Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

üstte

См. также в других словарях:

  • altta yok üstte yok — yoksul, fakir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Old Turkic language — Old Turkic Spoken in Central Asia Extinct by the 13th century Language family Turkic Southeastern Turkic (Uyghuric) Old Turkic …   Wikipedia

  • Mesut Yılmaz — Ahmet Mesut Yılmaz Prime Minister of Turkey In office 30 June 1997 – 11 January 1999 President Süleyman Demirel Preceded by Necmettin Erbakan Succeeded by Bülent Ecevit …   Wikipedia

  • alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bayrak — is., ğı 1) Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fevkani — sf., esk., Ar. fevḳānī Üstte, üstteki …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapak taşı — is. 1) Lağım, su yolu vb.nin gereken yerlerinde bırakılan deliğin üzerini örten geniş ve yassı taş 2) Mezarlarda en üstte bulunan taş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst dudak — is., ğı, anat. 1) Dudaklardan üstte bulunanı 2) hay. b. Eklem bacaklı hayvanlarda ağız parçalarını örten bir uzantı, karından bacaklılarda ağız bölgesinin dış yanı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan — is. 1) Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. M. Ş. Esendal 2) Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet Yaşlı garson yanımıza geldi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Yer 4) Üst 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yazı tura — is. Havaya atılan bir metal paranın, düştüğünde üstte kalacak tarafını önceden bilmeye dayanan şans oyunu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yazı tura atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yukarı — is. 1) Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı 2) mec. Yetkili kimse Emir yukarıdan, çaresiz kaldık. 3) sf. Benzerleri arasında üstte bulunan Yukarı kat. 4) sf., mec. Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan O bizden yukarı sınıftandı. 5) zf …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»