-
1 бору
burmak -
2 شبك
burmak; bükmek; kenetlemek -
3 wringen
burmaksıkmak -
4 wring
burmak, bükmek; sikmak; sikip (suyunu) çikarmak; zorla almak/elde etmek; sikma -
5 бұрау
burmak, bükmek, dolamak, sıkıştırmak, takmak -
6 бұру
burmak, bükmek, çevirmek, döndürmek -
7 бұрау
burmak, bükmek, dolamak, sıkıştırmak, takmak -
8 бұру
burmak, bükmek, çevirmek, döndürmek -
9 выкручивать
sökmek; burmak* * *несов.; сов. - вы́крутить1) разг. ( вывинчивать) sökmekвыкру́чивать ла́мпочки — ampulleri sökmek
2) burmakвыкру́чивать бельё — çamaşırı burmak
••выкру́чивать ру́ки кому-л. — kolunu burkmak / burmak
-
10 twist
n. büklüm, dönme, burkma, bükülme, burkulma, kıvırma, bükme, çarpıtma, kıvrım, düğüm, yeni çözüm, eğilim (kötü), sarma sigara, ibrişim, ip, girdap, viraj, dönemeç, tvist (dans)————————v. bükmek, dolamak, kıvırmak, bükülmek, sarmak, burmak, burkmak, çarpıtmak, dönmek, kıvrılmak, kıvranmak, burkulmak, kıvrılarak akmak* * *1. bük (v.) 2. bükme (n.)* * *[twist] 1. verb1) (to turn round (and round): He twisted the knob; The road twisted through the mountains.) bükmek, kıvırmak2) (to wind around or together: He twisted the piece of string (together) to make a rope.) burmak3) (to force out of the correct shape or position: The heat of the fire twisted the metal; He twisted her arm painfully.) burkmak, incitmek, çarpıtmak2. noun1) (the act of twisting.) bükme2) (a twisted piece of something: He added a twist of lemon to her drink.) bükülmüş parça3) (a turn, coil etc: There's a twist in the rope.) büklüm, kıvrım4) (a change in direction (of a story etc): The story had a strange twist at the end.) değişiklik•- twisted- twister -
11 zwirbeln
-
12 вязать
-
13 закручивать
несов.; сов. - закрути́ть1) (проволоку и т. п.) halka halka sarmakзакру́чивать усы́ — bıyık burmak
2) ( завинчивать) sıkıştırmak -
14 кастрировать
несов., сов.hadımlaştırmak; iğdiş etmek; burmak ( животных) -
15 крутить
1) çevirmek; döndürmek; fırıldatmakкрути́ть кран — musluğu çevirmek
2) bükmek; sarmak ( папиросу)крути́ть ус / усы́ — bıyık burmak
3) перен., разг. (командовать кем-л.) birini kukla gibi oynatmak; parmağında oynatmak4) разг. ( хитрить) evirip çevirmekне крути́, говори́ пра́вду! — evirip çevirme, doğrusunu söyle!
-
16 набивать
несов.; сов. - наби́ть1) basmak; doldurmak; tıka basa doldurmak ( переполнять)набива́ть матра́с се́ном — mindere kuru ot basmak
набива́ть тру́бку — pipoyu doldurmak
зал наби́т наро́дом / пу́бликой — разг. salon tıklım tıklım dolu
2) ( вколачивать) çakmakнабива́ть о́бручи на бо́чку — fıçıyı çemberlemek
••наби́ть оско́мину — burmak; dişleri kamaşmak; перен. ( надоесть) kabak tadı vermek; yalelli gibi olmak
наби́ть мо́рду кому-л. — прост. birinin ağzını burnunu dağıtmak
набива́ть себе́ це́ну — kendini ağıra satmaya çalışmak
наби́ть себе́ мозо́ль на языке́ — dilinde tüy bitmek
-
17 покрутить
-
18 castrate
v. hadım etmek; iğdiş etmek; kuvvetten düşürmek, kısırlaştırmak, sansürden geçirmek (kitap)* * *kısırlaştır* * *[kæ'streit, ]( American[) 'kæstreit](to remove the sexual organs of (a male animal): The bull has been castrated.) hadım etmek, iğdiş etmek, burmak -
19 screw
n. vida, vidanın bir tur dönüşü, baskı, zorlama, uskur, gemi pervanesi, cimri, pinti, gardiyan, yaşlı ve zayıf at, tütün paketi————————v. vidalamak, çevirmek, burmak, geçirmek, dönmek, sikişmek* * *1. vidala (v.) 2. vıdala (v.) 3. vida (n.)* * *[skru:] 1. noun1) (a type of nail that is driven into something by a firm twisting action: I need four strong screws for fixing the cupboard to the wall.) vida2) (an action of twisting a screw etc: He tightened it by giving it another screw.) burma, dönme2. verb1) (to fix, or be fixed, with a screw or screws: He screwed the handle to the door; The handle screws on with these screws.) vidalamak2) (to fix or remove, or be fixed or removed, with a twisting movement: Make sure that the hook is fully screwed in; He screwed off the lid.) çevirmek, döndürerek sıkmak3) ((slang, vulgar) to fuck; to have sex (with).) düzmek, düzüşmek4) ((slang) to cheat or take advantage of: They screwed you - these are not real diamonds.) aldatmak, kazıklamak•- be/get screwed
- have a screw loose
- put the screws on
- screw up
- screw up one's courage -
20 strain
n. zorlanma, germe, burkma, zorluk, zor, basınç, zorlama, burkulma, incinme, gerilme, gerginlik, yük, makam, melodi, hava, anlatım, anlam, özellik, soy, ırk, nesil, tür, karakter, yapı, belirti————————v. germek, kasmak, zorlamak, burkmak, incitmek, yormak, çarpıtmak, saptırmak, süzmek, süzgeçten geçirmek, filtre etmek, gerilmek, kasılmak, eğilmek, gayret etmek, çabalamak, didinmek* * *1. ger (v.) 2. gerginlik (n.) 3. zorlanma* * *I 1. [strein] verb1) (to exert oneself or a part of the body to the greatest possible extent: They strained at the door, trying to pull it open; He strained to reach the rope.) kendini zorlamak2) (to injure (a muscle etc) through too much use, exertion etc: He has strained a muscle in his leg; You'll strain your eyes by reading in such a poor light.) incitmek, burmak3) (to force or stretch (too far): The constant interruptions were straining his patience.) zorlamak4) (to put (eg a mixture) through a sieve etc in order to separate solid matter from liquid: She strained the coffee.) süzmek2. noun1) (force exerted; Can nylon ropes take more strain than the old kind of rope?) yük, ağırlık2) ((something, eg too much work etc, that causes) a state of anxiety and fatigue: The strain of nursing her dying husband was too much for her; to suffer from strain.) stres, gerilim3) ((an) injury especially to a muscle caused by too much exertion: muscular strain.) incinme, kurtulma4) (too great a demand: These constant delays are a strain on our patience.) yük, sıkıntı•- strained- strainer
- strain off II [strein] noun1) (a kind or breed (of animals, plants etc): a new strain of cattle.) tür, cins2) (a tendency in a person's character: I'm sure there's a strain of madness in her.) eser, emare3) ((often in plural) (the sound of) a tune: I heard the strains of a hymn coming from the church.) nağme, makam
См. также в других словарях:
burmak — i, ar 1) Bir şeyi iki ucundan tutup ekseni etrafında ters yönlere çevirerek bükmek Bazı sıkı zamanlarda öyle olur ki sırtımdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi zırıl zırıl su akar. R. N. Güntekin 2) İğdiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
burmak — kokmak (iyi), buğusu yükselmek, buğulanmak II, 6; III, 180 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bıyık burmak (veya bükmek) — çalım yapmak amacıyla bıyıklarını kıvırmak Bıyık buran, göğüs geren erleriz. E. B. Koryürek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tivrelmek — burmak, içine batırmak, sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Operation Priboi — 72% of deportees were women and children under the age of 16 Operation Priboi ( Coastal Surf ) was the code name for the Soviet mass deportation from the Baltic states on March 25–28, 1949, called March deportation by Baltic historians. Some… … Wikipedia
Soviet deportations from Estonia — As the Soviet Union had occupied Estonia in 1940 and retaken it from Nazi Germany again in 1944, tens of thousands of Estonia s citizens suffered deportation in the 1940s. Deportations were predominantly to Siberia and Kazakhstan by means of… … Wikipedia
Victory Mixture — Infobox Album Name = Victory Mixture Type = tribute Artist = Willy DeVille Released = January 1, 1990 (France) December 28, 1990 (U.S.) Recorded = Sea Saint Recording Studio, New Orleans Genre = R B, Blues, Soul Length = 32:12 Label = Sky Ranch… … Wikipedia
Big Easy Fantasy — Infobox Album Name = Big Easy Fantasy Type = studio Artist = Willy DeVille Released = October 31, 1995 Recorded = Bottom Line, New York Olympia Theatre, Paris Sea Saint Studio, New Orleans Westlake Studio, Los Angeles Track Studio, Los Angeles… … Wikipedia
μπουρμάς — ο 1. κρουνός, κάνουλα 2. υβριστικός χαρακτηρισμός από τους Τούρκους στην Κρήτη για τους χριστιανούς εξωμότες, επειδή είχαν στριμμένα μουστάκια παρά την τουρκική συνήθεια 3. δειλός, φοβιτσιάρης. [ΕΤΥΜΟΛ. < τουρκ. burma < burmak «στρίβω»] … Dictionary of Greek
burma — is. 1) Burmak işi 2) Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi 3) Burularak yapılmış bilezik 4) sf. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvratmak — i, hlk. İpi katladıktan sonra iyice bükmek veya tel gibi şeyleri burmak … Çağatay Osmanlı Sözlük