-
101 gitmek
1) кIон/кIуэн -
102 μεριάζω
geriye çekilmek, yana çekilmek -
103 უკან გახევა
f.çekilmek, geri çekilmek, uzaklaşmak, vazgeçmek, ricat -
104 abkapseln
ab|kapselnI vt kapsül içine almakII vrsich \abkapseln kapsül içine çekilmek; ( fig) kabuğuna [o kozasına] çekilmek, dünyadan elini ayağını çekmek -
105 abziehen
ab|ziehendas Bett \abziehen yatağın çarşaflarını çıkarmak2) ( Haut) yüzmekdie Fäden von den Bohnen \abziehen fasulyenin kılçıklarını ayıklamak7) ( den Abzug einer Waffe) tetiğini çekmek(-in)8) ( schärfen) bilemek9) ( glätten) düzlemek4) ( Ballspiele) şut çekmekIII vrsich \abziehen ( schweiz) ( sich ausziehen) soyunmak -
106 aussteigen
aus|steigen2) ( fam) ( aufhören) çıkmak ( aus -den); ( aus der Gesellschaft) kendi içine çekilmek, inzivaya çekilmek, toplum hayatından kaçıp tek başına yaşamak -
107 weichen
weichen <weicht, wich, gewichen> ['vaıçən]vi seinjdm nicht von der Seite \weichen birinin yanından ayrılmamak3) ( nachlassen) baş eğmek -
108 zurückweichen
zurück|weichen -
109 zurückziehen
zurück|ziehenI vt1) ( zum Ausgangspunkt) gerisingeri(ye) çekmekII vrsich auf den Standpunkt \zurückziehen pozisyonu siper etmek [o almak];sich von der Welt \zurückziehen dünyadan elini eteğini çekmek1) çekilmek ( nach -e)2) ( Vögel) geri uçmak -
110 zurücktreten
geri çekilmekgerilemekistifa etmek————————çekilmek -
111 recede
geri çekilmek, çekilmek, uzaklasmak; (fiyat, vb.) düsmek, gerilemek; geriye dogru gitmek -
112 s'effacer
v pr1 silinmek◊L'inscription s'est effacée. — Yazı silindi.
2 çekilmek -
113 se retirer
v pr1 gitmek◊Ils se sont retirés sans bruit. — Gürültüsüz biçimde gittiler.
2 se retirer des affaires işlerden çekilmek3 s'éloigner çekilmek◊La mer se retire. — Deniz çekiliyor.
-
114 mettere
t koymak (mettersi da parte: çekilmek, kenara çekilmek) -
115 ara
антра́кт (м) па́уза (ж)* * *1.1) промежу́ток, расстоя́ние (пространство, разделяющее два предмета)okul ile ev arası yüz metre kadar — расстоя́ние от шко́лы до до́ма о́коло ста ме́тров
2) отре́зок вре́мениara ara — вре́мя от вре́мени; по времена́м
arada neler olmadı — за э́то вре́мя чего́ то́лько не произошло́
arada bir — иногда́, и́зредка, вре́мя от вре́мени
aradan — с той поры́, с тех пор, с того́ вре́мени
aradan bir yıl geçti — [с тех пор] прошёл год
arasından — ме́жду ( двумя событиями)
bir ara — [в] одно́ вре́мя, како́е-то вре́мя
bir ara şehirde yoktu — како́е-то вре́мя его́ в го́роде не́ было;
bu arada — в э́то вре́мя, тем вре́менем
o arada — в тот моме́нт
3) переры́в, па́уза; антра́кт; тайм-а́утara almak — спорт. взять тайм-а́ут
ara vermek — прерва́ться, сде́лать переры́в
ara vermeden — беспреры́вно, непреры́вно
4) отноше́ния ( между людьми)araları — их отноше́ния
araları pek iyidir — у них прекра́сные отноше́ния
araları açık — ме́жду ни́ми плохи́е / натя́нутые отноше́ния
aralarını bozmak / açmak — по́ртить отноше́ния, се́ять вражду́, вноси́ть раздо́р
aralarını bulmak — помири́ть кого с кем
Emine ile aralarını bulmaya çalışacağını söyledi — он сказа́л, что попыта́ется помири́ть его́ с Эмине́
arası — его́ отноше́ния
arası açık — он в плохи́х отноше́ниях (с кем-л.)
eviyle arası açık — он не в лада́х со свое́й семьёй
arası / araları açılmak — испо́ртиться - об отноше́ниях
arası hoş / iyi olmak — а) быть в дру́жественных отноше́ниях (с кем-л.); б) получа́ть удово́льствие (от чего-л.)
arası hoş / iyi olmamak — недолю́бливать
araya girmek — а) посре́дничать; б) впу́тываться, вме́шиваться (в дела и т. п.), помеша́ть чему
araya soğukluk girdi — в их отноше́ниях возни́к холодо́к, они́ охладе́ли друг к дру́гу
arayı soğutmak — постепе́нно охладе́ть друг к дру́гу
2.arayı yapmak — помири́ться с кем
находящийся между чем-л.ara kapı — прохо́д, а́рка (между двумя зданиями и т. п.)
ara renk — полуто́н, отли́в
3.ara sokak — переу́лок
в функции служ. имениarasına — в...
kalabalık arasına sokulmak — бро́ситься в толпу́, смеша́ться с толпо́й
arasında — ме́жду, среди́
dostlar arasında — среди́ друзе́й, ме́жду друзья́ми
iki ev arasında — ме́жду двумя́ дома́ми
kalemler arasında — среди́ ру́чек
toplantılar arasında — ме́жду заседа́ниями / собра́ниями
bu yol köy ile orman arasından geçer — э́та доро́га прохо́дит ме́жду дере́вней и ле́сом
parmaklık arasından — че́рез решётку
aramızdan — из нас, из на́шей среды́
aramızdan biri — оди́н из нас
öğrenciler arasından — из числа́ студе́нтов
••- aradan çıkarmak
- aradan çıkmak
- aradan çekilmek
- araya girmek
- araya gitmek
- araya kaynamak
- arada kalmak
- aralarından kara kedi geçmiş
- aralarına kara kedi girmiş
- aralarında dağlar kadar fark var
- araya koymak
- aralarından su sızmaz -
116 aradan çıkmak
= aradan çekilmek а) устрани́тьсяб) уйти́, удали́ться, исче́знуть -
117 can
ко́локол (м)* * *1.1) душа́canın isteği kadar — ско́лько твое́й душе́ уго́дно
2) жизнь, существова́ниеcan pahasına — цено́ю жи́зни
can ve mal emniyeti — безопа́сность жи́зни и сохра́нность иму́щества
3) жи́зненная си́ла, си́ла ду́хаsende hiç can yokmuş — в тебе́, ока́зывается, нет никако́й си́лы
4) употр. как счётное слово душа́; челове́кsekiz can besliyor — он ко́рмит во́семь душ
5) рел. мюри́д ( последователь учения Бекташи и Мевлеви)2.1) душе́вный, чу́ткий, отзы́вчивыйne kadar can adamdır! — како́й душе́вный челове́к!
2) прия́тный, ми́лыйne can çocuk! — како́й ми́лый ребёнок!
••can çıkmayınca huy çıkmaz — посл. горба́того моги́ла испра́вит
can boğazdan gelir — погов. душа́ жива́ го́рлом (чтобы жить, надо есть)
can maldan tatlıdır — погов. жизнь доро́же бога́тства
- canım!- canını acıtmak
- canı ağzına gelmek
- can alacak yer
- can alıp can vermek
- canını almak
- can atmak
- canını bağışlamak
- can baş üstüne
- can beslemek
- canı boğaza gelmek
- can borcunu ödemek
- canı burnuna gelmek
- canı canına sığmamak
- canı cehenneme!
- canı çekilmek
- can çekişmek
- canı çekmek
- canı çıkmak
- can dayanmamak
- canına değmek
- babanın canına değsin
- canını dişine almak
- canını dişine takmak
- candan geçmek
- canı gelip gitmek
- canı içine sığmamak
- canı istemek
- canı isterse
- canı kalmamak
- canına kâr etmek
- canına kıymak
- can kulağı ile dinlemek
- canına minnet
- canına okumak
- canı sağ olsun!
- canı sıkılmak
- canını sıkmak
- canımı sokakta bulmadım
- canına susamak
- canına tak demek
- canından usanmak bezmek
- canından usanmak bıkmak
- can vermek
- canını vermek
- canını yakmak
- canı yanmak
- canı yerine gelmek
- canı yok mu? -
118 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
-
119 geri
обра́тно* * *Iволосяно́й мешо́к, закреплённый на подво́де ( для соломы или зерна)II 1.позади́, сза́ди кого-чего2.durak evimizin gerisinde — остано́вка позади́ на́шего до́ма
1) остально́еgerçek budur, gerisi masal — э́то пра́вда, остально́е - ска́зки
2) результа́т, после́дствиеgerisini merak etme — о после́дствиях не беспоко́йся
3) оста́вшаяся часть (чего-л.)yazının gerisi yarın yayımlanacak — оста́вшаяся часть статьи́ бу́дет опублико́вана за́втра
4) про́шлоеartık geride özleyeceğim bir şey yok — в про́шлом нет ничего́, о чём я бу́ду скуча́ть
5) воен. тыл3.düşmanın cephe gerisinde — в тылу́ проти́вника
1) отста́лый, отстаю́щийgeri adam — отста́лый челове́к; ретрогра́д
geri kafalı — челове́к отста́лых взгля́дов
2) обра́тный; за́днийgeri vites — за́дний ход (автомобиля и т. п.)
geri yol — обра́тная доро́га
3) воен. тылово́йgeri hizmet — тылова́я слу́жба, слу́жба ты́ла
geri kıtalar — тыловы́е ча́сти
4.geri mevziler — тыловы́е пози́ции
наза́дgeri almak — получи́ть обра́тно
sözünü geri almak — взять свои́ слова́ наза́д; б) отвоева́ть ( у противника)
geri basmak — постепе́нно отступа́ть наза́д
geri çekilme — воен. отступле́ние
geri çekilmek — а) отступа́ть, подава́ться наза́д; б) - den отстраня́ться, не вме́шиваться
geri çevirmek — а) верну́ть, возврати́ть; б) отклоня́ть что; отка́зывать в чём
geri dönmek — верну́ться [наза́д]
geri durmamak — не остава́ться в сторо́не
geri gitmek — ухудша́ться; приходи́ть в упа́док; регресси́ровать
geri göndermek — возвраща́ть, отсыла́ть обра́тно
geri kalmak — а) остава́ться позади́; отстава́ть; б) отстава́ть ( о часах); - den
geri kalmamak — а) не избега́ть, не упуска́ть (что-л. сделать); б) не уступа́ть кому-чему
geri komamak — не упусти́ть [возмо́жности] (что-л. сделать)
geri vermek — возвраща́ть, верну́ть
••- geriye yürümek -
120 gerisingeri
1) пя́тясь наза́дgerisingeri çekilmek — пя́титься наза́д
2) обра́тно, наза́дgörülecek bir şey bulmayıp gerisingeri evlerimize döndük — не найдя́ други́х зре́лищ, мы верну́лись обра́тно домо́й
См. также в других словарях:
çekilmek — nsz 1) Çekme işi yapılmak Ağlar çekiliyor dalyanlarda. O. V. Kanık 2) e Kendini geriye veya bir yana çekmek 3) den Bir işten, bir görevden kendi isteğiyle ayrılmak, istifa etmek Hiçbir zaman mebusluktan çekilmek niyetinde değilim. T. Buğra 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekilmek — kitap (10AA111A. I I, 133, 134 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
fil dişi kuleye çekilmek — herkesi küçümseyip kendisine özgü dünyasına çekilmek Çöküşün ve çöküşten kaçışın, fil dişi kuleye çekilişin yarattığı isyanlar kitaplaşmamıştır. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuğuna çekilmek — (kendi) dışarısı ile olan ilişkilerini kesmek, kimse ile görüşmemek Arkadaşı, hükûmet aleyhine konuşmaya başlayınca Fuat kabuğuna çekilmek lüzumunu duyar ve başını önüne eğip susmasını bilirdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi içine çekilmek — başkasıyla ilişki kurmamak, yalnız başına kalmak, inzivaya çekilmek Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi kabuğuna çekilmek — kabuğuna çekilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri geri çekilmek — arka arka gitmek Hamit in eteğini öpmüş ve geri geri çekilerek odadan çıkmış. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
inzivaya çekilmek — toplumdan kaçıp hiçbir şeyle ilgilenmeyerek tek başına yaşamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabine çekilmek — Bakanlar Kurulu görevini bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kozasına çekilmek — çevreyle ilişkisini kesmek, hiçbir şeye karışmamak Hiçbir tarakta bezim kalmadı, ipek böceği gibi kozama çekilmiş, kendi hâlimde, politikaya bulaşmadan yaşıyorum. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sifonu çekilmek — sifondaki su boşaltılmak Yukarı katların birinde bir sifon çekiliyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük