-
1 растрескиваться
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > растрескиваться
-
2 трескаться
çatlamak* * *несов.; сов. - потре́скатьсясу́мка потре́скалась — çanta çatladı
потре́скавшиеся гу́бы — çatlak dudaklar
-
3 лопаться
çatlamak, patlamak, kopmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > лопаться
-
4 треснуть
çatlamak, çatlak vermekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > треснуть
-
5 лопаться
kopmak,çatlamak,patlamak; suya düşmek* * *1) kopmak; çatlamak ( трескаться); patlamak ( разрываться)струна́ ло́пнула — tel koptu / kopuktur
стака́н ло́пнул — bardak çatladı
нары́в ло́пнул — çıban patladı
2) перен. suya düşmek; topu atmak ( о банке)э́то де́ло ло́пнуло — bu iş suya düştü
э́та у́тка бы́стро ло́пнула — bu balon çabuk söndü
••он ло́пнет от за́висти — hasedinden çatlayacak
у неё ло́пнуло терпе́ние — sabrı tükendi / taştı
-
6 треснуть
çıtırdamak; çatlamak* * *1) çatırdamak; çıtırdamakя слы́шал, как тре́снула ве́тка — bir dal çıtırtısı duydum
2) çatlamakстена́ тре́снула — duvar çatladı
••хоть тре́сни — прост. çatlasan da (patlasan da)
-
7 надламываться
несов.; сов. - надломи́тьсяkısmen kırılmak; çatlamak -
8 надорваться
-
9 подламываться
несов.; сов. - подломи́тьсяkırılmak, çatlamak -
10 рассыхаться
несов.; сов. - рассо́хнуться -
11 растрескаться
сов.yer yer çatlamak, çatlak çatlak olmak -
12 стыд
м1) utanç (-cı), utanma, yüz, ar, haya; sıkılma, hicap (-bı)у него́ ни стыда́ ни со́вести — arı satmış, namusu kiraya vermiş
потеря́ть (вся́кий) стыд — ar damarı çatlamak
покрасне́ть от стыда́ — utancından kızarmak
отбро́сить стыд — sıkılmayı bir yana itmek
неуже́ли у тебя́ никако́го стыда́ нет? — sende utanma arlanma yok mu?
2) разг. ( позор) yüzkarası, rezalet
См. также в других словарях:
çatlamak — nsz 1) Parçaları ayrılıp dağılmayacak biçimde yarılmak Bardak çatladı. 2) Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak Meşin ciltlerin çoğu kıvrılmış, bir kısmı da arkalarından çatlamıştı. A. H. Tanpınar 3) mec. Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatır çatır çatlamak — 1) çok çatlamak Kızgın güneşe maruz bırakılmış çam fıstıkları çatır çatır çatlıyor, sapır sapır dökülüyordu. E. E. Talu 2) çok kıskanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meraktan çatlamak — merakından çatlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağlamadan çatlamak — gerekli olgunluğa erişmeden olgun davranışlarda bulunmak, büyüklük taslamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırsından çatlamak — öfkeyle birlikte aşırı derecede kıskanmak Ben kısa yazamıyorum öykülerimi diye hırsımdan çatlıyorum. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
göbeği çatlamak — birçok güçlüğü yenmek için çok uğraşmak Meclisten geçirinceye kadar göbeğim çatlamıştı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
merakından çatlamak — 1) çok kaygılanmak 2) bir şeyi öğrenmek isteğini aşırı ölçüde duymak Rica ederim söyleyiniz, merakımdan çatlayacağım. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı çatlamak — başı çok ağrımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
büksülmek — çatlamak, yanlmak II, 229 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yarılmak — çatlamak, kanamak … Beypazari ağzindan sözcükler
merak — is., Ar. merāḳ 1) Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım. H. Taner 2) Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği Öteden beri güzel giyinmeye, güzel … Çağatay Osmanlı Sözlük