-
1 üstünkörü
-
2 üstünkörü
1.пове́рхностный2.пове́рхностно, ко́е-ка́к -
3 üstünkörü
adj. casual, cursory, glib, perfunctory, scratchy, shallow, sketchy, skin-deep, slight, superficial, trifling--------adv. casually, loose, skin-deep -
4 üstünkörü
üs'tünkörü oberflächlich, flüchtig; adv a zum Schein -
5 üstünkörü
kirtûpan--------sinêde -
6 üstünkörü
1.пове́рхностный; бе́глый2.пове́рхностно, бе́гло; для ви́да -
7 üstünkörü
επιφανειακά, ακροθιγώς -
8 üstünkörü
سطحي -
9 üstünkörü
سطحي [سَطْحِيّ]Anlamı: inceliklerinden inmeden, sathi -
10 üstünkörü
"superficial, skin-deep, cursory; superficially" -
11 üstünkörü
"1. slapdash, very cursory; superficial; very casual. 2. in a slapdash manner, very cursorily; superficially; very casually." -
12 üstünkörü
səthi, yüngül -
13 üstünkörü bir şekilde
adv. superficially -
14 üstünkörü inceleme
n. once over -
15 üstünkörü olma
n. glibness -
16 üstünkörü tamir etmek
v. tinker -
17 üstünkörü temizleme
n. catlick -
18 üstünkörü çalışmak
v. have a tinker at -
19 səthi
üstünkörü -
20 səthi
üstünkörüözensiz, üstünkörü, yüzeysel
См. также в других словарях:
üstünkörü — zf. 1) İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, şöyle bir, baştan savma Annesiyle bir hafta evvel yaptığı görüşmeyi üstünkörü anlattı. S. F. Abasıyanık 2) sf. İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, baştan savma yapılan … Çağatay Osmanlı Sözlük
molamorta — üstünkörü, gelişigüzel … Beypazari ağzindan sözcükler
nayduruk — üstünkörü geçiktirilerek yapılan iş … Beypazari ağzindan sözcükler
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baştan savma — zf. Üstünkörü Reis baştan savma dinler, söz bitince de müzakerenin açıldığını haber verir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırma — is. 1) Çırpıştırmak işi 2) sf. Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş) Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırmak — i Emek harcamadan özensiz ve üstünkörü yapmak O sıralar her gün Ulus a başmakaleler çırpıştırmakta idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve tımarı — sf. Özensiz, üstünkörü yapılan Deve tımarı iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğreti — sf. 1) Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu. A. İlhan 2) Takma Eğreti diş. Eğreti bacak. 3) Belli belirsiz 4) Uyumsuz, yakışmamış 5) zf. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelişigüzel — sf. 1) Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin 2) zf. Üstünkörü Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz aşinalığı — is. Birini zaman zaman görmekten ileri gitmemiş olan tanıma, üstünkörü tanıma … Çağatay Osmanlı Sözlük