-
1 acele
\acelem var ich bin in Eile, ich habe es eiligbunun \acelesi yok das hat keine Eile, damit eilt es nicht, das hat noch Zeit\aceleye getirmek den Trubel ausnutzensatıcı \aceleye getirerek poşete iki çürük elma koydu ehe man sich es versah, hat der Verkäufer zwei faule Äpfel in die Tüte gesteckt\acele durumlarda in dringenden Fällen\acele itiraz jur sofortige Beschwerde\acele işe şeytan karışır ( prov) Eile mit Weile\acele bir karar vermek sich rasch entscheiden\acele et! beeil dich!\acele etmek ( ivmek) sich beeilen; ( sabırsızlanmak) hektisch werden\acele etmeliyiz wir müssen uns beeilen\acele etmeyin! nur keine Eile!o kadar \acele etme! nicht so hektisch [o hastig] ! -
2 acele
acele Eile f, Hast f; Hetze f; eilig, dringend;acele acele sehr eilig, dringend;acele etmek sich beeilen;acele ile in Eile;acelesi yok es eilt nicht;aceleden aus Eile;aceleye gelmek in Eile erledigt werden;aceleye getirmek eilig und schlecht erledigen -
3 acele
поспе́шный спе́шка (ж)* * *1.спе́шка, поспе́шностьo, aceleyi hiç sevmez — он соверше́нно не те́рпит спе́шки
acelem var — я спешу́, мне не́когда
2.acelem yok — я не тороплю́сь
сро́чный, безотлага́тельный, спе́шныйacele hallerde — в э́кстренных слу́чаях
acele telgraf — сро́чная телегра́мма
3.acele yardım — неотло́жная по́мощь
сро́чно, незамедли́тельноaceleye gelmek — спеши́ть, не име́ть вре́мени (доделать что-л.)
aceleye getirmek — обману́ть, воспо́льзовавшись чьей-л. спе́шкой
••acele işe şeytan karışır — посл. поспеши́шь - люде́й насмеши́шь
-
4 acele
а1.1) сро́чность, спе́шность2) спе́шка, поспе́шность, торопли́вость3) суета́, сумато́ха2.1) сро́чный, неотло́жный, безотлага́тельныйacele hallerde — в э́кстренных слу́чаях
2) поспе́шный, торопли́выйacele hüküm — поспе́шное (опроме́тчивое) сужде́ние
3) нетерпели́вый, суетли́вый; сумато́шный -
5 acele
"1. hurry, haste, undue haste. 2. urgent. 3. hurried, hasty (action). 4. in a hurry, hastily; urgently. - acele in a hurry. -ye boğmak /ı/ to do (something) hastily and carelessly. - etmek to be in a hurry. -ye gelememek (for someone) to refuse to do something hastily. -ye gelmek (for a job) to be done hastily and carelessly. -ye getirmek /ı/ 1. to act or do (something) quickly (in order to deceive someone). 2. to do (something) hastily and carelessly. - ile in a hurry, hastily. - işe şeytan karışır. proverb Haste makes waste. -si yok. colloq. There is no hurry about it." -
6 acele
ашыгыч; ашыгу -
7 acele
adj. hasty, urgent, hurried, pressing--------adv. hastily, hurriedly, in haste, in a hurry, hotfoot--------n. hurry, haste, rush, precipitancy, urgency, precipitance* * *1. abruptness 2. cursory 3. extemporaneous 4. haste 5. hurriedness 6. immediate 7. quickly 8. urgent 9. hasty (adj.) 10. pressing (n.) 11. hurry (n.) -
8 acele et
interj. hurry up!, snap it up, snap to it, come along, look sharp, look slippy, step on it* * *1. hurry up (v.) 2. hurrying (v.) 3. bustling (v.) 4. rushed (v.) 5. hurried (v.) 6. hurry (v.) 7. rush (v.) 8. scurry (v.) 9. bustle (v.) -
9 acele iş
n. rush job, sprint -
10 acele
lez--------zû -
11 acele
pośpiech -
12 acele
гузэжъогъу/ пIэщIэгъуэ, (Абз. ГУЖАЖЭРЭ) -
13 acele
псынкIэ, зашIэ, IэшIэх -
14 acele
إسراعاستعجالتعجلتعجيلسرعةعجالةعجلعجلةهرعوشكوفز -
15 acele
1. إسراع [إِسْراع]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu2. استعجال [اِسْتِعْجال]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu3. تعجل [تَعَجُّل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu4. تعجيل [تَعْجِيل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu5. سرعة [سُرْعَة]Anlamı: vakit geçirmeden, tez olarak6. سرعة [سُرْعَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu7. عجالة [عُجَالَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu8. عجل [عَجَل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu9. عجلة [عَجَلَة]Anlamı: vakit geçirmeden, tez olarak10. عجلة [عَجَلَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu11. هرع [هَرَع]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu12. وشك [وَشْك]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu13. وشك [وُشْك]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu14. وفز [وَفَز]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu -
16 acele
haste, hurry, rush, precipitation, urgent, hasty, hurried, precipitate, pressing, immediate,hastily, in a hurry -
17 acele
əcələ, təcili, tələsik -
18 acele
chvat; kvap; shon; spěch -
19 acele acele
in aller Eile -
20 acele posta
ohne pl Eilpost f
См. также в других словарях:
acele — variant of a seal v. Obs. to seal … Useful english dictionary
acele — sf., Ar. ˁacele 1) Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi 2) zf. Vakit geçirmeden, tez olarak Acele bir karar vermek ihtiyacındayım. P. Safa 3) is. Çabuk davranma Birleşik Sözler acele posta Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller acele etmek acele ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ACELE — Accord Centre Européen de Libre Échange. Anciennement = « Groupe de Visegrad », comportant 4 pays : Hongrie, Pologne, Slovaquie, Rép. Tchèque. En décembre 1992, ces 4 pays fondent l ACELE (anglais = CEFTA/Central European Free Trade Agreement)… … Sigles et Acronymes francais
acele — (A.) [ ﻪﻠﺠﻋ ] acele … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
acele etmek — 1) çabuk davranmak, ivmek Aman, acele etmeli, vakit geçiyor. S. F. Abasıyanık 2) telaş etmek, sabırsızlanmak Acele etme, konuşuruz, sırası var. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele yürüyen yolda kalır — iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
acèle — sphacèle … Dictionnaire des rimes
þacele — see þæcele … Old to modern English dictionary
acele — v. a. == seal. RG. 510. See asele … Oldest English Words
ACELE — Çabuk, çabukluk. Bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışma, ivedilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
acele posta — is. Özel ücreti olan ve alıcısına hızlı bir biçimde teslim edilen posta … Çağatay Osmanlı Sözlük