-
1 переговоры
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > переговоры
-
2 интервью
-
3 дни свиданий
görüşme günleri -
4 свидание
с1) buluşma, görüşme, randevuме́сто свида́ния — buluşma yeri, randevu
назна́чить кому-л. свида́ние — birine randevu vermek
2) (в больнице, тюрьме и т. п.) ziyaretдни свида́ний — görüşme / ziyaret günleri
ко́мната / помеще́ние для свида́ний (в тюрьме) — görüşme yeri
••дом свида́ний — randevu evi
до свида́ния! — Allahaısmarladık! eyvallah! güle güle! ( слова остающегося)
-
5 встреча
karşılaşma,rastlaşma,görüşme; karşılama; maç,karşılaşma* * *жприйти́ на ме́сто встре́чи — buluşma yerine gelmek
дава́й определи́м ме́сто и вре́мя на́шей встре́чи — buluşacağımız yeri ve saati tesbit edelim
подня́ть бока́л / тост за ра́дость встре́чи — kavuşma sevici için kadeh kaldırmak
2) (кого-чего-л.) karşılamaторже́ственная встре́ча — karşılama töreni
3) спорт. maç, karşılaşma••встре́ча Но́вого го́да — Yılbaşını kutlama
гото́виться к встре́че Но́вого го́да — Yılbaşı hazırlığı yapmak
-
6 аудиенция
kabul,görüşme* * *жон получи́л аудие́нцию у президе́нта — cumhurbaşkanı katıma kabul olundu
-
7 беседа
konuşma,söyleşi,sohbet* * *жkonuşma; söyleşi; sohbet (тж. дружеская); görüşme (переговоры, встреча); mülakat (тж. интервью)литерату́рные бесе́ды — edebiyat sohbetleri
провести́ бесе́ду — bir sohbet düzenlemek ( устроить собеседование), bir konuşma yapmak (поговорить; переговорить); mülakat yapmak ( взять интервью)
он вы́зван мини́стром для бесе́ды — bakan tarafından söyleşmek için çağrıldı
-
8 конструктивный
yapıcı* * *конструкти́вное предложе́ние — yapıcı öneri
провести́ конструкти́вную встре́чу — yapıcı bir görüşme yapmak
-
9 обсуждение
сgörüşme; tartışmaобсужде́ние законопрое́кта — yasa tasarısının tartışılması
предста́вить что-л. на обсужде́ние — tartışılmak üzere sunmak
-
10 переносить
несов.; сов. - перенести́1) taşımakон веле́л перенести́ ве́щи в ко́мнату — eşyaları odaya taşıttı
2) aktarmak; geçirmekхудо́жник перенёс все ви́денное на полотно́ — ressam gördüklerinin tümünü tuvale aktardı
вопро́с перенесён за стол перегово́ров — mesele görüşme masasına aktarıldı
перегово́ры бы́ли перенесены́ в Ве́ну — görüşmeler Viyana'ya alınmıştı
3) ertelemek, bırakmak, almakпереноси́ть собра́ние — toplantıyı ertelemek
4) geçirmek; dayanmak; çekmekон перенёс два инфа́ркта — iki kere enfarktüs geçirmişti
перенести́ две опера́ции — iki ameliyat geçirmek
э́той опера́ции больно́й не перенесёт — hasta bu ameliyata dayanamaz
она́ мно́го перенесла́ из-за тебя́ — senin yüzünden çok çekmişti
терпели́во переноси́ть что-л. — bir şeye sabırla katlanmak
••не переноси́ть кого-чего-л. — çekememek
-
11 садиться
несов.; сов. - сесть1) oturmakсади́ться на стул — sandalyeye oturmak
сади́ться за стол — masaya / masa başına oturmak
сесть верхо́м — ( на лошадь) ata binmek; (на стул и т. п.) ata biner gibi oturmak
2) ( на любое транспортное средство) binmek3) oturmak; geçmekсади́ться за уро́ки — ders çalışmaya oturmak
сади́ться на вёсла — küreğe geçmek
сади́ться за стол перегово́ров — görüşme masasına oturmak
4) girmekсесть в тюрьму́ — hapse girmek
сесть на три го́да — üç yıl hapis cezası giymek
5) başlamakсесть на дие́ту — perhize / rejime başlamak
6) konmak (о птице, насекомом); inmek (о самолёте, вертолёте, парашютисте)7) ( о светилах) batmak9) (суживаться, укорачиваться) çekmek, kısalmakмате́рия се́ла — kumaş çekti
пла́тье се́ло — entari kısaldı
••сесть на́ го́лову кому-л. — birinin başına / tepesine çıkmak
сесть на я́йца — kuluçkaya oturmak / yatmak
-
12 стол
masa* * *м1) masaобе́денный стол — yemek masası, sofra
пи́сьменный стол — yazı masası, yazıhane
2) ( приём пищи) sofraза столо́м (за едой) — sofra başında iken, yemek yerken
у нас бы́ло о́чень ве́село за столо́м — bizim sofra çok şendi
встать из-за стола́ — sofradan kalkmak
пригласи́ть кого-л. к столу́ — birini sofraya davet etmek; birine sofraya buyurun demek
3) (пища, еда) yemekдома́шний стол — ev yemekleri
моло́чный стол — süt perhizi
4) ( отдел в учреждении) masa; büro, daireстол нахо́док — bulunmuş eşya bürosu / dairesi
стол зака́зов — (mağazada) sipariş bürosu
••сесть за стол перегово́ров — görüşme masasına oturmak
-
13 часовой
bir saatlik; saatlik* * *I1) bir saatlikчасова́я бесе́да — bir saatlik / bir saat süren görüşme
2) разг. (о поезде, самолёте и т. п.) saat bir °мы е́дем часовы́м по́ездом — (saat) bir treniyle gidiyoruz
••IIчасово́й по́яс — saat dilimi
saat °часово́й механи́зм — saat mekanizması
бо́мба с часовы́м механи́змом — saatli bomba
часово́й заво́д (о предприятии) — saat fabrikası
часовы́е стре́лки — saat ibreleri
часова́я стре́лка (не минутная) — akrep (-bi)
по часово́й стре́лке — saat ibresi yönünde
III мпро́тив часово́й стре́лки — saat ibresine karşıt yönde
поста́вить часовы́х — nöbetçi dikmek
См. также в других словарях:
görüşme — is. Görüşmek işi, mülakat, müzakere Birleşik Sözler genel görüşme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller görüşme yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
görüşme yapmak — tartışmak, müzakere etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
genel görüşme — is. 1) Toplumla veya devletin faaliyetleriyle ilgili konuların Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda görüşülmesi 2) Kurum ve kuruluşlarda bir durumu görüşmek ve gerçeği meydana çıkarmak amacıyla yapılan geniş katılımlı toplantı … Çağatay Osmanlı Sözlük
mülakat — is., Ar. mulāḳāt 1) Buluşma, görüşme Mülakattan sonra da kendilerinin avdetine müsaade etmemek lüzumu bence tabii idi. Atatürk 2) Röportaj 3) Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma, görüşme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pazarlık — is., ğı 1) Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme 2) Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MEŞVERET — Danışma. Konuşup anlaşma. Fikir edinmek için konuşup görüşme. Görüşme meclisi. (Bak: istişâre … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Abdullah Öcalan — Born 4 April 1948 (1948 04 04) (age 63) Ömerli, Şanlıurfa,[1] Turkey … Wikipedia
Alevi — Not to be confused with Alawi. Part of a series on Shi ah Islam and Twelvers Alevism Beliefs … Wikipedia
Abdullah Öcalan — (Apo, Abkürzung für Abdullah aber auch mit der Bedeutung Onkel; * 4. April 1949 in Ömerli/Provinz Şanlıurfa, Türkei) ist ein Führer und ehemaliger Vorsitzender der als Terrororganisation eingestuften PKK von deren Gründung 1978 bis zu ihrer… … Deutsch Wikipedia
bekleme salonu — is. 1) Doktor, avukat vb. ile görüşme öncesinde oturulan yer, bekleme odası Bir keresinde bekleme salonunda sırasını bekliyor, içeriden şişe patlar gibi kahkaha! A. İlhan 2) Herhangi bir taşıtı beklemek için gelenlerin oturdukları yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
bekleme süresi — is., huk. 1) Evliliği sona ermiş kadının yeniden evlenebilmesi için aradan geçmesi gereken süre 2) mec. Görüşme kararının alınması ile görüşmenin yapıldığı ana kadar geçen süre … Çağatay Osmanlı Sözlük