-
1 оплачивать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > оплачивать
-
2 уплатить
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > уплатить
-
3 заплатить
ödemek,parasını vermek; karşılık vermek* * *сов.1) ödemek; parasını vermekзаплати́ть долг — borcunu ödemek
заплати́ть за телефо́н — telefon parasını vermek
2) ( оплатить) karşılık vermek; ödemekзаплати́ть жи́знью за что-л. — bir şeyi canı / hayatı ile ödemek
ты мне за э́то запла́тишь! — sana (bunun) kefaretini ödeteceğim!
-
4 платить
ödemek* * *1) ödemek; (para) vermekплати́ть нало́ги — vergi vermek / ödemek
плати́ть за ко́мнату — odanın kirasını vermek
плати́ть за во́ду — su parası vermek / ödemek / yatırmak
ему́ не́чем плати́ть за гости́ницу — otel parası yoktur onun
плати́ть высо́кую це́ну — yüksek fiyat ödemek
2) ( чем) karşılık vermekплати́ть злом за добро́ — iyiliğe kötülükle karşılık vermek
••кто пла́тит де́ньги, тот и зака́зывает му́зыку — посл. parayı veren düdüğü çalar
-
5 уплачивать
ödemek; parasını vermek* * *несов.; сов. - уплати́тьödemek; parasını vermekуплати́ть по счёту — hesabı ödemek
уплати́ть носи́льщику — hamal parasını vermek
-
6 выплачивать
-
7 оплатить
-
8 выплачивать
ödemek, tediye etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > выплачивать
-
9 заплатить
ödemek, karşılık vermekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > заплатить
-
10 платить
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > платить
-
11 расплачиваться
несов.; сов. - расплати́ться1) ödemek; parasını vermek; ceremesini çekmek ( за причинённый ущерб); hesabı görmek ( по счёту)распла́чиваться с долга́ми — borçlarını ödemek
расплати́ться за такси́ — taksi parasını vermek
2) перен. ( нести наказание) cezasını çekmek, ceremesini çekmek; kefaretini ödemek; günahını çekmek (за ошибки, грехи другого)распла́чиваться за грехи́ / оши́бки мо́лодости — gençlikte yaptıklarının cezasını çekmek / kefaretini ödemek
за э́ту оши́бку пришло́сь распла́чиваться мне — bu hatanın ceremesini ben çekmek zorunda kaldım
3) перен., разг. ( мстить) ödetmek; acısını çıkarmak; hesabını görmekя расплачу́сь с тобо́й за э́то — bunu ödeteceğim sana
-
12 доплачивать
несов.; сов. - доплати́ть( вносить дополнительную плату) munzam ücret ödemek; kalanını ödemek ( вносить остающуюся часть платы) -
13 искупать
I несов.; сов. - искупи́тьII сов., разг.искупа́ть свою́ вину́ — suçunun kefaretini ödemek
( выкупать) yıkamak -
14 ответить
сов.1) см. отвечать 1), 4)2) ( поплатиться) ödemekотве́тить голово́й за что-л. — bir şeyi hayatı / canı ile ödemek
-
15 платиться
несов.; сов. - поплати́тьсяпоплати́тся жи́знью за что-л. — bir şeyi hayatıyla ödemek
он до́рого поплати́лся за свою́ нереши́тельность — kararsızlığının cezasını çok ağır ödedi
-
16 рассчитываться
несов.; сов. - рассчита́ться1) ödemek; hesap görmek (в ресторане и т. п.)рассчи́тываться с долга́ми — borçlarını ödemek, hesabını temizlemek
2) разг. (сводить счёты, мстить) acısını çıkarmak, hesaplaşmak3) разг. ( увольняться) çıkmak, ayrılmak -
17 платить наличными
peşin parayle ödemek, nakden ödemekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > платить наличными
-
18 вдвойне
iki kat* * *iki kat / misliзаплати́ть вдвойне́ — iki katını ödemek
-
19 восьмикратный
в соч.заплати́ть в восьмикра́тном разме́ре — sekiz katını ödemek
-
20 вперёд
ileri; bundan böyle; peşin* * *1) ileri(ye)идти́ вперёд — ilerlemek
вы́йти вперёд — öne geçmek
2) разг. ( впредь) bundan böyleвпредь э́того не де́лай — bunu bir daha yapma
3) разг. ( сперва) peşinзаплати́ть вперёд — peşin ödemek
••вперёд, к побе́де! — zafere doğru ileri!
часы́ иду́т вперёд — saat ileri gidiyor
См. также в других словарях:
ödemek — i 1) Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım. R. H. Karay 2) Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek 3) Bedelini vererek bir zararı karşılamak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanıyla ödemek — yaptığının cezasını hayatıyla ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kefaretini ödemek — (bir şeyin) cezasını çekmek Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
taksit ödemek (veya vermek) — belli zamanda ödeme şartlarına bağlanmış bir paranın bir bölümünü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamak kolay, ödemek zordur — söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
can borcunu ödemek — ölmek Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
para saymak — ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tediye etmek — ödemek Ücretin yarısını da o gün tediye ettim. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
keseye davranmak — ödemek istemek Sizi fena alıştırmışlar. Hemen keseye davranmayın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakalamak — ödemek, ifa etmek, borcu ida eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ötemek — ödemek, cevab vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük