-
81 call on
v. ziyaret etmek, uğramak, önünde söylemek, başvurmak, istemek* * *uğra* * *1) (to visit: I'll call on him tomorrow.) ziyaret etmek2) (to ask someone to speak at a meeting etc.) davet etmek3) (to ask someone publicly to something: We call on both sides to stop the fighting.) istemek, rica etmek -
82 fall back on
müracaat etmek, başvurmak, el atmak* * *başvur* * *(to use, or to go to for help, finally when everything else has been tried: Whatever happens you have your father's money to fall back on.) güvenilecek bir şeyi olmak -
83 go to any lengths
(to do anything, no matter how extreme, dishonest, wicked etc, to achieve a particular aim: She'd go to any lengths to get herself promoted.) her yola başvurmak, allem etmek kallem etmek -
84 manhandle
v. tartaklamak, kol gücü ile yapmak, kaba kuvvete başvurmak* * *insan kuvvetiyle hareket ettir* * *1) (to move, carry etc by hand: When the crane broke down, they had to manhandle the crates on to the boat.) elle taşımak2) (to treat roughly: You'll break all the china if you manhandle it like that!) hırpalamak, itip kakmak -
85 put in
yerleştirmek, sokmak, içeri sokmak, araya girmek, olay çıkarmak, sunmak, katmak, ilave etmek, eklemek, geçirmek (vakit), limana girmek, gelmek (istasyona), başvurmak* * *1) (to insert or install: We're having a new shower put in.) taktırmak, kaydırmak2) (to do (a certain amount of work etc): He put in an hour's training today.) yapmak -
86 refer
v. göndermek, sevketmek, ait olmak, ilgili olmak, atfetmek, kastetmek, ima etmek, ait saymak, başvurmak, bakmak, yararlanmak, bahsetmek, değinmek* * *başvur* * *[rə'fə:] 1. past tense, past participle - referred; verb( with to)1) (to talk or write (about something); to mention: He doesn't like anyone referring to his wooden leg; I referred to your theories in my last book.)...-den söz etmek,...-e ilişkin olmak2) (to relate to, concern, or apply to: My remarks refer to your last letter.) olmak3) (to send or pass on to someone else for discussion, information, a decision etc: The case was referred to a higher law-court; I'll refer you to the managing director.)...-e göndermek4) (to look for information (in something): If I'm not sure how to spell a word, I refer to a dictionary.)...-e bakmak•- referee2. verb(to act as a referee for a match: I've been asked to referee (a football match) on Saturday.) hakemlik yapmak- reference book
- reference library -
87 wangle
n. hileyle koparma, sızdırma, hile karıştırma————————v. dolaylı yoldan sağlamak, hile ile yapmak, kitabına uydurmak, hileye başvurmak, caymak, vazgeçmek* * *istediğini elde et* * *['wæŋɡl](to obtain or achieve (something) by trickery: He got us seats for the concert - I don't know how he wangled it.) hileyle elde etmek -
88 call upon
v. ziyaret etmek, uğramak, önünde söylemek, başvurmak, istemek* * *hatırlat -
89 litigate
v. dava açmak, mahkemeye başvurmak* * *dava aç -
90 resort to
v. başvurmak, son çare olarak kullanmak* * *başvur -
91 appeal against
temyize başvurmak -
92 appeal to the law
v. yasaya başvurmak -
93 apply for a job
v. işe başvurmak -
94 apply for the chiltern hundreds
avam kamarasından istifaya başvurmakEnglish-Turkish dictionary > apply for the chiltern hundreds
-
95 fall back upon
müracaat etmek, başvurmak, el atmak -
96 go all lengths
sonuna kadar gitmek, her yola başvurmak, her şeyi denemek -
97 go any lengths
her şeyi denemek, her yola başvurmak -
98 go for broke
elinden geleni yapmak, her yola başvurmak -
99 go great lengths
her yola başvurmak, elinden geleni yapmak, çok uğraşmak -
100 go to all lengths
sonuna kadar gitmek, her yola başvurmak, her şeyi denemek
См. также в других словарях:
başvurmak — e 1) Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek 2) Bir şeye yararlanmak amacıyla el atmak 3) Bilgi sahibi olmak için bir kaynağı kullanmak, müracaat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şiddete başvurmak — kaba kuvvet kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yoluna sapmak — başvurmak Hile yoluna saptı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tevessül etmek — başvurmak; kalkışmak; girişmek … Hukuk Sözlüğü
allem — is. Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak anlamıyla allem etmek kallem etmek deyiminde geçen bir söz İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
başvurma — is. Başvurmak işi, müracaat Bunu sağlamak için her çareye başvurması bundandır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışmak — nsz 1) Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak Bu eser için üç yıl çalıştım. 2) Herhangi bir iş üzerinde olmak 3) İşi veya görevi olmak, bulunmak Kışları onun mandırasında çalışıyor. H. Taner 4) Makine veya aletler işe yarar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
davalaşmak — nsz Birbiri aleyhinde mahkemeye başvurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eselemek beselemek — nsz Kandırmak için her türlü yola başvurmak, allem etmek kallem etmek Eseledi beseledi, bizi kandırdı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezmek — nsz, er 1) Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu. O. C. Kaygılı 2) Bir yerde dolaşmak, yürümek Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük