-
1 düşmek
1.1) (altındandüşmek) кIэзын/ щIэзын, щIэхун; (кIэзыгъ/ щIэзащ, щIэхуащ: düştü; кIэзы/ щIозыр, щIохур: düşüyor)3) (üzerinden düşmek, aracından düşmek); чIэзын/щIэзын, щIэхун; (чIэзыгъ/ щIэзащ, щIэхуащ: düşmekdüştü; чIэзы/ щIозыр, щIохур: düşmekdüşüyor)2.1) (aşağı düşmek, fiyatı düşmek); ефэхын/ ехуэхын; (ефэхыгъ/ ехуэхащ: düşmekdüştü; ефэхы/ йохуэх: düşmekdüşüyor)2) (aşağı düşmek, fiyatı düşmek); къефэхын/ къехуэхын; (къефэхыгъ/ къехуэхащ: düşmekdüştü; къефэхы/ къохуэх: düşmekdüşüyor)3. (elinden düşmek) Iапызын/ IэщIэхун; (Iэпэзы/ IэщIохур: onun elinden düşmeküyor; пIэпэзы/ пIэщIохур: senin elinden düşmeküyor)4.1) (devrilip düşmek) ебэджын; (ебэджыгъ: düşmekdüştü)5. (isabet etmek) IукIэн/ IущIэн; (IукIагъ/ IущIащ: düşmekdüştü; düşmeketti); тефэн/ хуэзэн; (тефагъ/ хуэзащ: düşmekdüştü; düşmeketti) -
2 düşmek
ефэхын, ебэджын, зэхэфэн -
3 şehit düşmek
Фэхын (фэхыгъэ, мэфэхы) -
4 ağzından düşmek
ыжэ дэзын -
5 altına düşmek
кIэфэн -
6 arasına düşmek
дэфэн -
7 arasından düşmek
дэзын, пхырызын -
8 aşağıya düşmek
ефэхын -
9 attan düşmek
шым къефэхын -
10 belaya düşmek
бэлахьэ хэфэн -
11 beraber düşmek
къыдизын, зэдефэхын -
12 bir şeyin altı düşmek
кIэзын -
13 çamura düşmek
псынжъым хэфэн -
14 çiy düşmek
осэпс къехын -
15 denk düşmek
зэтефэн -
16 elinden düşmek
кIэзын, Iэпызын -
17 esir düşmek, olmak
гъэр хъун -
18 gömülerek düşmek
пхырыбын -
19 hasta düşmek
сымаджэ хъун -
20 hisse düşmek
Iахьэ Iуфэн, Iахьэ тефэн
См. также в других словарях:
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aykırı düşmek — uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
döşeğe düşmek — yatağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gradosu düşmek — argo itibarı azalmak, derecesi düşmek Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek — olmuş armut gibi birinin eline düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeüstü düşmek — başının üzerine düşmek, yuvarlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tongaya basmak (veya düşmek) — kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
darasını düşmek — tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük