-
1 заваливать
doldurmak; tıkamak; yağdırmak; yıkmak; batırmak* * *несов.; сов. - зава́литьзава́ливать что-л. землёй — topraklamak
его́ завали́ло землёй — toprak altında kaldı
я́ма зава́лена — çukur dolduruldu
я́ма зава́лена упа́вшими ве́тками — çukur düşmüş dallarla dolu
вход в пеще́ру завали́ло камня́ми — mağaranın ağzı (kopup) düşmüş kayalarla tıkandı / tıkalı
2) ( загромождать) yığarak kapamak / tıkamakдоро́гу завали́ли дере́вьями — yolu ağaç yığarak kapadılar / tıkadılar
3) разг., врз yağdırmakзава́ливать ры́нок това́рами — piyasaya mal yağdırmak
зава́ливать кого-либо пи́сьмами — birine mektup yağdırmak
его́ зава́ливают рабо́той — перен. ona haddinden fazla iş gördürüyorlar
он зава́лен рабо́той — перен. işi başından aşkın
склад зава́лен ме́белью — depo mobilya almıyor, depo mobilyadan dolup taşıyor
4) ( обрушивать) yıkmak5) перен., прост. batırmakзавали́ть де́ло — işi batırmak / berbat etmek
6) перен., прост. çakmakя завали́л фи́зику — fizikten çaktım / taktım
он тебя́ зава́лит (на экзамене) — seni çaktıracak
-
2 забрасывать
kapamak; yağdırmak,yağmuruna tutmak; atmak; bırakmak,yüzüstü bırakmak* * *I несов.; сов. - заброса́ть1) kapamakзабра́сывать ров землёй — hendeği toprakla kapamak
2) перен. yağdırmak; yağmuruna tutmakII несов.; сов. - забро́ситьзабра́сывать кого-л. вопро́сами — sual yağmuruna tutmak
1) врз atmakзабра́сывать сеть — ağ atmak
забро́сить ве́щи домо́й — eşyaları eve atmak
судьба́ забро́сила её в Сиби́рь — перен. kader onu Sibirya'ya attı
забро́сить мяч (в корзи́ну) (в баскетболе) — перен. basket atmak / yapmak
2) bırakmak; yüzüstü bırakmakзабро́сить все свои́ дела́ — işini gücünü bırakmak
-
3 закидывать
doldurmak; yağdırmak* * *I несов.; сов. - закида́ть1) doldurmak2) yağdırmak; yağmuruna tutmakзакида́ть камня́ми кого-л. — taşa tutmak; taşlamak
II несов.; сов. - заки́нутьзакида́ть кого-л. вопро́сами — sual yağmuruna tutmak
1) см. забрасывать II2) в соч.заки́дывать но́гу на́ ногу — bacak bacak üstüne atmak
-
4 засыпать
uyumak,uykuya dalmak; kapamak,doldurmak; örtmek* * *I засып`атьнесов.; сов. - зас`ыпать1) (яму и т. п.) kapamak; doldurmak2) örtmekдоро́гу засы́пало сне́гом — yol karla örtüldü / kar altında kaldı
ему́ засы́пало глаза́ песко́м — gözlerine kum doldu
3) разг. salmakзасыпать рис в бульо́н — pirinci et suyuna salmak
4) перен. boğmak; yağdırmakзасыпать кого-л. комплиме́нтами — iltifata boğmak
II засып`атьзасыпать кого-л. вопро́сами — birine sual yağdırmak; birini sual yağmuruna tutmak
несов.; сов. - засну́тьuyumak; uykuya dalmak; içi geçmek -
5 наводнять
-
6 расточать
несов.; сов. - расточи́ть I1) ( растрачивать) israf etmek, çarçur etmek, savurmak2) yağdırmakрасточа́ть похвалы́ кому-л. — birine övgüler yağdırmak
-
7 сыпать
1) dökmek, serpmekсы́пать корм пти́цам — kuşlara yem dökmek
2) saçmakсы́пать и́скрами — kıvılcım saçmak
3) (о снеге, дожде) serpmek4) перен. yağdırmakсы́пать руга́тельствами — küfür yağdırmak
••сы́пать деньга́ми — para saçmak
-
8 обрушить
сов.1) yıkmak; yağdırmakобру́шить сте́ну — duvarı yıkmak
2) перен. indirmekобру́шить уда́р на врага́ — düşmana şiddetli bir darbe indirmek
обру́шить пото́к бра́ни на кого-л. — birini küfür yağmuruna tutmak
-
9 осыпать
осып`атьнесов.; сов. - ос`ыпать1) serpmekих осы́пало штукату́ркой — üzerlerine sıvalar döküldü
яблони осы́паны плода́ми — elmalar pıtrak gibi
2) перен. (милостями и т. п.) boğmak; garketmek; yağdırmak (бранью, ударами и т. п.)3) ( терять листву) yapraklarını dökmek -
10 похвала
жрассыпа́ться в похвала́х кому-л. — birine övgüler yağdırmak
не в похвалу́ кому-л. бу́дет ска́зано — birini övmek gibi olmasın
-
11 проклятие
сlanet, beddua, ilenç (-ci)слать прокля́тия на чью-л. го́лову — birine beddualar yağdırmak
См. также в других словарях:
yağdırmak — i 1) Yağmasını sağlamak 2) nsz Bir şeyi aralıksız ve çok sayıda atmak, indirmek, savurmak Taş yağdırmak. Kurşun yağdırmak. 3) nsz Vermek, söylemek Cemal Paşa, çılgın, Adana ya, Afyon a şiddetle emirler yağdırıyordu. F. R. Atay 4) e, nsz, mec. Bol … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun yağdırmak — çok sayıda kurşun atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş yağdırmak — 1) ateşli silahlarla aralıksız mermi atmak 2) mec. çevresindekilere ağır sözler söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yagıtmak — yağdırmak II, 316 düşmanlık etmek, III, 53bkz: yagılamak, yaguşmak yağız, kızıl ile kara aras ı renk III, 10 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yagturmak — yağdırmak III, 95 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun — is., kim. 1) Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb) 2) sf. Bu elementten yapılmış Kurşun boru. 3) Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağdırma — is. Yağdırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
oklamak — ok yağdırmak. çok atmak; bir tarafa fırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karlatmak — kar yağdırmak II, 347 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini