-
1 slepen
sürüklemek [-er] v -
2 sürükləmək
sürüklemek -
3 sürükləmək
sürüklemek -
4 тащить
sürüklemek; taşımak,götürmek; getirmek; sürümek* * *1) ( волоком) sürüklemek; sürükleyerek götürmekтащи́ть ло́дку в во́ду — kayığı su kenarına sürüklemek
тащи́ арбу́з сюда́! — karpuzu kap gel!
3) ( тянуть за собой) çekmekбукси́р та́щит ба́ржу́ — römorkör bir mavna çekiyor
4) разг. sürüklemek, sürümekзаче́м ты та́щишь ребёнка в рестора́н? — çocuğu lokantaya ne diye sürüklüyorsun?
5) ( извлекать) çıkarmak; çekmekтащи́ть занозу́ из па́льца — parmağına batmış kıymığı çıkarmak
тащи́ть биле́т — bir bilet çekmek
6) разг. ( красть) çalmak, aşırmak7) разг. ( снимать) çekip çıkarmakтащи́ть сапо́г с ноги́ — çizmeyi ayağından güçlükle çekip çıkarmak
-
5 увлекать
sürüklemek; kendini vermek; gönlünü kapmak* * *несов.; сов. - увле́чьло́дку увлекло́ тече́нием — kayık akıntıya kapılıp sürüklendi
увле́чь толпу́ за собо́й — kalabalığı peşinden / arkasından sürüklemek
2) перен. kendini vermekрабо́та увлекла́ её — kendini işe verdi
э́та рабо́та насто́лько / так увлекла́ её, что... — bu işe kendini öyle kaptırdı ki,...
3) перен. sürüklemekэ́та кни́га увлечёт вас — bu kitap sizi sürükleyecek
4) перен. ( влюблять в себя) gönlünü kapmak -
6 вовлекать
sürüklemek* * *несов.; сов. - вовле́чьçekmek; sürüklemekвовлека́ть в вое́нные бло́ки — askeri bloklara sürüklemek
вовле́чь в антиимпериалисти́ческую борьбу́ — antiemperyalist savaşıma / savaşım içine çekmek
-
7 влачить
sürüklemek; sürmek (yaşam)* * *1) ( волочить) sürüklemek2) перен. sürmekвлачи́ть жа́лкое существова́ние — sefil bir hayat sürmek
влачи́ть полуголо́дное существова́ние — yarı aç yarı tok sürünmek
-
8 влечь
sürüklemek; kendine çekmek* * *1) ( тащить) sürüklemek2) ( притягивать) (kendine) çekmek••влечь за собо́й наказа́ние — cezayı gerektirmek
-
9 волочить
sürüklemek,sürümek; ayaklarını sürümek* * *1) sürüklemek, sürümek2) тех. haddeden çekmek••е́ле но́ги волочи́ть (идти с трудом) — düşe kalka yürümek; ayaklarını sürümek
он при ходьбе́ волочи́т пра́вую ногу — sağ ayağını sürüyerek yürür
-
10 wash away
sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak* * *suyla çıkar -
11 wash off
sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak -
12 wash off
sürüklemek, yıkayıp temizlemek, aşındırmak, sürüklenmek, aşınmak -
13 συμπαρασύρω
sürüklemek, sürükleyip götürmek -
14 zerren
sürüklemekzorla çekmek -
15 drift
sürüklemek; sürüklenmek; (kar, kum, vb.) biriktirmek, yigmak; birikmek, yigilmak,sürükleme, sürüklenme; sürüklenen sey; genel anlam -
16 waft
sürüklemek; sürüklenmek -
17 втягивать
içeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe),bulaştırmak (bir işe)* * *несов.; сов. - втяну́ть1) (içeri) çekmek (внутрь чего-л.); (çeke çeke) kaldırmak ( наверх)втяну́ть го́лову в пле́чи — boynunu (omuzlarının) içine çekmek
3) перен., разг. sürüklemek; bulaştırmak ( впутывать)втя́гивать в войну́ — savaşa sürüklemek
втя́гивать кого-л. в рабо́ту — işe katılmasını sağlamak
-
18 доводить
götürmek; ulaştırmak; sürüklemek* * *несов.; сов. - довести́1) götürmekдоводи́ть кого-л. до угла — köşe başına / köşeye kadar götürmek
2) врз vardırmak; ulaştırmakдовести́ доро́гу до мо́ря — yolu denize ulaştırmak
довести́ борьбу́ до побе́ды — savaşımı zafere ulaştırmak
доводи́ть что-л. до конца́ — sonuna (kadar) vardırmak
если́ довести́ э́ту мысль до логи́ческого вы́вода / конца́... — bu görüş mantıki sonucuna götürülürse...
3) sürüklemekдовести́ кого-л. до тюрьмы́ — hapishaneye kadar sürüklemek
доводи́ть до слёз — ağlatmak
доводи́ть до отча́яния — ümitsizliğe düşürmek
э́то и довело́ его́ до суда́ — onu mahkemenin önüne götüren de buydu
э́то ты довёл его́ до тако́го состоя́ния — adamı bu hallere sokan sendin
4) (до какого-л. предела) çıkarmakдоводи́ть до ми́нимума — asgariye indirmek
довести́ коли́чество ре́йсов до пяти́ в неде́лю — seferleri haftada beşe çıkarmak
••доводи́ть до све́дения кого-л. — birine duyurmak
довожу́ (э́то) до ва́шего све́дения — офиц. keyfiyeti bildiririm
доводи́ть что-л. до созна́ния кого-л. — birini bir şeyin bilincine vardırmak; bir şeyi birine kavratmak
-
19 ввергать
düşürmek,sürüklemek* * *несов.; сов. - вве́ргнутьdüşürmek; sürüklemekвве́ргнуть в отча́яние — ye'se düşürmek
нищета, в кото́рую был вве́ргнут э́тот наро́д — bu halkın içine itildiği yoksulluk
-
20 затаскивать
yıpratmak,canını çıkarmak; sürüklemek* * *I несов.; сов. - затаска́ть, разг.( занашивать) yıpratmak; canını çıkarmakII несов.; сов. - затащи́ть1) (втаскивать куда-л.) (sürükleyerek) sokmak2) перен., разг. sürüklemek
См. также в других словарях:
sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötü yola sürüklemek — yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşinden sürüklemek — birinin veya birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasından sürüklemek — arkasından gelmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürkemek — sürüklemek, imhal etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afyonlamak — i 1) Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak 2) mec. Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldatmak — i 1) Beklenmedik bir davranışla yanıltmak Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. P. Safa 2) Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. B. Felek 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
azdırmak — i 1) Azmasına sebep olmak Merhem yarayı azdırdı. 2) Azgın duruma getirmek Taş atarak köpeği azdırdı. 3) Şımartmak Yüz verip çocukları azdırdı. 4) Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak Arkadaşları çocuğu azdırdılar … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük