Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

sürüklemek

  • 1 slepen

    sürüklemek [-er] v

    Nederlands-Turks mini woordenboek > slepen

  • 2 sürükləmək

    sürüklemek

    Azərbaycanca-Türkcə Lüğət > sürükləmək

  • 3 sürükləmək

    sürüklemek

    Azərbaycan-Türkiyə lüğət > sürükləmək

  • 4 тащить

    sürüklemek; taşımak,
    götürmek; getirmek; sürümek
    * * *
    1) ( волоком) sürüklemek; sürükleyerek götürmek

    тащи́ть ло́дку в во́ду — kayığı su kenarına sürüklemek

    2) taşımak ( нести); götürmek ( уносить); getirmek ( приносить)

    тащи́ арбу́з сюда́! — karpuzu kap gel!

    букси́р та́щит ба́ржу́ — römorkör bir mavna çekiyor

    4) разг. sürüklemek, sürümek

    заче́м ты та́щишь ребёнка в рестора́н? — çocuğu lokantaya ne diye sürüklüyorsun?

    5) ( извлекать) çıkarmak; çekmek

    тащи́ть занозу́ из па́льца — parmağına batmış kıymığı çıkarmak

    тащи́ть биле́т — bir bilet çekmek

    6) разг. ( красть) çalmak, aşırmak
    7) разг. ( снимать) çekip çıkarmak

    тащи́ть сапо́г с ноги́ — çizmeyi ayağından güçlükle çekip çıkarmak

    Русско-турецкий словарь > тащить

  • 5 увлекать

    sürüklemek; kendini vermek; gönlünü kapmak
    * * *
    несов.; сов. - увле́чь

    ло́дку увлекло́ тече́нием — kayık akıntıya kapılıp sürüklendi

    увле́чь толпу́ за собо́й — kalabalığı peşinden / arkasından sürüklemek

    2) перен. kendini vermek

    рабо́та увлекла́ её — kendini işe verdi

    э́та рабо́та насто́лько / так увлекла́ её, что... — bu işe kendini öyle kaptırdı ki,...

    3) перен. sürüklemek

    э́та кни́га увлечёт вас — bu kitap sizi sürükleyecek

    4) перен. ( влюблять в себя) gönlünü kapmak

    Русско-турецкий словарь > увлекать

  • 6 вовлекать

    sürüklemek
    * * *
    несов.; сов. - вовле́чь
    çekmek; sürüklemek

    вовлека́ть в вое́нные бло́ки — askeri bloklara sürüklemek

    вовле́чь в антиимпериалисти́ческую борьбу́ — antiemperyalist savaşıma / savaşım içine çekmek

    Русско-турецкий словарь > вовлекать

  • 7 влачить

    sürüklemek; sürmek (yaşam)
    * * *
    1) ( волочить) sürüklemek
    2) перен. sürmek

    влачи́ть жа́лкое существова́ние — sefil bir hayat sürmek

    влачи́ть полуголо́дное существова́ние — yarı aç yarı tok sürünmek

    Русско-турецкий словарь > влачить

  • 8 влечь

    sürüklemek; kendine çekmek
    * * *
    1) ( тащить) sürüklemek
    2) ( притягивать) (kendine) çekmek
    ••

    влечь за собо́й наказа́ние — cezayı gerektirmek

    Русско-турецкий словарь > влечь

  • 9 волочить

    sürüklemek,
    sürümek; ayaklarını sürümek
    * * *
    1) sürüklemek, sürümek
    2) тех. haddeden çekmek
    ••

    е́ле но́ги волочи́ть (идти с трудом) — düşe kalka yürümek; ayaklarını sürümek

    он при ходьбе́ волочи́т пра́вую ногу — sağ ayağını sürüyerek yürür

    Русско-турецкий словарь > волочить

  • 10 wash away

    sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak
    * * *
    suyla çıkar

    English-Turkish dictionary > wash away

  • 11 wash off

    sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak

    English-Turkish dictionary > wash off

  • 12 wash off

    sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak

    English-Turkish dictionary > wash off

  • 13 συμπαρασύρω

    sürüklemek, sürükleyip götürmek

    Ελληνικό – Τουρκικό Λεξικό > συμπαρασύρω

  • 14 zerren

    sürüklemek
    zorla çekmek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > zerren

  • 15 drift

    sürüklemek; sürüklenmek; (kar, kum, vb.) biriktirmek, yigmak; birikmek, yigilmak,sürükleme, sürüklenme; sürüklenen sey; genel anlam

    English to Turkish dictionary > drift

  • 16 waft

    sürüklemek; sürüklenmek

    English to Turkish dictionary > waft

  • 17 втягивать

    içeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe),
    bulaştırmak (bir işe)
    * * *
    несов.; сов. - втяну́ть
    1) (içeri) çekmek (внутрь чего-л.); (çeke çeke) kaldırmak ( наверх)

    втяну́ть го́лову в пле́чи — boynunu (omuzlarının) içine çekmek

    3) перен., разг. sürüklemek; bulaştırmak ( впутывать)

    втя́гивать в войну́ — savaşa sürüklemek

    втя́гивать кого-л. в рабо́ту — işe katılmasını sağlamak

    Русско-турецкий словарь > втягивать

  • 18 доводить

    götürmek; ulaştırmak; sürüklemek
    * * *
    несов.; сов. - довести́

    доводи́ть кого-л. до угла — köşe başına / köşeye kadar götürmek

    2) врз vardırmak; ulaştırmak

    довести́ доро́гу до мо́ря — yolu denize ulaştırmak

    довести́ борьбу́ до побе́ды — savaşımı zafere ulaştırmak

    доводи́ть что-л. до конца́ — sonuna (kadar) vardırmak

    если́ довести́ э́ту мысль до логи́ческого вы́вода / конца́... — bu görüş mantıki sonucuna götürülürse...

    довести́ кого-л. до тюрьмы́ — hapishaneye kadar sürüklemek

    доводи́ть до слёз — ağlatmak

    доводи́ть до отча́яния — ümitsizliğe düşürmek

    э́то и довело́ его́ до суда́ — onu mahkemenin önüne götüren de buydu

    э́то ты довёл его́ до тако́го состоя́ния — adamı bu hallere sokan sendin

    4) (до какого-л. предела) çıkarmak

    доводи́ть до ми́нимума — asgariye indirmek

    довести́ коли́чество ре́йсов до пяти́ в неде́лю — seferleri haftada beşe çıkarmak

    ••

    доводи́ть до све́дения кого-л.birine duyurmak

    довожу́ (э́то) до ва́шего све́дения — офиц. keyfiyeti bildiririm

    доводи́ть что-л. до созна́ния кого-л. — birini bir şeyin bilincine vardırmak; bir şeyi birine kavratmak

    Русско-турецкий словарь > доводить

  • 19 ввергать

    düşürmek,
    sürüklemek
    * * *
    несов.; сов. - вве́ргнуть
    düşürmek; sürüklemek

    вве́ргнуть в отча́яние — ye'se düşürmek

    нищета, в кото́рую был вве́ргнут э́тот наро́д — bu halkın içine itildiği yoksulluk

    Русско-турецкий словарь > ввергать

  • 20 затаскивать

    yıpratmak,
    canını çıkarmak; sürüklemek
    * * *
    I несов.; сов. - затаска́ть, разг.
    ( занашивать) yıpratmak; canını çıkarmak
    II несов.; сов. - затащи́ть
    1) (втаскивать куда-л.) (sürükleyerek) sokmak
    2) перен., разг. sürüklemek

    Русско-турецкий словарь > затаскивать

См. также в других словарях:

  • sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü yola sürüklemek — yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • peşinden sürüklemek — birinin veya birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkasından sürüklemek — arkasından gelmesini sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürkemek — sürüklemek, imhal etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • afyonlamak — i 1) Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak 2) mec. Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aldatmak — i 1) Beklenmedik bir davranışla yanıltmak Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. P. Safa 2) Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. B. Felek 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • azdırmak — i 1) Azmasına sebep olmak Merhem yarayı azdırdı. 2) Azgın duruma getirmek Taş atarak köpeği azdırdı. 3) Şımartmak Yüz verip çocukları azdırdı. 4) Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak Arkadaşları çocuğu azdırdılar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»