-
1 dolanmak
vi1) sich wickeln (-e um)2) wandernevin etrafında \dolanmak um das Haus herumgehen [o streifen]odada bir aşağı bir yukarı \dolanmak (ruhelos) im Zimmer auf und ab wandern3) ( araçla) herumfahren4) ( gelişigüzel gezmek) herumwandern -
2 gezdirmek
-
3 kaybetmek
vt1) verlierenbirini gözden \kaybetmek jdn aus den Augen verlieren2) einbüßen3) yolunu \kaybetmek sich verlaufen; ( araçla) sich verfahren
См. также в других словарях:
kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğütmek — i 1) Bir araçla tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek Bu değirmen, günde ancak kırk elli çuval öğütebilirdi. S. F. Abasıyanık 2) Ezmek, çiğnemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
araçlı — sf. Araçla yapılan veya olan, vasıtalı Birleşik Sözler araçlı jimnastik … Çağatay Osmanlı Sözlük
araçsal — sf. 1) Araçla ilgili olan 2) Araç özelliği taşıyan … Çağatay Osmanlı Sözlük
atımcı — is. Pamuğu, yünü yay, tokmak vb. bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, hallaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bellemek — 1. nsz 1) Öğrenip akılda tutmak Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız. H. Taner 2) Sanmak Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin. H. Taner 2. i Bel (III) denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyütme — is. 1) Büyütmek işi 2) Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse O, filancanın büyütmesidir. 3) gök b. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ — 1. is., Far. dāġ 1) Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan 2) İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık 3) mec. Büyük üzüntü, acı Birleşik Sözler gözdağı 2. is. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağlamak — i 1) Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak 2) Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım. O. C.… … Çağatay Osmanlı Sözlük