-
81 stümperhaft
( pej) üstünkörü, yarım yamalak, acemice, şişirme -
82 Sudelei
( fam)2) ( Schlamperei) baştan savma iş, üstünkörü iş -
83 überlesen
-
84 unsauber
1) ( schmutzig) pis, kirli2) ( nachlässig) pasaklı;\unsauber arbeiten üstünkörü iş yapmak3) ( Geschäfte) kirli -
85 yüngül
hafif, üstünkörü -
86 sathî
arapça سطحى yüzeysel, üstünkörü. -
87 flüchtig
kaçakuçucuyüzeyselüstünkörü -
88 oberflächlich
yüzeyselözensiz————————üstünkörü -
89 Pfuscher
m.üstünkörü iş gören kimsem.şarlatan -
90 schleudern
-
91 schludern
özen göstermemeküstünkörü çalışmak -
92 ظاهر
Iظاهَرَ1. geçindirmekAnlamı: geçinmesini sağlamak2. arkalamakAnlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek3. desteklemekAnlamı: destek koymakIIظاهِر1. sathiAnlamı: yüzeysel, üstünkörü2. biçimselAnlamı: biçime dayanan, şeklî3. haricîAnlamı: dışla ilgili, dıştan olan4. meydandaAnlamı: ortada, belli, açık5. zahirîAnlamı: görünen, görünürdeki6. zahirAnlamı: açık, belli7. belliAnlamı: bilinmedik bir yanı olmayan, malûm -
93 cursory
acele, üstünkörü, gelisigüzel, bastansavma -
94 once-over
söyle bir bakma, göz atma, üstünkörü inceleme -
95 scan
inceden inceye gözden geçirmek, iyice incelemek, süzmek; söyle bir göz gezdirmek, göz atmak, üstünkörü bakmak; dizeleri duraklara ayirmak -
96 sketchy
kabataslak, yüzeysel, üstünkörü, yarim yamalak -
97 superficial
yüzeysel, yüzeyde olan; yüzeysel, üstünkörü, yarim yamalak
См. также в других словарях:
üstünkörü — zf. 1) İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, şöyle bir, baştan savma Annesiyle bir hafta evvel yaptığı görüşmeyi üstünkörü anlattı. S. F. Abasıyanık 2) sf. İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, baştan savma yapılan … Çağatay Osmanlı Sözlük
molamorta — üstünkörü, gelişigüzel … Beypazari ağzindan sözcükler
nayduruk — üstünkörü geçiktirilerek yapılan iş … Beypazari ağzindan sözcükler
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baştan savma — zf. Üstünkörü Reis baştan savma dinler, söz bitince de müzakerenin açıldığını haber verir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırma — is. 1) Çırpıştırmak işi 2) sf. Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş) Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırmak — i Emek harcamadan özensiz ve üstünkörü yapmak O sıralar her gün Ulus a başmakaleler çırpıştırmakta idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve tımarı — sf. Özensiz, üstünkörü yapılan Deve tımarı iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğreti — sf. 1) Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu. A. İlhan 2) Takma Eğreti diş. Eğreti bacak. 3) Belli belirsiz 4) Uyumsuz, yakışmamış 5) zf. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelişigüzel — sf. 1) Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin 2) zf. Üstünkörü Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz aşinalığı — is. Birini zaman zaman görmekten ileri gitmemiş olan tanıma, üstünkörü tanıma … Çağatay Osmanlı Sözlük