Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

istersen

  • 1 istersen

    if you like, for the asking

    İngilizce Sözlük Türkçe > istersen

  • 2 nasıl istersen

    however you like, anyway you like

    Turkish-English dictionary > nasıl istersen

  • 3 wollen

    wollen1 adj yün(den), yünlü
    wollen2
    1. v/aux <will, wollte, wollen, h>: tun wollen yapmak istemek; (beabsichtigen) -meye niyet etmek;
    ich will lieber schlafen ben uyumayı tercih ederim
    2. v/t und v/i <will, wollte, gewollt, h> istemek;
    lieber wollen tercih etmek;
    wann (wenn) du willst ne zaman (eğer) istersen;
    sie will, dass ich komme gelmemi istiyor;
    was wollen Sie (von mir)? (benden) ne istiyorsunuz?;
    ob er will oder nicht istese de istemese de;
    wie du willst nasıl istersen;
    ich wollte, ich wäre (hätte) … isterdim ki … olayım (-im olsun)

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > wollen

  • 4 сам

    само́, са́ми
    1) kendi; kendi kendine, kendi başına, kendiliğinden

    он сам упа́л — kendi düştü

    я сам пое́ду — kendim gideceğim

    хо́чешь, сам попро́буй / испро́буй — istersen sen dene

    ты сам во всём винова́т — kabahat hep sende

    больно́й сам попроси́л есть — hasta kendiliğinden yemek istedi

    ребёнок до́лжен одева́ться сам — çocuğun kendi kendine giyinmesi gerek

    он сам научи́лся игра́ть на скри́пке — kemanı kendi kendine öğrendi

    он сам не зна́ет, что де́лает / твори́т — yaptığını bilmiyor

    сам того́ не замеча́я — kendi dahi farkında olmadan

    дверь сама́ откры́лась — kapı kendiliğinden açıldı

    населе́ние самой Москвы́ — asıl Moskova'nın nüfusu

    вы из самого́ Ки́ева? — Kiev'in içinden misiniz?

    э́то опрове́ргнуто само́й жи́знью — bu bizzat hayat tarafından yalanlandı

    угрожа́ть самому́ существова́нию челове́чества — insanlığın bizzat varlığını tehdit etmek

    переда́шь письмо́ самому́ дире́ктору — mektubu müdürün kendisine vereceksin

    2) ta kendisi; timsali

    э́то - сама́ и́стина — bu, gerçeğin ta kendisi

    он - сама́ ве́жливость — nezaketin timsalidir

    ••

    сам по себе( самостоятельно) kendi başına / kendine; ( как таковой) başlı başına

    быть сами́м собо́й — kendi kendisi olmak

    э́то уж само́ собо́й — orası şüphesiz

    Русско-турецкий словарь > сам

  • 5 совесть

    ж
    vicdan, insaf

    го́лос со́вести — vicdan sesi

    у меня́ со́весть чиста́ — vicdanım rahat; yürüm ak aklım pak

    его́ со́весть му́чает — vicdan azabı çekiyor

    будь у него́ со́весть,... — onda insaf olsa...

    в нём заговори́ла со́весть — insafa geldi

    име́й же со́весть! — insaf et yahu!

    ••

    свобо́да со́вести — vicdan özgürlüğü

    со споко́йной со́вестью — vicdan rahatlığıyla

    по со́вести (говоря́) — doğrusunu istersen(iz)

    Русско-турецкий словарь > совесть

  • 6 хотеть

    istemek,
    dilemek; canı çekmek; içinden gelmek
    * * *
    несов.; сов. - захоте́ть
    istemek; dilemek;...acağı /...ası gelmek; canı çekmek, canı / keyfi istemek içinden gelmek

    хоте́ть учи́ться — okumak / öğrenim görmek istemek

    хоте́ть хоро́шей жи́зни — iyi yaşamak istemek

    хоте́ть ми́ра — barış istemek

    хо́чешь ча́ю? - Спаси́бо, не хочу́ — çay içer misin? - Teşekkür ederim, istemiyorum

    хочу́ ча́ю — canım çay çekiyor

    хочу́ есть — karnım aç

    я захоте́л есть — karnım acıktı, acıktım

    хочу́ пить — susadım

    в э́то вре́мя ребёнок хо́чет спать — bu saatte çocuğun uykusu gelir

    поступа́й как хо́чешь — dilediğin gibi / canının istediği gibi davran

    вы хоте́ли что-то сказа́ть? — bir şey mi diyecektiniz / söyleyecektiniz?

    я э́то и хоте́л спроси́ть — ben de onu soracaktım

    он хо́чет домо́й — evine gitmek istiyor

    что вы от меня́ хоти́те? — ne istiyorsunuz benden?

    что вы э́тим хоти́те сказа́ть? — bunu demekle neyi kastediyorsunuz?

    ра́зве тут захо́чешь писа́ть? — öyle olunca yazmak gelir mi insanın içinden?

    я хоте́л бы́ло возрази́ть, но... — itiraz edecek oldum, ama...

    то́лько я хоте́л бы́ло вы́йти, как... — tam çıkacaktım ki,...

    ••

    его, е́сли хоти́те, мо́жно назва́ть геро́ем — isterseniz ona kahraman diyebiliriz

    как хоти́те — ( как вам угодно) nasıl isterseniz; ( несмотря ни на что) siz ne derseniz deyin

    ищи́ ско́лько хо́чешь, всё равно́ не найдёшь — aradığın kadar ara, bulamazsın gene

    поезжа́й куда́ хо́чешь — nereye gitmek istersen oraya git

    проси́ (у меня́), что хо́чешь — dile benden ne dilersen

    хо́чешь не хо́чешь — ister istemez, çaresiz

    Русско-турецкий словарь > хотеть

  • 7 anyway you like

    nasıl istersen, istediğin gibi

    English-Turkish dictionary > anyway you like

  • 8 at your own sweet will

    adv. canının istediği gibi, keyfine göre, nasıl istersen

    English-Turkish dictionary > at your own sweet will

  • 9 however you like

    nasıl istersen

    English-Turkish dictionary > however you like

  • 10 anyway you like

    nasıl istersen, istediğin gibi

    English-Turkish dictionary > anyway you like

  • 11 at your own sweet will

    adv. canının istediği gibi, keyfine göre, nasıl istersen

    English-Turkish dictionary > at your own sweet will

  • 12 however you like

    nasıl istersen

    English-Turkish dictionary > however you like

  • 13 ganz

    1. adj bütün; eksiksiz; tam;
    die ganze Zeit hiç durmadan;
    den ganzen Tag bütün gün;
    in der ganzen Welt bütün dünyada;
    sein ganzes Geld bütün parası
    2. adv tamamen, büsbütün; (sehr) çok; (ziemlich) oldukça; (genau) kesin, aynen;
    ganz allein tamamen tek başına;
    ganz und gar tamamıyla, büsbütün;
    ganz und gar nicht kesinlikle, asla;
    ganz wie du willst nasıl istersen;
    nicht ganz tam öyle değil

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > ganz

  • 14 sooft

    sooft [zo'|ɔft] konj -dikçe;
    sooft du willst sen istedikçe, ne zaman istersen

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > sooft

  • 15 istemek

    В жела́ть, хоте́ть

    istersen! — хорошо́!, ла́дно!, е́сли тебе́ так хо́чется!, е́сли хо́чешь!

    Büyük Türk-Rus Sözlük > istemek

  • 16 istemek

    vt
    1) wollen, möchten
    ne istediğini bilmiyor er weiß nicht, was er will
    sinemaya gitmek istiyor er will [o möchte] ins Kino gehen
    istersen wenn du willst
    2) ( talep etmek) verlangen, fordern
    bu, sabır ister das fordert Geduld
    manevi tazminat \istemek Schmerzensgeld verlangen
    3) ( arzu etmek) wünschen
    4) (ister... ister)
    ister inan, ister inanma, ... ob du es glaubst oder nicht,...
    5) ( rica etmek) bitten
    birinden izin \istemek jdn um Erlaubnis bitten

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > istemek

  • 17 ne zaman

    wann
    \ne zaman istersen wann du willst
    \ne zaman olursa olsun wann (auch) immer
    \ne zamana kadar? bis wann?
    \ne zamandan \ne zamana? von wann bis wann?
    \ne zamandan beri? seit wann?
    \ne zamandan itibaren? ab wann?

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ne zaman

  • 18 aller

    alle(r, s) pron
    hepsi, cümlesi, bütün;
    \allers in \allerm ( insgesamt) hepsi hepsi, tam tamına; ( im Großen und Ganzen) topu topu; ( im Allgemeinen) genel olarak; ( kurzum) kısacası, hülasa;
    \aller auf einmal hep birden, herkes birden;
    \aller beide/drei her ikisi/üçü;
    \aller, die dort sind orada bulunan herkes;
    \aller zehn Minuten (her) on dakikada bir;
    \aller zwei Tage (her) iki günde bir;
    auf \aller Fälle kesinlikle, mutlaka; ( so oder so) öyle veya böyle;
    ein für \allermal ilk ve son defa olmak üzere;
    dies \allers bütün bunlar, bunların hepsi;
    \allers auf einmal hepsini birden;
    \allers, was du willst her istediğini, ne istersen;
    \allers, was Sie wollen her istediğinizi, ne isterseniz;
    \aller zu seiner Zeit! her şeyin zamanı var!;
    vor \allerm her şeyden önce;
    für \aller Zeiten ebediyen;
    wer war \allers da? kimler oradaydı?;
    es waren \aller da herkes oradaydı;
    ist das \allers? hepsi bu kadar mı?;
    was soll das \allers? bütün bunlar ne demek oluyor?;
    in \allerr Frühe erkenden;
    die schönste \allerr Mädchen/Tage kızların/günlerin en güzeli;
    es ist noch nicht \allerr Tage Abend gün doğmadan neler doğar;
    wir \aller hepimiz

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > aller

  • 19 bitte

    lütfen;
    \bitte sehr [o schön] ! ( anbietend) (lütfen) buyurun!; ( auf Dank) bir şey değil, rica ederim;
    Entschuldigung! — \bitte! affedersiniz! — rica ederim!;
    ( wie) \bitte? (nasıl) efendim?, buyur?;
    ja, \bitte? evet efendim?;
    \bitte nach Ihnen! rica ederim, önce siz buyurun!;
    zahlen \bitte! hesabı lütfen!;
    na \bitte! al işte!;
    \bitte, wie du willst rica ederim, nasıl istersen

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bitte

  • 20 gern

    gern(e) <lieber, am liebsten> ['gɛrn(ə) ] adv
    \gern lesen/singen/tanzen okumayı/şarkı söylemeyi/dans etmeyi sevmek;
    jdn \gern haben birini sevmek;
    sehr \gern! seve seve!;
    sie liest \gern o, okumayı sever;
    ein \gern gesehener Gast sevilen bir konuk;
    \gern geschehen! rica ederim!;
    das glaube ich \gern buna inanırım, buna inanıyorum;
    du kannst \gern mitkommen istersen gelebilirsin;
    ich hätte \gern den Chef gesprochen şefle görüşmeyi isterdim

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > gern

См. также в других словарях:

  • baş ol da istersen soğan başı ol — küçük bir işte de olsa başta olmak önemlidir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AMEL-İ UHREVÎ — Âhirete ait amel. (Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel i uhrevi istersen ve herbir dakika i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, Sünnet i Seniyyeye ittiba et. Çünki: Bir… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración …   Wikipedia Español

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ısıtmak — i 1) Sıcak duruma getirmek Bak buraya, dedim, mangalda çay var, istersen ısıtır, içersin. M. Ş. Esendal 2) mec. Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek Orada kapkaranlık, soğuk geceleri ısıtan bir aydınlık vardı. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kitapça — sf. 1) Kitaba uygun Kitapçasını da istersen el cennet tahtessüyuf , senin anlayacağın, cennet kılıcın altında. M. Ş. Esendal 2) zf. Kitabın yazdığına göre …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • maden — is., jeol., Ar. maˁden 1) Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral 2) sf. Bu mineralden yapılmış Maden kap. 3) Maden ocağı veya maden işletmesi 4) mec. Çok değerli şeyleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • poğaça — is., İt. focaccia İçine peynir, kıyma vb. konarak hazırlanan bir tür tuzlu çörek İstersen öğleyin sana taze poğaça alır gelirim. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler kakırdak poğaçası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rahat — is., Ar. rāḥat 1) İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi. M. Ş. Esendal 2) sf. Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • var (veya varın veya varsın veya varsınlar) — 1) istersen (isterse...) gibi konuşulan iş üzerinde bir kimseyi serbest bırakmayı anlatan bir söz Var, bildiğini yap. Varsın gelmesin. 2) var kıyas et, varın hesap edin biçiminde, bu kıyas ve hesabın vereceği önemli sonuca dikkat çekmek için… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yok yok — 1) ne istersen var anlamında kullanılan bir söz Bu mağazada yok yok. 2) hayır hayır! anlamında kullanılan bir söz Yok yok, gidelim! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»