-
101 darasını düşmek
v. deduct tare, allow for tare -
102 dehşete düşmek
v. be horrified, be appalled, revolt -
103 denize düşmek
go by the board -
104 değeri düşmek
v. cheapen, diminish in value, depreciate, become cheap, look down -
105 dillere düşmek
be the talk of the town, set tongues wagging -
106 dimdik düşmek
v. plummet -
107 dipnot düşmek
v. gloss -
108 dolgusu düşmek
v. come unstop -
109 esir düşmek
n. be held captive -
110 fiyatı düşmek
v. come down -
111 gözden düşmek
be in the doghouse, be sent into the wilderness -
112 gözünden düşmek
v. be in disgrace with -
113 gürültüyle düşmek
v. crash -
114 güçten düşmek
v. run to seed, become weak, fade, wilt, peter out -
115 halsiz düşmek
v. decay -
116 hesaptan düşmek
v. discount -
117 hızı kesilerek düşmek
v. stall -
118 içine düşmek
v. fall in -
119 jetonu düşmek
v. click -
120 jetonu geç düşmek
v. do a double take
См. также в других словарях:
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aykırı düşmek — uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
döşeğe düşmek — yatağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gradosu düşmek — argo itibarı azalmak, derecesi düşmek Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek — olmuş armut gibi birinin eline düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeüstü düşmek — başının üzerine düşmek, yuvarlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tongaya basmak (veya düşmek) — kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
darasını düşmek — tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük