-
81 taurus
n. boğa [astr.], boğa burcu [astr.], boğa takımyıldızı [astr.], öküz [astr.], öküz burcu [astr.], öküz takımyıldızı [astr.]* * *boğa burcu -
82 бык
-
83 buff
-
84 üher
-
85 ahir
1) бо/Iэщ/ КЪАКЪЫР; (öküz ahirı: цощ; sığır/inek ahirı: чэмэщ) (Цощым цухэр, чэмэщым чэмхэр кIэтых.: öküz ahırında öküzler, inek ahırında inekler duru(yo)r.; Бом выхэр, жэмхэр щIэтхэщ.: Ahırda öküzler, inekler duru(yo)r.) -
86 Ochse
-
87 bovine
inek, öküz gibi, inek, öküz...; uyusuk, hantal -
88 kereste
1) taxta-şalban; 2) pinəçi ləvazimatı; 3) heyvərə, öküz, qanmaz, yonulmamış(söyüş)heyvərə, qanmaz, öküz, taxta-şalban -
89 баран
koç,koyun* * *мkoç; koyunпами́рский бара́н — Tanrıdağı koyunu
ста́до бара́нов — koyun sürüsü
••смотре́ть как бара́н на но́вые воро́та — прост., пренебр. deve nalbanda bakar gibi bakmak, öküz trene bakar gibi bakmak
-
90 бычачий
-
91 goad
n. öküz dürtme değneği, üvendire, rahatsız eden şey————————v. dürtmek, rahatsız etmek, kışkırtmak, teşvik etmek* * *1. teşvik et (v.) 2. teşvik (n.)* * *[ɡəud] 1. verb(to urge or force (a person etc) to do something by annoying (him etc): I was goaded into being rude to him.) zorlamak, kışkırtmak2. noun(a sharp-pointed stick used for driving cattle etc.) üvendire -
92 span
n. karış, kiriş, kanat genişliği, mesafe, an, kısa süre, süre, kolların genişliği, sera, çifte koşulmuş öküz, çift koşumlu at————————v. karışlamak, karışla ölçmek, germek, uzatmak, arabaya koşmak, üzerine köprü kurmak, kapsamak, içermek, sıkıca bağlamak* * *1. süre 2. kapsa (v.) 3. süre (n.) 4. yayılım* * *[spæn] 1. noun1) (the length between the supports of a bridge or arch: The first span of the bridge is one hundred metres long.) ayak/kemer açıklığı2) (the full time for which anything lasts: Seventy or eighty years is the normal span of a man's life.) süre2. verb(to stretch across: A bridge spans the river.) köprü oluşturmak -
93 steer
n. öküz, dana, iğdiş edilmiş boğa————————v. sürmek, dümenle idare etmek, yönetmek, idare etmek, yönlendirmek, dümen kullanmak, yönetilmek* * *1. yönelt (v.) 2. dümen (n.)* * *I [stiə] noun(a young ox raised to produce beef.) iğdiş edilmiş boğaII [stiə] verb(to guide or control the course of (eg a ship, car etc): He steered the car through the narrow streets; I steered out of the harbour; She managed to steer the conversation towards the subject of her birthday.) sürmek, kullanmak, yönetmek- steering- steering-wheel
- steer clear of -
94 trek
n. kağnı ile gitme, göç (zorlu)————————v. kağnı ile gitmek, öküz arabası ile göç etmek, göçmek* * *yolculuk* * *[trek] 1. past tense, past participle - trekked; verb(to make a long, hard journey.) uzun ve zor bir yolculuk yapmak2. noun(a long, hard journey: a trek through the mountains; a trek round the supermarket.) ağır ve zahmetli yürüyüş -
95 waggon
n. büyükayı [astr.], büyükayı takımyıldızı [astr.], arabacı takımyıldızı [astr.]————————n. yük vagonu, katar, yük arabası* * *['wæɡən]1) (a type of four-wheeled vehicle for carrying heavy loads: a hay wagon.) at/öküz arabası2) (an open railway carriage for goods: a goods wagon.) yük/eşya vagonu -
96 wagon
n. yük vagonu, katar, yük arabası* * *vagon* * *['wæɡən]1) (a type of four-wheeled vehicle for carrying heavy loads: a hay wagon.) at/öküz arabası2) (an open railway carriage for goods: a goods wagon.) yük/eşya vagonu -
97 oxhide
n. öküz derisi -
98 oxtail
n. öküz kuyruğu -
99 oxtail soup
n. sığırkuyruğu çorbası, öküz kuyruğu çorbası -
100 oxhide
n. öküz derisi
См. также в других словарях:
öküz — is. 1) Çift sürmekte, kağnı çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi. Ö. Seyfettin 2) mec. Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse 3) argo Cıvalı zar Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz — is. 1. İş heyvanı kimi istifadə edilən buğa. Təpəl öküz. Öküzləri arabaya qoşmaq. – . . Kiçik çobanlar öküzlərə minib, malları evə sarı qovurdular. H. N.. Güneyləri şumlamaq üçün kotana öküz qoşurdular. B. Bayramov. 2. məc. Çox yekə, nahamar,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
öküz — ırmak, dere, I, 59, 513; III, 191, 341 öküz I, 59, 446, 528; III, 421 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Öküz Kara Mehmed Pasha — Öküz Mehmet Pasha ( Mehmet Pasha the Oxen ) or Kara Mehmet Pasha was an Ottoman statesman and military commander of the early 17th century, who held the office of Grand Vizier twice, the first time from 17 October 1614 to 17 November 1616 (during … Wikipedia
öküz arabası — is. Öküz koşulmuş araba Çeşmenin önünde birkaç öküz arabası ve bir dizi kağnı dinleniyor. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller öküz arabası gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz damı — is. Öküz ahırı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz gibi — aptal, anlayışsız bir biçimde Usta şoför olsa tramvay fren yapınca bunu sezer, gelip öyle öküz gibi bindirmezdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz — nasihat; sal i türkanin ikincisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz balığı — is., hay. b. Dört kısa ayağı ve üst çenesinden aşağıya doğru sarkık iki büyük dişi olan, 6 m boyunda, foka benzer bir deniz memelisi (Trigia Iyra) … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz soğuğu — is. Nisan ayında çıkan ve ortalama altı gün süren fırtına, sitteisevir … Çağatay Osmanlı Sözlük
öküz arabası gibi — çok yavaş … Çağatay Osmanlı Sözlük