-
1 крестообразно
-
2 накрест
-
3 crossbreeding
çaprazlama -
4 crossbreeding
çaprazlama -
5 cross examination
çaprazlama sorgu* * *sorgu -
6 cross examine
çaprazlama sorgulamak, sorguya çekmek* * *sorguya çek -
7 non crossing rule
çaprazlama kuralı -
8 non crossing rule
çaprazlama kuralı -
9 crisscross
adj. çaprazlama çizgili, çapraz————————adv. çaprazımsı, tersine, aksine————————n. çapraz kesişen doğrular; çaprazlama işaret————————v. çapraz çizgiler çizmek; çaprazlama gidip gelmek* * *1. çapraz çizgili 2. hatlarını çiz (v.) 3. hatlarını çizme (n.) -
10 cross
adj. çapraz, çaprazlama, kesişen, karşıt; aksi, kızgın, dargın; hilekâr, düzenbaz————————n. artı işareti, haç, çapraz; dert; melez; hile; dörtyol ağzı————————v. çaprazlaştırmak; üst üste atmak, çapraz çizgiler çizmek, haç işareti yapmak; kesişmek; karşılaşmak; darılmak; geçmek; melezlemek; engellemek; bozmak* * *1. çarpı (n.) 2. geç (v.) 3. çapraz (adj.)* * *[kros] I adjective(angry: I get very cross when I lose something.) kızgın; dargın- crosslyII 1. plural - crosses; noun1) (a symbol formed by two lines placed across each other, eg + or x.) çarpı (x) veya artı (+) işareti2) (two wooden beams placed thus (+), on which Christ was nailed.) çarmıh3) (the symbol of the Christian religion.) haç, istavroz4) (a lasting cause of suffering etc: Your rheumatism is a cross you will have to bear.) dert, ıstırap5) (the result of breeding two varieties of animal or plant: This dog is a cross between an alsatian and a labrador.) melez, kırma6) (a monument in the shape of a cross.) haç şeklinde abide7) (any of several types of medal given for bravery etc: the Victoria Cross.) haç şeklinde madalya2. verb1) (to go from one side to the other: Let's cross (the street); This road crosses the swamp.) (karşıdan karşıya) geçmek2) ((negative uncross) to place (two things) across each other: He sat down and crossed his legs.) (kolları/bacakları) kavuşturmak, üst üste atmak3) (to go or be placed across (each other): The roads cross in the centre of town.) kesişmek, birleşmek4) (to meet and pass: Our letters must have crossed in the post.) karşılaşmak5) (to put a line across: Cross your `t's'.) üstüne çaprazlama çizgi çekmek6) (to make (a cheque or postal order) payable only through a bank by drawing two parallel lines across it.) yanyana iki çizgi çekmek7) (to breed (something) from two different varieties: I've crossed two varieties of rose.) melez cins üretmek8) (to go against the wishes of: If you cross me, you'll regret it!) karşı gelmek•- cross-- crossing
- crossbow
- cross-breed
- cross-bred
- crosscheck 3. noun(the act of crosschecking.) sağlama yapma- cross-country skiing
- cross-examine
- cross-examination
- cross-eyed
- cross-fire
- at cross-purposes
- cross-refer
- cross-reference
- crossroads
- cross-section
- crossword puzzle
- crossword
- cross one's fingers
- cross out -
11 crossfertilize
v. bitkisel melez meydana getirme, çaprazlama döllemek, dışarıdan etkilemek, çaprazlama ile döllemek -
12 crossfertilize
v. bitkisel melez meydana getirme, çaprazlama döllemek, dışarıdan etkilemek, çaprazlama ile döllemek -
13 забивать
kakmak,çakmak; çivilemek,mıhlamak; doldurmak,tıkamak* * *несов.; сов. - заби́ть1) kakmak; çakmakзабива́ть сва́и — kazık kakmak
забива́ть гво́зди — çivi çakmak
2) çivilemek; mıhlamakзабива́ть окно́ до́сками — pencereyi tahta mıhlayıp kapatmak
дверь была́ заби́та двумя́ до́сками крест-на́крест — kapıya çaprazlama iki tahta çakılmıştı
3) doldurmak; tıkamakсклад заби́т — depo tıka basa doludur
прохо́д заби́т — geçit yeri tıkalıdır
у́лицы заби́ты наро́дом — caddeler adam almıyor
у него́ кварти́ра заби́та веща́ми — onun dairesi tıklım tıklım eşya dolu
4) спорт.забива́ть гол — gol atmak / yapmak
забива́ть мяч в воро́та — topu kaleye sokmak
им заби́ли три мяча́ / го́ла — üç gol yediler
5) разг. (превосходить в чём-л.) bastırma, baskın çıkmakв э́том он и тебя́ забьёт — bunda seni de bastırır
6) ( на бойне) kesmek -
14 крест-накрест
-
15 diagonally
adv. çaprazlama, bir köşeden diğerine* * *1. diyagonal olarak 2. köşegen olarak* * *adverb (in a diagonal line: He walked diagonally across the field.) köşeleme(sine) -
16 athwart
adv. çaprazlama, karşıdan karşıya; aykırı, tersine, karşıt————————prep. karşı tarafa, karşı, zıt* * *enine -
17 continuous crossing
sürekli çaprazlama -
18 crossbreeding
n. melez yetiştirme* * *çaprazlama -
19 crosswise
adv. çapraz, çaprazlama, enine; aykırı* * *1. aykırı 2. çapraz -
20 decussate
adj. çapraz, çaprazlama* * *çapraz
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çaprazlama — is. 1) Testerenin keserken sıkışmaması için dişlerini belli ölçülere göre sağa sola bükme 2) zf. Çapraz olarak, makaslama, çaprazlamasına, çaprazvari Yatağı çaprazlama tam bu papazın yatağı hizasında idi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağ — 1. is. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık 2. is. 1) İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü Balık ağı. Tenis ağı. 2) Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü 3) mec. Ulaşım ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaprazlamasına — zf. Çaprazlama … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaprazvari — zf., Far. çep + rāstvārī Çaprazlama İki zayıf el harmaniden çıktı, göğsünün üstünde çaprazvari kavuştu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokunuş — 1. is. Dokunma (I) işi veya biçimi, temas Yolda, bir aralık Lami dizlerinde sıcak bir dokunuş duydu. P. Safa 2. is. 1) Dokunma (II) işi veya biçimi 2) Dokunma ipliklerinin çaprazlama biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hristo teyeli — is. Çaprazlama yapılan teyel, kazayağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazayağı — 1. is., bit. b. Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki (Chenopodium) 2. is. 1) Açık turuncu renk 2) sf. Bu renkte olan 3. is. 1) Çok kollu çengel 2) Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli 3) den. İki ucundan herhangi bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıçlama — is. 1) Kılıçlamak işi 2) zf. Kılıcına 3) zf. Çaprazlama Çantayı kılıçlama asmış. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kılıçlama kaçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızaklık — is., ğı Döşeme tahtalarının altına çaprazlama olarak konulan uzun ve yassı direklerden her biri … Çağatay Osmanlı Sözlük
makaslama — is. 1) Makaslamak işi 2) zf. Çaprazlama … Çağatay Osmanlı Sözlük