-
1 açık
açık1 <- ğı> adj Tür usw offen (a Meer); Geschäft, Museum geöffnet; Platz, Stelle frei; Schritt weit; Farbe hell; Film usw frei, schamlos; Tee leicht;açık açık in aller Offenheit, freimütig;açık ağızlı deppenhaft;açık arttırma Auktion f;açık çek Blankoscheck m;açık eksiltme (öffentliche) Ausschreibung f;açık fikirli vorurteilsfrei, aufgeschlossen;açık fikirlilik Aufgeschlossenheit f;açık hava Freilicht…;açık havada im Freien;açık liman Freihafen m;açık mektup offene(r) Brief;açık seçik deutlich;açık olmak offen sein (-e für etwas); offen stehen (-e jemandem);açık söylemek offen aussprechenaçık2 <- ğı> subst (das) Freie; freie Stelle f, Vakanz f; ÖKON Defizit n, Fehlbetrag m; Lücke f, Ausfall m;açık vermek ÖKON in den roten Zahlen stehen; sich ertappen lassen;açığa çıkmak an den Tag kommen;açığa vurmak offenkundig werden; (-i) bekunden (A);bütçe açığı Haushaltsdefizit n;şehrin açığından an der Stadt vorbei;… açıklarında vor … (im Meer);açıkta im Freien;-i açıkta bırakmak jemanden ohne Arbeit oder ohne Unterkommen lassen;açıkta kalmak oder olmak keine Arbeit oder kein Unterkommen haben; nicht berücksichtigt werden; → açıktan
См. также в других словарях:
açıkta bırakmak — 1) iş ve görev vermemek 2) yersiz yurtsuz bırakmak 3) birkaç kişiye birlikte sağlanan bir iyilikten içlerinden birini yararlandırmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
açıkta kalmak (veya olmak) — 1) iş ve görev bulamamak 2) yersiz yurtsuz kalmak 3) birkaç kişinin birlikte eriştiği bir iyilikten yararlanamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurt ağzı bağlamak — açıkta kalan hayvanların kurt tarafından boğulmasını önleme inancıyla çeşitli uygulamalar yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ALÂNÎ — Açıkta, meydanda, herkesin gözü önünde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CEHRE — Açıkta ve belli olan şeyler. * Pamuk ve ipek sarılan masura … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TECRİD — Açıkta bırakmak. * Yalnız başına bırakmak. Tek başına hapsetmek. * Dünya alâkalarını kalpten çıkarıp Allah a (C.C.) yönelmek. * Edb: Bir şairin kendini mücerred bir şahıs, yâni ayrı bir adam farzederek ona hitabetmesi. * Soyma, soyulma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ay dedeye misafir olmak — gece açıkta yatmak, geceyi açıkta geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
işporta — is., İt. sporta 1) Gezici satıcıların mallarını koymaya yarayan yayvan sepet veya bu işi gören, ona benzer araç, sergi 2) Açıkta yapılan satış Birleşik Sözler işporta malı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller işportaya düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kotra — 1. is., den., Fr. cotre Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun? F. R. Atay 2. is. Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan … Çağatay Osmanlı Sözlük