-
1 içten
içten herzlich; zärtlich (jemanden angucken); aufrichtig; inner- (Beziehungen); gründlich (zerstören);içten gelmek aus dem Herzen kommen -
2 içten
II adv innerlichbir kimseyi/şeyi \içten yıkmak jdn/etw innerlich zerstören -
3 içten
1.чистосерде́чный, и́скренний2.içten minnettarlık — и́скренняя призна́тельность
серде́чно, и́скренне, от души́ -
4 içten
1. sincere, heartfelt, unfeigned. 2. sincerely, unfeignedly. 3. from within: Onları içten yıkacağız. We are going to destroy them from within. - evlilik endogamy. - gelen sincere. - içe inwardly, secretly. - pazarlıklı sneaky and two-faced. -
5 içten
эчкерсез; самими -
6 içten
adj. hearty, true, deep, heartfelt, honest, sincere, interior, bluff, bona fide, candid, childlike, cordial, devout, earnest, faithful, familiar, forthright, genuine, gut, hail fellow well met, heart to heart, heart whole, honest to god--------adv. internally, inwardly, deeply, truly, sincerely, kindly* * *1. affable 2. genuine 3. inboard 4. internally 5. sincere -
7 içten
canecan--------dilgerm--------ji dil û can -
8 içten
изнутри -
9 içten
Səmimi; ürəkdən Iı İi -
10 içten
szczery -
11 içten
серде́чный, задуше́вный; чистосерде́чный, и́скренний -
12 içten
гукъабзэкIэ -
13 içten
ειλικρινά, εγκάρδια, φιλικά -
14 içten
قلبيمخلص -
15 içten
1. قلبي [قَلْبِيّ]Anlamı: yürekten, candan2. مخلص [مُخْلِص]Anlamı: yürekten, candan -
16 içten
"sincere, candid, frank, outspoken, openhearted, friendly, affable; true, unaffected, cordial, warm, heartfelt, hearty, devout; from within, from the inside" -
17 içten
səmimi, ürəkdən, qəlbdənqəlbdən, səmimi, ürəkdən -
18 içten
upřímný -
19 içten evlilik
см. iç evlilik -
20 içten içe
та́йно, секре́тно; незаме́тно
См. также в других словарях:
içten — sf. 1) Samimi 2) zf. Yürekten, candan, samimi davranarak Yumuşak ve içten sürdürdü konuşmasını. T. Buğra Birleşik Sözler içten evlilik içten içe içten pazarlıklı … Çağatay Osmanlı Sözlük
içten içe — zf. Gizli gizli, belli etmeden Belki sandalını saatini iki mecidiyeye kiraya vermiş balıkçılar da böyle içten içe sırıtırlardı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
içten pazarlıklılık — is., ğı İçten pazarlıklı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
içten evlilik — is., ği, top. b. İç evlilik … Çağatay Osmanlı Sözlük
içten pazarlıklı — sf. Öfkesini, kinini kimseye sezdirmeyen, iyi görünüp kötülük yapan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynayan kazan kapak tutmaz — içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilinin ucuyla — içten, yürekten olmayarak, laf olsun diye … Çağatay Osmanlı Sözlük
örimek — içten çürümek III, 252, 253bkz: ürimek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
DAHİLEN — İçten, içerden, dâhilden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KALBEN — İçten, kalbden, yürekten, gönülden. Samimi olarak. Kendi kendine … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KALBÎ — İçten. Yürekten. Kalbe ait ve müteâllik. Samimiyetle. Riyâsızca … Yeni Lügat Türkçe Sözlük