-
1 sersem
1.одуревший, ошалелый2. разг.дурак, болванserseme çevirmek, sersem etmek — ошеломить, потрясти
-
2 беспокоить
rahatsız etmek,tedirgin etmek,sıkıntı vermek; kaygılandırmak* * *1) rahatsız etmek; tedirgin etmek; sıkıntı vermekшум не беспоко́ит? — gürültüden tedirgin olmuyor musun?
его́ беспоко́или комары́ — sivrisinekten rahatsız oldu
е́сли он Вас буде́т беспоко́ить... — Sizi rahatsız ederse...
2) endişelendirmek, telaşlandırmak ( вызывать тревогу); kaygılandırmak ( вызывать озабоченность); kuşkuya düşürmek ( вызывать сомнения)пробле́мы, беспоко́ящие обще́ственность — kamuoyunu kaygılandıran sorunlar
3) ( волновать) meraklandırmakменя́ беспоко́ит не э́то — merak ettiğim bu değil
ва́ши жа́лобы его́ совсе́м не беспоко́ят — şikayetleriniz onun derdi değil
-
3 отупеть
-
4 шум
м1) gürültü; sesшум дождя́ — yağmurun sesi / şakırtısı
шум мото́ра — motorun gürültüsü
он не спал из-за шу́ма — gürültüden uyuyamadı
2) разг. (крик, ссора) gürültü, patırtıподня́ть шум — gürültü patırtı çıkarmak
подня́ть шум из-за пустяка́ — bir hiç yüzünden yaygarayı basmak
подня́лся стра́шный шум — kızılca kıyamet koptu
у сосе́дей опя́ть шум, дра́ка — komşular yine ağız yumruk kavgası ediyor
3) перен. gürültüшум вокру́г но́вой пье́сы — yeni oyun / piyes etrafında koparılan gürültü
••шум в уша́х — kulak uğultusu
-
5 Lärmbelästigung
Lärmbelästigung f gürültü kirlenmesi; gürültüden rahatsız olma -
6 gürültü
gürültü Lärm m, Krach m; Geschrei n, Hollotria n; Krawall m; Streit m, Zank m, fig Krach m;gürültü patırtı Tamtam n; Aufregung f; Krach m;gürültüden vor (lauter) Lärm;gürültüye gelmek in Aufregung geraten; im Lärm untergehen;-i gürültüye getirmek zur Farce machen (A); in Aufregung versetzen (A); etwas im Lärm ersticken; unterschlagen;gürültüye pabuç bırakmamak sich nicht einschüchtern lassen -
7 azade
п1) свобо́дный, во́льный, незави́симый2) Исх. свобо́дный, освобождённый (от чего-л.)gürültüden azade — свобо́дный от шу́ма
□
azade etmek или azade kılmak — де́лать свобо́дным, освобожда́ть -
8 kafa
kafa s\kafa dinlemek abschalten, sich entspannenbirini \kafa kola almak ( fig) jdn auf den Arm nehmen\kafa yormak ( fam) sich den Kopf zerbrechen\kafadan atmak ( fam) erfinden\kafadan kontak olmak ( fam) einen Dachschaden haben\kafanı bir işletsene! denk doch mal scharf nach!\kafası dumanlı ( fam) benebelt\kafası durmak nicht mehr denken könnenbir şeyi \kafasından çıkarmak sich etw aus dem Kopf schlagen\kafasını taştan taşa çarpmak ( fig) (etw) bitter bereuenbirinin \kafasını uçurmak jdm den Kopf abschlagenbir şeyi \kafaya koymak sich etw in den Kopf setzen\kafayı çalıştırmak scharf nachdenken\kafayı çekmek (sl) sich besaufen\kafayı işletmek scharf nachdenken\kafam kazan oldu ( gürültüden) mir brummt der Kopf; ( zihni yorulmak) mir raucht der Kopf, mir brummt der Schädel -
9 kazan
kazan s1) Kessel m2) kafam \kazan oldu ( gürültüden) mir brummt der Kopf; ( zihni yorulmak) mir raucht der Kopf, mir brummt der Schädel -
10 marre
См. также в других словарях:
gürültü bastırmak — gürültüden daha güçlü ses çıkarıp onu etkisizleştirmek Barın bütün gürültüsünü bastıran kahkahaları bundan sonra başladı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı tutmak — gürültüden veya üzüntüden başı ağrımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahenk — is., gi, Far. āheng 1) Uyum Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı. M. C. Kuntay 2) mec. Anlaşma, uyuşma (II) Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız. H. Taner 3) esk. Çalgılı eğlence Bütün komşular o gece gürültüden, ahenkten… … Çağatay Osmanlı Sözlük
angut — is., du, hay. b. 1) Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea) 2) mec. Ahmak, kaba saba Bu saldırgan angutlar, kuru gürültüden başka bir şey değildir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
azade — sf., esk., Far. āzāde 1) Başıboş, erkin, serbest Çocuk gönlüm kaygılardan azade. O. V. Kanık 2) zf. Başıboş, erkin, serbest olarak Gürültüden azade yaşamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitişik — sf., ği 1) Birbirine dokunacak kadar yakınlaşmış veya yan yana olan Mutfaktan bir yuvarlak gümüş tepsi içinde, cezveyi, fincanları, bitişik şeker ve kahve hokkasını getirdi. A. İlhan 2) Yandaki Bitişik odada yatan hasta bakıcı gürültüden uyanarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru gürültü — is. Gereksiz, önemsiz, sonu alınamayacak söz veya davranış Bu konuşmalar onun için bir kuru gürültüden ibaretti. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kuru gürültüye pabuç bırakmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sersem — sf., Far. sersām 1) Herhangi bir sebeple bilinci ve duyguları zayıflamış olan Gürültüden sersem oldum. 2) mec. Düşünmeden hareket eden, ne yaptığının farkında olmayan Birleşik Sözler sersem sepelek uyku sersemi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vuruntu — is. Ateşleme bozukluğu sebebiyle bir motorun içinden gelen gürültü ve bu gürültüden anlaşılan çalışma düzensizliği … Çağatay Osmanlı Sözlük
tun tun kaçmak — gizlice kaybolmak Duyarlığı hastalık derecesinde yüksek, gerçekle bağlantısı zayıf, ürkek bir çocuktu İhsan, kavgadan gürültüden tun tun kaçıyordu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski hamam eski tas — hiçbir şeyi değişmemiş, eski durumunda kalmış anlamında kullanılan bir söz Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük