Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

araçla

См. также в других словарях:

  • kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öğütmek — i 1) Bir araçla tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek Bu değirmen, günde ancak kırk elli çuval öğütebilirdi. S. F. Abasıyanık 2) Ezmek, çiğnemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • araçlı — sf. Araçla yapılan veya olan, vasıtalı Birleşik Sözler araçlı jimnastik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • araçsal — sf. 1) Araçla ilgili olan 2) Araç özelliği taşıyan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • atımcı — is. Pamuğu, yünü yay, tokmak vb. bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, hallaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bellemek — 1. nsz 1) Öğrenip akılda tutmak Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız. H. Taner 2) Sanmak Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin. H. Taner 2. i Bel (III) denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyütme — is. 1) Büyütmek işi 2) Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse O, filancanın büyütmesidir. 3) gök b. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dağ — 1. is., Far. dāġ 1) Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan 2) İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık 3) mec. Büyük üzüntü, acı Birleşik Sözler gözdağı 2. is. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dağlamak — i 1) Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak 2) Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım. O. C.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»