Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

çıkarmak

  • 121 duman

    duman s
    Rauch m, Qualm m
    \duman çıkarmak qualmen
    ateş olmayan yerden \duman çıkmaz ( prov) kein Rauch ohne Flamme
    ümitleri \duman oldu ( fig) seine Hoffnungen sind in Rauch aufgegangen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > duman

  • 122 envanter

    1) Inventur f
    \envanter çıkarmak Inventur machen
    2) ( çizelge) Inventar nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > envanter

  • 123 fesat

    I s <- >
    1) Unruhe f, Störung f
    \fesat çıkarmak Unruhe stiften
    2) ( mide fesadı) Verstimmung f
    II adj ( kötümser) pessimistisch

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > fesat

  • 124 geniz

    geniz <- nzi> s
    \genizden çıkarmak durch die Nase sprechen, nasalieren
    \genizden konuşmak durch die Nase sprechen, näseln

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > geniz

  • 125 gök

    gök <- ğü> s
    Himmel m
    bir kimseyi/şeyi \göklere çıkarmak ( fig) jdn/etw in den Himmel heben, jdn/etw in den höchsten Tönen loben

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > gök

  • 126 göz

    göz s
    1) Auge nt
    \göz açıp kapayıncaya kadar ( fig) o ( fam) in null Komma nichts
    \göz alabildiğine so weit das Auge reicht
    \göz almak blenden
    bir şeyi \göz ardı etmek etw ignorieren [o nicht beachten], etw außer Betracht lassen, etw unberücksichtigt lassen
    biriyle \göz \göze Auge in Auge mit jdm
    \göz göre göre vor aller Augen
    \göz görmeyince gönül katlanır ( fig) was ich nicht weiß, macht mich nicht heiß
    \göz kırpmak mit den Augen zwinkern
    bir şeye \göz koymak es auf etw abgesehen haben
    bir kimseye/şeye \göz kulak olmak auf jdn/etw aufpassen, auf jdn/etw achten
    bir şeyi \göz önüne almak ( fig) etw ins Auge fassen; ( dikkate almak) etw berücksichtigen, etw in Betracht ziehen
    \göz yummak ( fam) ein Auge zudrücken, dulden (-e)
    \gözden geçirmek durchsehen
    birini \gözden gönülden çıkarmak ( fig) jdn abschreiben
    \gözden ırak olan gönülden de ırak olur ( prov) aus den Augen, aus dem Sinn
    birini \gözden kaybetmek jdn aus den Augen verlieren
    \göze \göz, dişe diş Auge um Auge, Zahn um Zahn
    \göze almak wagen, riskieren
    \göze batmak ins Auge stechen
    \göze çarpmak ins Auge fallen, auffallen
    \gözleri iyi görmek/görmemek gute/schlechte Augen haben
    \gözlerim karardı mir wurde schwarz vor Augen
    \gözlerine inanamadı er traute seinen Augen nicht
    \gözlerini bir şeye/kimseye dikmek sein Augenmerk auf etw/jdn richten
    birini \gözü çok tutmak/hiç tutmamak viel/nichts von jdm halten
    bir şeyi \gözü kapalı yapabilmek ( fig) etw im Schlaf können
    \gözü morarmış olmak ein blaues Auge haben
    bir şeyde \gözü olmak ( fig) etw im Auge haben
    \gözü sönmek das Augenlicht verlieren
    bir işi \gözü ye(me) mek sich etw (nicht) trauen
    \gözü yükseklerde olmak ( fig) hoch hinauswollen
    \gözümden kaçmadı es ist mir nicht entgangen
    birini \gözünden kaçırmamak jdn nicht aus den Augen verlieren
    bir şey \gözüne kaçmış olmak etw im Auge haben
    \gözüne uyku girmemek ( fig) kein Auge zutun
    \gözünü açık tutmak die Augen offen halten
    birinin \gözünü açmak ( fig) jdm die Augen öffnen
    \gözünü dört açmak ( fig) gut aufpassen, wachsam sein
    \gözünü kırpmadan ( fig) ohne mit der Wimper zu zucken
    birinin \gözünü korkutmak ( fig) jdn einschüchtern
    bir şeyi \gözünün önünden geçirmek ( fig) etw Revue passieren lassen, etw durchspielen
    bir şeyi \gözünün önüne getirmek ( fig) sich etw vor Augen führen
    bütün gece \gözüme uyku girmedi ( fig) ich habe die ganze Nacht kein Auge zugetan
    çıplak \gözle mit bloßem Auge
    herkesin \gözü önünde vor aller Augen
    onu \gözüm ısırıyor ( fig) o ( fam) er kommt mir bekannt vor
    onu kendi \gözümle gördüm ich habe es mit eigenen Augen gesehen
    2) Blick m
    \göz atmak einen Blick werfen (-e auf)
    geçerken içeriye bir \göz attı beim Vorbeigehen warf er einen Blick hinein
    haberlere bir \göz atmak einen Blick auf die Nachrichten werfen
    kem \göz der böse Blick
    3) (torpido \gözü) Fach nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > göz

  • 127 günah

    günah [gʏnax] s
    rel Sünde f
    \günah çıkarmak beichten
    \günah işlemek sündigen, eine Sünde begehen
    \günaha girmek sich versündigen, eine Sünde begehen
    birinin \günahına girmek/\günahını almak sich an jdm versündigen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > günah

  • 128 gün ışığı

    ohne pl Tageslicht nt
    \gün ışığına çıkarmak/çıkmak ans Tageslicht bringen/kommen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > gün ışığı

См. также в других словарях:

  • çıkarmak — II, 83 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gürültü çıkarmak (veya etmek veya koparmak veya yapmak) — 1) düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak Karanlıkta bana çarpıp da gürültü yapmamaya dikkat ederek kapıyı açtım. H. C. Yalçın 2) kavga, karışıklık, tartışma çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meydana çıkarmak — 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor. R. H. Karay 2) bularak ortaya çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıngar çıkarmak (veya koparmak) — gürültü, kavga çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eksiltmeye çıkarmak — bir işi, istekliler arasında en ucuz fiyat verene bırakmak için ihaleye çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haç çıkarmak — Hristiyanlar, sağ ellerini alın, karın, iki omuz başı ve göğüs hizasına götürerek haç biçiminde tapınma işaretini yapmak, istavroz çıkarmak Beraber eski kilise harabesine girdiler, kadın burada haç çıkardı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hadise çıkarmak — olay çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hır çıkarmak — kavga, gürültü çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hırgür çıkarmak — kavga etmek, kavga çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istavroz çıkarmak — haç çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»