-
1 olgunlaştırmak
olgunlaştırmak v/t zur Reife bringen; fig Plan ausreifen lassen -
2 olgunlaştırmak
- i понуд. от olgunlaşmak -
3 olgunlaştırmak
v. mature, ripen, season -
4 olgunlaştırmak
sitewandin -
5 olgunlaştırmak
أنضج -
6 olgunlaştırmak
أنضج [أَنْضَجَ]Anlamı: olgun duruma getirmek -
7 olgunlaştırmak
"to ripen; to mature, to mellow" -
8 olgunlaştırmak
"/ı/ to ripen; to mature (someone, something)." -
9 meyveleri suni yoldan olgunlaştırmak
meliqandin -
10 أنضج
olgunlaştırmak -
11 vormen
olgunlaştırmak [-ır] v -
12 вынашивать
несов.; сов. - вы́носить1) ( ребёнка) karnında taşımak2) перен. (идею, проект и т. п.) zihninde / kafasında olgunlaştırmak -
13 olgunlaştırmamak
v. (neg. form of olgunlaştırmak) mature, ripen, season -
14 mature
adj. olgun, kemâle ermiş, ergin, tamam, vadesi gelmiş————————v. olgunlaştırmak, olgunlaşmak, olmak, vadesi gelmek* * *1. matür 2. olgunlaş (v.) 3. olgun (adj.)* * *[mə'tjuə] 1. adjective1) ((having the qualities of someone who, or something that, is) fully grown or developed: a very mature person.) olgun, ergin2) ((of cheese, wine etc) ready for eating or drinking: a mature cheese.) olgun, olmuş2. verb1) (to make or become mature: She matured early.) olgunlaşmak2) ((of an insurance policy) to become due to be paid: My insurance policy matures when I reach sixty-five.) vadesi gelmek•- maturely- maturity
- matureness -
15 ripen
v. olgunlaşmak, kemâle ermek, olgunlaştırmak* * *olgunlaştır* * *verb (to make or become ripe or riper: The sun ripened the corn; The corn ripened in the sun.) olgunlaş(tır)mak -
16 season
n. sezon, mevsim, zaman, vakit————————v. tatlandırmak, baharatını katmak, çeşni katmak, terbiyelemek, kurutmak, alıştırmak, yumuşatmak, olgunlaştırmak, olgunlaşmak, alışmak, kurumak* * *1. lezzet ver (v.) 2. mevsim (n.)* * *['si:zn] 1. noun1) (one of the main divisions of the year according to the regular variation of the weather, length of day etc: The four seasons are spring, summer, autumn and winter; The monsoon brings the rainy season.) mevsim2) (the usual, proper or suitable time for something: the football season.) mevsim, sezon2. verb1) (to add salt, pepper, mustard etc to: She seasoned the meat with plenty of pepper.) çeşni katmak2) (to let (wood) be affected by rain, sun etc until it is ready for use.) kurutmak, sertleştirmek•- seasonal
- seasoned
- seasoning
- season ticket
- in season
- out of season -
17 bilden
bilden <h>1. v/t (formen) biçimlendirmek; oluşturmak;einen Kreis bilden çember/daire şeklinde dizilmek;eine Regierung bilden hükümet kurmak;einen Satz bilden cümle kurmak;sich (D) eine Meinung bilden über (A) … hakkında bir kanıya varmak;(hervorbringen) Blasen bilden kabarcıklar yapmak;(darstellen) eine Ausnahme bilden istisna oluşturmak;eine Gefahr bilden tehlike oluşturmak; (gestalten) -e biçim vermek;fig den Charakter bilden -in kişiliğini olgunlaştırmak;(gründen) einen Verein bilden dernek kurmak2. v/i bilgi ve kültürünü genişletmek;Reisen bildet gezmek görgüyü arttırır3. v/r: sich bilden bilgi edinmek; ufkunu genişletmek -
18 მომწიფება
f.olgunlaşmak (meyva), olgunlaştırmak, vadesi gelmek -
19 pişirmek
-
20 reif
olgun;\reif werden olgunlaşmak;\reif werden lassen olgunlaştırmak;die Zeit ist \reif ( für etwas) (bir şeyi) yapma zamanı geldi
- 1
- 2
См. также в других словарях:
olgunlaştırmak — i Olgun duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikirleştirmek — i Fikrî yanını geliştirmek, olgunlaştırmak Bir iki sene yazımı fikirleştirmeye uğraştım. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
oldurmak — i 1) Olmasını sağlamak 2) Olgunlaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
olgunlaştırma — is. Olgunlaştırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişirmek — i 1) Bir besin maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek bir duruma getirmek Kahvesini de pekâlâ kendi pişirebilecekken eşinin önüne getirmesini bekler. H. Taner 2) nsz Isı etkisiyle belirli bir kullanıma elverişli duruma getirmek Tuğla … Çağatay Osmanlı Sözlük
