanaat getirmek, ikna olmak; inanmakубеди́вшись, что за ним никто́ не следи́т,... — arkadan kimsenin takip etmediğine emniyet getirince...
я убеди́лся в том, что он прав — haklı olduğuna kanaat getirdim
-
9 удар
darbe* * *м1) darbe, vuruş; yumruk (-ğu) ( кулаком)уда́р ного́й — tekme
уда́ры се́рдца — kalp atımları
раке́тный уда́р — füze / roket darbesi
я́дерный уда́р — nükleer darbe
бы́стрые ре́зкие уда́ры (в боксе) — seri ve sert yumruklar / darbeler
си́льные уда́ры ле́вой и пра́вой — şiddetli sol ve sağlar
два сильне́йших уда́ра пра́вой — iki müthiş sağ
он заби́л э́тот гол уда́ром с 20 метров — bu golü 20 metreden attığı şutla yaptı
свобо́дный уда́р (в футболе) — frikik, serbest vuruş
уда́р голово́й (в футболе) — kafa vuruşu
уда́р прямо́й пра́вой (в боксе) — sağ direkt
уда́р электри́ческого то́ка — elektrik / cereyan çarpması
одни́м уда́ром клю́ва — bir gagada
свали́ть кого-л. одни́м уда́ром — birini bir yumrukta yere sermek
он ру́хнул (наземь), как ста́рый дуб под уда́ром мо́лнии — yıldırım çarpmış kart meşe gibi yere yıkıldı
нанести́ кому-л. уда́р — birine darbe indirmek
нанести́ кому-л. уда́р — тж. перен. birini arkadan vurmak
2) sesуда́ры ко́локола — çan sesleri
с уда́ром го́нга — gong çalmasıyla
3) воен. darbe, taarruzгла́вный уда́р — asıl taarruz
нанести́ уда́р по проти́внику — düşmana darbe indirmek
4) перен. sille; darbeиспыта́ть уда́р судьбы́ — kaderin sillesini yemek
после́дний уда́р был о́чень тяжёл для неё — kadının yediği son darbe çok ağırdı
••спортсме́н был в уда́ре — sporcu en iyi formundaydı
быть под уда́ром — tehlikede olmak
ста́вить кого-что-л. под уда́р — tehlikeye sokmak / koymak
одни́м уда́ром двух за́йцев уби́ть — bir taşla iki kuş vurmak
См. также в других словарях:
arkadan arkaya — zf. Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadan söylemek — kendisi bulunmadığı bir yerde bir kimseyi çekiştirmek, dedikodusunu yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadan vurmak — bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
istim arkadan gelsin — islim arkadan gelsin … Çağatay Osmanlı Sözlük
islim arkadan gelsin — önce istenilen iş yapılsın, gereken şartlar sonradan yerine getirilsin anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yitkurmak — arkadan göndermek, irsal etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
GIYBET — Arkadan çekiştirmek. Hazır olmayan birisinin aleyhine konuşmak. Birisinin gıyabında hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemek. (Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerâhet edip darılacaktı. Eğer doğru dese; zâten gıybettir.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HALEFEN — Arkadan gelerek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
REDİF — Arkadan gelen, birisinin ardından giden. * Birbiri ardınca zuhur etmek. * Terhis olup ihtiyata geçen asker. * Edb: Beytin sonunda kafiyeden sonra tekrarlanan kelime … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
artçı — is. 1) Geçmiş bir sanat veya edebiyat çığırını sürdüren sanatçı veya hareket 2) ask. Yürüyüş durumunda bulunan bir askerî birliğin güvenliğini sağlamak için arkadan gelmek üzere bırakılan kıta, dümdar 3) sf. Arkadan gelen, sonra olan, öncü… … Çağatay Osmanlı Sözlük