-
1 acele
\acelem var ich bin in Eile, ich habe es eiligbunun \acelesi yok das hat keine Eile, damit eilt es nicht, das hat noch Zeit\aceleye getirmek den Trubel ausnutzensatıcı \aceleye getirerek poşete iki çürük elma koydu ehe man sich es versah, hat der Verkäufer zwei faule Äpfel in die Tüte gesteckt\acele durumlarda in dringenden Fällen\acele itiraz jur sofortige Beschwerde\acele işe şeytan karışır ( prov) Eile mit Weile\acele bir karar vermek sich rasch entscheiden\acele et! beeil dich!\acele etmek ( ivmek) sich beeilen; ( sabırsızlanmak) hektisch werden\acele etmeliyiz wir müssen uns beeilen\acele etmeyin! nur keine Eile!o kadar \acele etme! nicht so hektisch [o hastig] ! -
2 acele
acele Eile f, Hast f; Hetze f; eilig, dringend;acele acele sehr eilig, dringend;acele etmek sich beeilen;acele ile in Eile;acelesi yok es eilt nicht;aceleden aus Eile;aceleye gelmek in Eile erledigt werden;aceleye getirmek eilig und schlecht erledigen -
3 acele acele
in aller Eile -
4 acele posta
ohne pl Eilpost f -
5 ağır ağır
1) ( acele etmeden) ohne Eile\ağır ağır merdivenleri çıkmak die Treppe langsam hinaufsteigen2) ( fazlasıyla) mehr als -
6 aranmak
viacele eleman aranıyor Mitarbeiter werden dringend gesucht2) ( isteklisi bulunmak) verlangt werdençok aranan bir kitap ein sehr gefragtes Buch3) ( ortalıkta) herumsuchen4) ( şart koşulmak) erforderlich sein -
7 ayaküstü
-
8 çabuk
-
9 gerekmek
vi1) nötig sein, gehörenonun için cesaret gerekir dazu gehört Mutşimdi acele etmek gerekiyor nun heißt es, schnell handelngerekmez es ist nicht nötig2) gerektiğinde bei Bedarfgerekirse wenn nötig, wenn es notwendig [o erforderlich] ist3) brauchen, müssenbugün çalışmam gerekmiyor ich brauche heute nicht zu arbeiten, ich muss heute nicht arbeitengerekmez es muss nicht seinbunun doğru olması gerekmez das muss nicht stimmen [o richtig sein] -
10 hadi hadi
1) ( acele bildirir)\hadi hadi! hopp, hopp!2) ( işi uzatma anlamında)\hadi hadi, ben seni bilirim! komm schon, ich kenne dich! -
11 itiraz
-
12 şeytan
См. также в других словарях:
acele — variant of a seal v. Obs. to seal … Useful english dictionary
acele — sf., Ar. ˁacele 1) Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi 2) zf. Vakit geçirmeden, tez olarak Acele bir karar vermek ihtiyacındayım. P. Safa 3) is. Çabuk davranma Birleşik Sözler acele posta Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller acele etmek acele ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ACELE — Accord Centre Européen de Libre Échange. Anciennement = « Groupe de Visegrad », comportant 4 pays : Hongrie, Pologne, Slovaquie, Rép. Tchèque. En décembre 1992, ces 4 pays fondent l ACELE (anglais = CEFTA/Central European Free Trade Agreement)… … Sigles et Acronymes francais
acele — (A.) [ ﻪﻠﺠﻋ ] acele … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
acele etmek — 1) çabuk davranmak, ivmek Aman, acele etmeli, vakit geçiyor. S. F. Abasıyanık 2) telaş etmek, sabırsızlanmak Acele etme, konuşuruz, sırası var. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele yürüyen yolda kalır — iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
acèle — sphacèle … Dictionnaire des rimes
þacele — see þæcele … Old to modern English dictionary
acele — v. a. == seal. RG. 510. See asele … Oldest English Words
ACELE — Çabuk, çabukluk. Bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışma, ivedilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
acele posta — is. Özel ücreti olan ve alıcısına hızlı bir biçimde teslim edilen posta … Çağatay Osmanlı Sözlük