-
101 artık
\artık param kalmadı mehr Geld habe ich nicht1) ( olumsuz cümlelerde) (nun)... mehr\artık çocuk değildir er/sie ist (nun) kein Kind mehr\artık gelmez er/sie kommt nicht mehr\artık param kalmadı ich habe kein Geld mehr\artık yeter ama! nun ist aber genug!, nun reicht's aber!gel \artık! komm schon!açık konuşma zamanı \artık gelmişti die Zeit war nun gekommen, offen zu redenbu hikâyeyi \artık yüzüncü defa dinliyorum diese Geschichte höre ich bereits [o schon] zum hundertsten Maluyan \artık be! ( fam) wach doch endlich auf! -
102 ayrıntı
ayrıntı sEinzelheit f, Detail nt\ayrıntılara inmek ins Detail gehen\ayrıntıya girmek ins Detail gehenbütün \ayrıntılarıyla in allen Einzelheitenbir şeyi çok ince \ayrıntıları ile anlatmak etw sehr ausführlich erzählen -
103 bedelsiz
1) ( bedel ödenilmeyen) unentgeltlich2) \bedelsiz ithalat zollfreie Einfuhr -
104 bilmek
vt1) wissenbildim bileli seit eh und jebir şeyi adı gibi \bilmek ( fam) etw nur zu genau wissen2) ( tanımak) kennenbir şeyi avcunun içi gibi \bilmek ( fam) etw wie seine Westentasche kennen3) ( elinden gelmek) könneniyi ütü bilir sie kann gut bügelno ( çok iyi) Almanca/Türkçe bilir er kann (sehr gut) Deutsch/Türkisch -
105 bir
I s1) Eins f\bir olmak sich zusammentun, sich verbünden2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten TagII adj\bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen\bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen\bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere\bir gecelik für eine Nacht\bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klugo benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles2) \bir şey etwas\bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!\bir şey söylemeden ohne etwas zu sagenbu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgensgünün \birinde eines Tagessaat \bir es ist ein Uhr4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...\bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor5) ( herhangi) irgend\bir yerde irgendwodün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt\bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen seinbunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun2) ( fam) malkafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!3) einmal\bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr\bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal\bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen\bir zamanlar einstmalsyerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen -
106 biracı
-
107 bitki
-
108 bitkin
( fam) ( çok yorgun) abgespannt, erschöpft, fix und fertig -
109 boktan
-
110 bolca
-
111 bulut
-
112 bunca
\bunca yıldır seit so vielen Jahren\bunca zaman neredeydin? wo warst du so lange?, wo warst du denn die ganze Zeit? -
113 bura
-
114 burun
1) Nase f\burun bükmek [o kıvırmak] die Nase rümpfenburnu hava [o kaf dağında] olmak hochnäsig seinburnum akıyor mir läuft die Naseburnundan solumak durch die Nase atmen; ( çok öfkelenmiş olmak) vor Wut schnaubenhık demiş birinin burnundan düşmüş olmak ( fig) jdm wie aus dem Gesicht geschnitten seinburnunu çekmek die Nase hochziehenburnunu karıştırmak in der Nase bohrenburnunu silmek sich die Nase putzenher şeye burnunu sokar ( fam) er steckt seine Nase in allesburnunun dibinde olmak sich direkt vor seiner Nase befindenburnunun ucundan ötesini [o ilerisini] görmemek ( fam) nicht weiter sehen, als seine Nase reicht, nicht weiter sehen, als die Nasespitze reichtköpeğin burnu soğuk die Schnauze des Hundes ist kalt -
115 buymak
-
116 canavar
I s\canavar gibi wie eine Bestie\canavar kesilmek zur Bestie werden -
117 can ciğer
\can ciğer ( kuzu sarması) olmak ein Herz und eine Seele sein; ( çok yakın arkadaş olmak) sehr eng befreundet sein -
118 candan
çok \candan bir insan ein sehr herzlicher Menschen \candan arkadaşım meine allerliebste [o intimste] Freundin -
119 ciddi
-
120 civar
civar sGegend fbu \civarda görülecek çok şey var hier in der Gegend gibt es viel zu sehenBursa \civarında in der Gegend von Bursa
См. также в других словарях:
çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir — çok gezen, çok yer gören çok şey öğrenir; çok yaşayan, çok okuyan onun bildiklerini bilemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Çok Filim Hareketler Bunlar — Theatrical poster Directed by Ozan Açıktan Produced by Yılmaz Erdoğan Necati Akpınar … Wikipedia
Çok Güzel Hareketler Bunlar — (These Are Very Good Movements), which s first episode published in 7 May 2008 on Kanal D, is an entertainment program. In Yilmaz Erdogan s management, BKM Mutfak players takes the stage and to give an active role to the audience, they let… … Wikipedia
Çokərə — is a village in the municipality of Qosmalyan in the Lerik Rayon of Azerbaijan.[1] References ^ Belediyye Informasiya Sistemi … Wikipedia
çok bilen çok yanılır — çok bildiği için kendine güvenen kişi, bilmediği şeylere de karışır ve bunlarda yanılır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
COK — could refer to:* Cook Islands * The IATA code for Cochin International Airport *Compassion Over Killing, the animal rights group *Champions of Krynn, a Gold Box game *The Call of Ktulu, a song by thrash metal band, Metallica *Center for Offentlig … Wikipedia
COK — steht für: Cookinseln (Landescode nach ISO 3166 1, olympisches Mannschaftskürzel und NATO Ländercode) Flughafen Kochi (Indien) im indischen Bundesstaat Kerala (IATA Code) Diese Seite ist eine Begriffsklärung zur Unterscheidung m … Deutsch Wikipedia
Cok — Cok, seine Sorte Toiöl, s.d … Pierer's Universal-Lexikon
çok el ya yağmaya ya yolmaya — çok kimsenin katılmasıyla yağma ve yolmadan başka bir iş başarılamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
cok — cok, coke → coque … Diccionario panhispánico de dudas
čok — čȍk m <G čòka, N mn čòkovi> DEFINICIJA 1. tehn. dio uređaja za paljenje automobilskog motora; prigušnik 2. specifično suženje promjera na kraju cijevi sačmarica radi gušćeg posipa sačmenog snopa ETIMOLOGIJA engl. choke … Hrvatski jezični portal