-
1 uitdrukking
anlatım s -
2 uitleg
anlatım s -
3 narration
anlatım -
4 statement
anlatım -
5 expression
anlatim, ifade; duygularini katma, ruh; yüz ifadesi, eda, ton; deyim, deyis; sikma, sikip çikarma -
6 expressive function
anlatim islevi, cosku islevi -
7 rhetoric question
anlatim etkisi yaratmak için kullanilan, yaniti beklenmeyen soru -
8 expression
n. ifade, söz, anlatım, ifade etme, yüz ifadesi, eda, ibare, deyim, tabir* * *1. anlatım 2. ifade* * *[-ʃən]1) (a look on one's face that shows one's feelings: He always has a bored expression on his face.) ifade, yüz ifadesi2) (a word or phrase: `Dough' is a slang expression for `money`.) deyim, terim3) ((a) showing of thoughts or feelings by words, actions etc: This poem is an expression of his grief.) anlatım, ifade4) (the showing of feeling when eg reciting, reading aloud or playing a musical instrument: Put more expression into your playing!) ifade biçimi -
9 Ausdruck
Ausdruck <-(e) s, -drücke> msich im \Ausdruck vergreifen yakışık almayan bir laf etmek, dil sürçmek;was ist das für ein \Ausdruck? bu ne biçim söz [o laf] ?2) math anlatım;ein mathematischer \Ausdruck? matematiksel anlatım1) ( Stil) ifade2) ( Bekundung) ifade, anlatım;etw zum \Ausdruck bringen bir şey anlatmak, bir şeyi ifade etmek;der \Ausdruck auf seinem Gesicht verriet seine Freude yüzündeki ifade sevincini açığa vuruyordu -
10 повествование
сanlatma, anlatı, anlatımповествова́ние от тре́тьего лица́ — üçüncü kişili anlatım
-
11 indirect speech
dolaylı anlatım, dolaylı söz* * *(a person's words as they are reported rather than in the form in which they were said: He said that he would come is the form in indirect speech of He said `I will come'.) dolaylı anlatım -
12 wording
n. ifade tarzı, üslup* * *1. anlatım (n.) 2. sözcüklerle anlat (v.) 3. konuşarak (prep.)* * *noun (the manner of expressing something, the choice of words etc.) ifade, anlatım -
13 periphrasis
n. dolaylı anlatım, dolambaçlı söz* * *dolaylı anlatım -
14 Rede
Rede <-n> ['re:də] feine \Rede halten bir demeç vermek, bir konuşma yapmak;das ist nicht der \Rede wert bunun sözünü etmeye değmez, bunu ağza almaya değmez, lakırdısı mı olur;es ist die \Rede von... söz [o bahis] konusu...;davon kann nicht die \Rede sein bu, söz [o bahis] konusu olamaz;wovon ist die \Rede? söz [o bahis] konusu nedir?;jdn zur \Rede stellen birini hesaba çekmek, birinden hesap sormak;jdm \Rede und Antwort stehen birine hesap vermek;der langen \Rede kurzer Sinn uzun lafın [o sözün] kısası2) ling anlatım;direkte/indirekte \Rede dolaysız/dolaylı anlatım -
15 إبداء
إِبْداء1. açıklık2. ifadeAnlamı: anlatım3. anlatımAnlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek4. gösteriAnlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri5. ibrazAnlamı: ortaya koyma, meydana çıkarma -
16 إبراز
إِبْراز1. emisyonAnlamı: yayma, neşretme2. açıklık3. ifadeAnlamı: anlatım4. anlatımAnlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek5. gösteriAnlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri6. ibrazAnlamı: ortaya koyma, meydana çıkarma7. beyanAnlamı: söyleme, bildirme -
17 تبيان
-
18 تجلية
تَجْلِيَة1. açıklık2. ifadeAnlamı: anlatım3. anlatımAnlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek4. gösteriAnlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri5. ibrazAnlamı: ortaya koyma, meydana çıkarma -
19 تفسير
-
20 شرح
Iشَرَحَ1. açımlamakAnlamı: şerh etmek, açıklamak2. yorumlamakAnlamı: tefsir etmek3. tarif4. anlatmakAnlamı: bir konuda açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmekIIشَرْح1. ifadeAnlamı: anlatım2. lebAnlamı: daha söz başlanırken ne denmek istenildiğini çabucak anlamak anlamında, lep3. anlatımAnlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek4. tevil5. tefsirAnlamı: yorumlama6. şerhAnlamı: açıklama, yorumlama
См. также в других словарях:
anlatım — is. 1) Anlatma işi 2) Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade Birleşik Sözler anlatım bilimi anlatım tonu … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlatım bilimi — is., db. Üslup yöntemlerini ve türlerini inceleyen edebî araştırma ve dil bilimi dalı, stilistik … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlatım tonu — is. Anlatımda mantık ve düşünce özelliğine göre oluşan ton … Çağatay Osmanlı Sözlük
formül — is., Fr. formule 1) Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı 2) Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek Cevap formülü son derece basit idi. F. R. Atay 3) Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kitabi — sf., esk., Ar. kitābī 1) Kitapla ilgili 2) Kitaba uygun 3) Kitaba bağlı kalan, özgür düşünemeyen (kimse) 4) Düzgün, dil bilgisi kurallarına uygun (anlatım) 5) mec. Kuru, sıkıcı (anlatım) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanat — is., Ar. ṣanˁat 1) Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi. T. Buğra 2) Belli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Turkish grammar — This article concerns the grammar of the Turkish language. A companion to this article is Turkish vocabulary. Three features that, together, distinguish Turkish from many other languages are the following: #Turkish is highly agglutinative: its… … Wikipedia
Turkish vocabulary — This article is a companion to Turkish grammar and contains some information that might be considered grammatical. The purpose of this article is mainly to show the use of some of the yapım ekleri structural suffixes of the Turkish language, as… … Wikipedia
Üsküdar American Academy — Infobox Secondary school name = Üsküdar American Academy motto = head label = Director head = Whitman Shepard type = Private Coeducational grades = Prep, 9, 10, 11, 12 students = 620 established = 1876 city = Istanbul country = Turkey campus =… … Wikipedia
açık saçık — sf., ğı 1) Göreneğe aykırı derecede çıplak veya örtüsüz, dekolte 2) Yüz kızartıcı, edepsiz, müstehcen, cinsel çağrışım yüklü (söz, anlatım) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller açık saçık konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıcı — sf. 1) Akma özelliği olan 2) ed. Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis Yurdumuzda yirmi yıl kaldığı için akıcı bir Türkçesi var. H. Taner 3) Kesintisiz Birleşik Sözler akıcı ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük