-
1 rastlaşmak
-
2 rastlaşmak
-
3 rastlaşmak
встреча́ться -
4 rastlaşmak
зэолIэн/ зэуэлIэн, зэIуон/ зэIууэн, зэпэІухъынтэн, зэрихьылIэн/ зэрихьэлIэн, зэхутылIэн, зэхуэзэн/зэфэзэн/зэфэзын, зэІукІэн/ зэІущІэн -
5 rastlaşmak
to meet by chance, to rub up against sb " tesadüf etmek; to coincide with, to happen at the same time" -
6 rastlaşmak
1. to meet by chance, chance upon each other. 2. to coincide, happen at the same time. -
7 karşılaşmak
1. صادف [صادَفَ]Anlamı: karşı karşıya gelmek, rastlaşmak2. قابل [قابَلَ]Anlamı: karşı karşıya gelmek, rastlaşmak3. لاقى [لَاقَى]Anlamı: karşı karşıya gelmek, rastlaşmak -
8 görmek
1. أدرك [أَدْرَكَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek2. ارتأى [اِرْتَأَى]3. اشتغل [اِشْتَغَلَ]Anlamı: yapmak, etmek4. بصر [بَصُرَ]5. تصادف [تَصَادَفَ]Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak6. تعالم [تَعَالَمَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek7. حزر [حَزَرَ]8. خبر [خَبَرَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek9. خرص [خَرَصَ]10. خمن [خَمَّنَ]11. خمن [خَمْن]12. رأى [رَأَى]13. رأى [رَأَى]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek14. رمق [رَمَقَ]15. صادف [صادَفَ]Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak16. فعل [فَعَلَ]Anlamı: yapmak, etmek17. فقه [فَقِهَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek18. فهم [فَهِمَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek19. قدر [قَدَّرَ]20. لمح [لَمَحَ]21. وعى [وَعَى]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek22. عقل [عَقَلَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek23. عمل [عَمِلَ]Anlamı: yapmak, etmek -
9 karşilaşmak
2) (rastlaşmak) зэIуупIэн, зэпэIухъынтэн -
10 karşılaşmak
vi1) ( rastlaşmak) einander begegnen, sich begegnenbiriyle/güçlüklerle \karşılaşmak jdm/Schwierigkeiten begegnenşimdiye kadar böyle bir şey ile hiç karşılaşmadım! so etwas ist mir ja noch nie begegnet!
См. также в других словарях:
rastlaşmak — nsz, le 1) Birbiriyle karşılaşmak, birbirine rastlamak, tesadüf etmek Rastlaştığımız her Allahın kulu bir selama değer, çıkarımız olmasa da. H. Taner 2) Aynı zamanda olmak, üst üste gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılaşmak — le 1) Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak Terdit, yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşmak demektir. Ç. Altan 2) nsz, sp. İki sporcu veya iki takım yarışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rastlaşma — is. Rastlaşmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne çıkmak — 1) rastlaşmak, karşılaşmak, karşısına çıkmak 2) mec. ilk defa görmek, yüz yüze gelmek Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim. S. F. Abasıyanık 3) yolunu kesmek için birdenbire karşı durmak Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük