-
81 oral examination
sözlü (sinav) -
82 parol
sözlü, sifahi -
83 parol contract
sözlü anlasma -
84 parol evidence
sözlü kanit -
85 talking picture
sözlü film -
86 verbal
sözlü, agizdan, sözel; kelimesi kelimesine, aynen; fiilden türemis -
87 verbal agreement
sözlü anlasma -
88 verbally
sözlü olarak, agizdan -
89 oral communication
sözlü haberleşme -
90 oral exam
sözlü sınav -
91 oral examination
sözlü sınav -
92 oral presentation
sözlü takdim -
93 orally
sözlü olarak -
94 tacit consent
sözlü onay -
95 oral
adj. oral yolla, ağızdan, ağız, sözlü, oral————————n. sözlü* * *1. oral 2. sözlü* * *['o:rəl] 1. adjective1) (spoken, not written: an oral examination.) sözlü2) (of or by the mouth: oral hygiene; an oral contraceptive.) ağızdan alınan2. noun(a spoken examination: He passed the written exam, but failed his oral.) sözlü sınav- orally -
96 ağızdan
1. شفاها [شِفَاهًا]Anlamı: yazılı olmayarak, sözle, sözlü, şifahî2. شفهي [شَفَهِيّ]Anlamı: yazılı olmayarak, sözle, sözlü, şifahî3. شفوي [شَفَوِيّ]Anlamı: yazılı olmayarak, sözle, sözlü, şifahî4. مشافهة [مُشَافَهَةً]Anlamı: yazılı olmayarak, sözle, sözlü, şifahî -
97 duyuru
1. أخبار [أَخْبار]Anlamı: yazılı veya sözlü haber, ilân, anons2. إيذان [إِيذان]Anlamı: yazılı veya sözlü haber, ilân, anons3. خبر [خَبَر]Anlamı: yazılı veya sözlü haber, ilân, anons4. نبأ [نَبَأ]Anlamı: yazılı veya sözlü haber, ilân, anons -
98 verbal
adj. fiil, sözlü, kelimesi kelimesine, harfi harfine, fiile ait————————n. isim fiil* * *sözlü* * *1) (of, or concerning, verbs: verbal endings such as `-fy', `-ize'.) fiil ile ilgili2) (consisting of, or concerning, spoken words: a verbal warning/agreement.) sözlü -
99 verbally
adv. sözlü olarak, sözle, kelimesi kelimesine* * *sözlü* * *adverb (in or by speech, not writing: I replied to the invitation verbally.) sözlü olarak -
100 viva
adj. sözlü————————adv. sözlü olarak————————interj. çok yaşa, yaşa————————n. sözlü sınav
См. также в других словарях:
sözlü — sf. 1) Sözle, konuşma biçiminde yapılan, şifahi, yazılı karşıtı Sözlü sınav. 2) is. Evlenmek için birbirine söz vermiş olan kimse, yavuklu Birleşik Sözler sözlü film sözlü saldırı sözlü soru önergesi açık sözlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözlü — sif. Deməyə sözü olan, ürəyində sözü olan, nə isə bir söz demək istəyən. Gülsabah atasının tez tez ona baxmasının mənasını anladı; sözlü adam olduğunu başa düşüb, balkona çıxdı. Ə. Vəl.. Sözlü adama oxşayırsan, Bağır, – deyə <Səttarxan>… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
sözlü soru önergesi — is. Türkiye Büyük Millet Meclisinde sözlü olarak cevaplandırılması istenen soru … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözlü film — is., sin. Oyuncuların yalnız davranışlarını değil, konuşmalarını da veren film … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözlü saldırı — is. Kişi veya kişileri rahatsız etmek amacıyla söz ile sataşma, laf atma … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkçe Sözlü Hafif Anadolu Müziği — Infobox Album Name = Türkçe Sözlü Hafif Anadolu Müziği Type = Album Artist = Arto Tunçboyacıyan Released = 2004 Genre = Avant garde Folk Length = Label = Imaj Müzik / Svota Music / Heaven and Earth Producer = Reviews = Last album = Aile Muhabbeti … Wikipedia
açık sözlü — sf. Her şeyi olduğu gibi söyleyen, sözünü esirgemeyen Bu kadar açık sözlü oluşu beni şaşırtmıştı ama belli etmedim. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok sözlü — sf. Tatlı dilli, konuşkan Döktüğün dillere bittim, seni çok sözlü seni! / Ayda âlemde bir olsun aramazsın Köse ni. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
tok sözlü — sf. Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden çekinmeden konuşan Böyle zamanlarda, onun ne kadar aksi ve tok sözlü olduğunu gayet iyi anlamıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğri sözlü — sf. Sözü kötü olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sazlı sözlü — sf. Saz çalınarak yapılan (eğlence) … Çağatay Osmanlı Sözlük