-
1 səthi
üstünkörü -
2 səthi
üstünkörüözensiz, üstünkörü, yüzeysel -
3 once over
üstünkörü inceleme, şöyle bir göz atma, çaktırmadan bakma, çabucak düzeltme -
4 once over
üstünkörü inceleme, şöyle bir göz atma, çaktırmadan bakma, çabucak düzeltme -
5 nachlässig
nachlässig ['na:xlɛsıç]I adj ihmalci, ihmalkâr, savsak, üstünkörüII adv üstünkörü, özen göstermeden, gelişi güzel;\nachlässig arbeiten üstünkörü çalışmak;\nachlässig gekleidet sein gelişi güzel giyinmiş olmak -
6 سطحي
سَطْحِيّ1. sathiAnlamı: yüzeysel, üstünkörü2. yalapşapAnlamı: üstünkörü3. yüzeyselAnlamı: derine inmeyen, gelişigüzel4. biçimselAnlamı: biçime dayanan, şeklî5. haricîAnlamı: dışla ilgili, dıştan olan6. dipsizAnlamı: dibi olmayan7. zahirîAnlamı: görünen, görünürdeki8. üstünkörüAnlamı: inceliklerinden inmeden, sathi -
7 беглый
seri; üstünkörü; kaçamak* * *1) ( быстрый) seriбе́глый по́черк — işlek yazı
бе́глый шаг — koşaradım
2) ( поверхностный) üstünkörüбе́глый просмо́тр чего-л. — (bir şeyin) şöyle bir gözden geçirilmesi
бро́сить бе́глый взгля́д — şöyle bir göz atmak
-
8 cursory
adj. üstünkörü, gelişigüzel, baştan savma* * *1. acele 2. gelişigüzel* * *['kə:səri](hurried: a cursory glance.) gelişigüzel, üstünkörü -
9 sketchy
adj. kabataslak, kabaca, üstünkörü, baştan savma, yarım yamalak, eksik* * *taslak* * *1) (incompletely done or carried out: a sketchy search.) yarım yamalak, üstünkörü2) (slight or incomplete: a sketchy knowledge of French.) yarım yamalak -
10 flüchtig
1) ( flüchtend) kaçak2) ( kurz) kısa;einen \flüchtigen Blick auf jdn/etw werfen birine/bir şeye kısaca bir göz atmak3) ( oberflächlich) üstünkörü, gelişigüzel, sathi;etw \flüchtig lesen bir şeyi üstünkörü okumak4) chem uçucu -
11 Katzenwäsche
-
12 ظاهري
ظاهِرِيّ1. yalapşapAnlamı: üstünkörü2. sathiAnlamı: yüzeysel, üstünkörü3. haricenAnlamı: dıştan, dışarıdan4. biçimselAnlamı: biçime dayanan, şeklî5. haricîAnlamı: dışla ilgili, dıştan olan6. görünüşteAnlamı: dıştan göründüğüne göre7. zahirîAnlamı: görünen, görünürdeki -
13 grossier
1 rudimentaire kaba [ka'ba]2 grave önemli [œnem'li]3 mal fini üstünkörü [ys'tyncœɾy]4 approximatif kaba [ka'ba]5 impoli kaba [ka'ba]6 kaba [ka'ba] -
14 grossière
1 rudimentaire kaba [ka'ba]2 grave önemli [œnem'li]3 mal fini üstünkörü [ys'tyncœɾy]4 approximatif kaba [ka'ba]5 impoli kaba [ka'ba]6 kaba [ka'ba] -
15 saboter
-
16 yüngül
hafif, üstünkörühafif, kolay, üstünkörü -
17 поверхностно
yüzeysel (olarak), üstünkörü, derine inmeden -
18 поверхностный
1) yüz °, yüzey °, yüzeyselпове́рхностный слой по́чвы — toprağın yüz tabakası
пове́рхностная ра́на — sathi yara
пове́рхностное натяже́ние — физ. yüzey gerilimi
пове́рхностное тече́ние — геогр. satıh akıntısı
2) перен. yüzeysel, üstünkörüпове́рхностный подхо́д к фа́ктам — olaylara yüzeysel yaklaşım
пове́рхностное сужде́ние — yüzeysel bir yargı
-
19 casual
adj. tesadüfen olan, rastlantı eseri, gelişigüzel, sıradan, geçici, gündelik; üstünkörü, kaçamak————————n. gündelik ayakkabı, gündelik giysi, geçici işçi, gündelikçi; yoksul kimse, doğada düzenli olarak görülmeyen (bitki)* * *1. gelişigüzel 2. tesadüfi* * *['kæʒuəl]1) (not careful: I took a casual glance at the book.) rasgele, gelişigüzel2) (informal: casual clothes.) günlük, gündelik3) (happening by chance: a casual remark.) tesadüfî, tesadüfen olan4) (not regular or permanent: casual labour.) düzensiz, geçici•- casually- casualness -
20 casually
adv. raslantı sonucu olarak, tesadüfen; gelişigüzel biçimde, sıradan, günlük, gündelik, üstünkörü, kaçamak* * *adverb rasgele, dikkatsizce
См. также в других словарях:
üstünkörü — zf. 1) İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, şöyle bir, baştan savma Annesiyle bir hafta evvel yaptığı görüşmeyi üstünkörü anlattı. S. F. Abasıyanık 2) sf. İnceliklerine inmeden, özen göstermeden, gelişigüzel, baştan savma yapılan … Çağatay Osmanlı Sözlük
molamorta — üstünkörü, gelişigüzel … Beypazari ağzindan sözcükler
nayduruk — üstünkörü geçiktirilerek yapılan iş … Beypazari ağzindan sözcükler
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baştan savma — zf. Üstünkörü Reis baştan savma dinler, söz bitince de müzakerenin açıldığını haber verir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırma — is. 1) Çırpıştırmak işi 2) sf. Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş) Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırmak — i Emek harcamadan özensiz ve üstünkörü yapmak O sıralar her gün Ulus a başmakaleler çırpıştırmakta idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve tımarı — sf. Özensiz, üstünkörü yapılan Deve tımarı iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğreti — sf. 1) Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu. A. İlhan 2) Takma Eğreti diş. Eğreti bacak. 3) Belli belirsiz 4) Uyumsuz, yakışmamış 5) zf. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelişigüzel — sf. 1) Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin 2) zf. Üstünkörü Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz aşinalığı — is. Birini zaman zaman görmekten ileri gitmemiş olan tanıma, üstünkörü tanıma … Çağatay Osmanlı Sözlük