-
1 препираться
-
2 пререкаться
-
3 тягаться
çekişmek, çekkeleşmek, tartışmaq -
4 агонизировать
-
5 вздорить
kavga etmek,atışmak,çekişmek* * *несов.; сов. - повздо́рить, разг.kavga etmek, atışmak, çekişmek -
6 спорить
несов.; сов. - поспо́рить1) tartışmak, münakaşa etmek; çekişmekо вку́сах не спо́рят — renk ve zevk üzerinde münakaşa olmaz
земе́льный уча́сток, из-за кото́рого они́ спо́рят — çekiştikleri arsa
две же́нщины спо́рили из-за ме́ста в о́череди — iki kadın sıra kavgası yapıyordu;
(да) ра́зве я спо́рю? — aksini söyledim mi ki?
2) ( держать пари) bahse girmek / girişmekмогу́ поспо́рить, что... —...dığına bahse girerim
спо́рим? — var mısın bahse?
3) перен. ( соперничать) çekişmek, yarış etmek; boy ölçüşmek -
7 агония
-
8 бороться
savaşmak,mücadele etmek,boğuşmak* * *1) врз savaşmak; mücadele etmek; savaşım / mücadele / kavga vermek; boğuşmakборо́ться за мир — barış savaşımı / mücadelesi vermek, barış için savaşmak
боро́ться за интере́сы рабо́чего кла́сса — işçi sınıfının çıkarlarını savunmak
боро́ться с контрреволю́цией — karşıdevrimle savaşmak
боро́ться про́тив раси́зма — ırkçılığa karşı savaşmak
боро́ться за власть — iktidar mücadelesi / kavgası yapmak
боро́ться за высо́кий урожа́й — ürünün bol olması için çaba(lar) göstermek
боро́ться с тру́дностями — zorlukları yenmeye çalışmak, zorluklarla boğuşmak
на симпо́зиуме боро́лись две иде́и — sempozyumda iki düşünce çakışmıştı
боро́ться со сме́ртью — ölümle güreşmek / pençeleşmek
боро́ться с во́лнами — dalgalarla boğuşmak
боро́ться с эпидеми́ческими боле́знями — salgın hastalıklarla mücadele etmek
боро́ться за ли́дерство — спорт. liderlik için çekişmek
боро́ться за очки́ — спорт. puan mücadelesi yapmak
в э́том де́ле ему́ с тобо́й не боро́ться — bu işte seninle yarışamaz / boy ölçüşemez o!
2) спорт. güreşmek, güreş tutmakв мо́лодости и я боро́лся — ben de gençliğimde güreş tuttum
••боро́ться с (сами́м) собо́й — nefis mücadelesi yapmak
боро́ться со сном — uykuyla boğuşmak
-
9 перетягивать
несов.; сов. - перетяну́ть1) ( перетаскивать) çekmek2) перен., разг. ( перегнивать) ayartmakперетяну́ть кого-л. на свою́ сто́рону — kendi yanına çekmek
3) ( туго перевязывать) sıkıca bağlamak4) ( натягивать заново) yeniden germek5) ( перевешивать) daha ağır / çok çekmek6) в соч.перетя́гивать кана́т — спорт. halat çekişmek
-
10 ссориться
несов.; сов. - поссо́ритьсяarası açılmak, bozuşmak; kavga etmek; dil kavgası yapmak ( браниться); atışmak; çekişmek ( пререкаться)прия́тели поссо́рились — ahbaplar bozuştu
из-за чего́ вы поссо́рились? — aranız ne yüzünden açıldı?
-
11 тянуть
çekmek,döşemek; uzatmak; canı çekmek; emmek; sürüncemede bırakmak,geciktirmek; ağırlığında olmak* * *1) çekmek; döşemekтяни́ кана́т на себя́ — halatı (kendine doğru) çek
тяну́ть не́вод — ağı çekmek
2) ( изготовлять волочением) haddeden çekmekтяну́ть про́волоку — haddeden tel çekmek
3) (руку, шею) uzatmakтяну́ть ру́ку — elini uzatmak
4) (тащить, направляя куда-л.) çekmekтяну́ть на букси́ре — yedekte çekmek
тяну́ть кого-л. за́ руку — birini kolundan tutup çekmek
букси́р тяну́л ба́ржу́ — römorkör bir mavna çekiyordu
5) ( прокладывать) çekmek, döşemekтяну́ть ка́бель — kablo çekmek / döşemek
6) разг. (заставлять идти, ехать) sürüklemekзаче́м ты тя́нешь ребёнка на рыба́лку? — çocuğu balık avına ne diye sürüklüyorsun?
7) перен., безл. ( влечь) (kendine) çekmek; canı çekmekкогда́ пое́шь, тя́нет ко сну — insan yemek yeyince uyku bastırır
её тяну́ло на солёное — canı tuzlu yiyecek çekiyordu
меня́ тяну́ло к родны́м места́м — beni memleket çekiyordu
кури́ть он бро́сил и говори́т, что бо́льше совсе́м не тя́нет — sigarayı bırakmış, hem hiç aramıyormuş
8) (билет, жребий и т. п.) çekmekтяну́ть жре́бий — kura çekmek; kura çekişmek ( о многих)
9) ( всасывать жидкость) çekmek, emmek10) ( обладать тягой) çekmekтруба́ хорошо́ тя́нет — baca iyi çekiyor
11) ( веять) gelmekтяну́л ветеро́к — hafif bir esinti vardı
тяну́ло ды́мом — duman kokusu geliyordu
ве́тер тяну́л из са́да за́пах сире́ни — rüzgar bahçeden leylak kokusu getiriyordu
12) ( медлить) sallamak, sürüncemede bırakmak; uzatmak; geciktirmekони́ вот уж ме́сяц тя́нут с мои́м де́лом — işimi bir aydır sallıyorlar
не тяни́! — sözü / lafı uzatma!
с отве́том не тяни́ — cevabı geciktirme
13) разг. ( весить) çekmekтюк тя́нет со́рок кило́ — balya kırık kilo çekiyor
14) разг. ( вымогать деньги) sızdırmakон тя́нет де́ньги у отца́ — babasını sızdırıyor
15) разг. ( воровать) aşırmak, çalmak16) ( медленно пить) ağır ağır / yudum yudum içmek17) ( лететь) uçmak; geçmekнад ле́сом тяну́ли журавли́ / тяну́л кося́к журавле́й — orman üzerinden bir turna katarı geçiyordu
••своя́ но́ша не тя́нет — погов. öküze boynuzu yük olmaz
тяну́ть кого-л. к отве́ту — hesaba çekmek
-
12 адский
ceennem…, nariy (огненный)испытывать адские мучения - can çekişmek -
13 мучиться
azaplanmaq, çekişmek, qıynalmaq
См. также в других словарях:
çekişmek — nsz, le 1) İki yönünden karşılıklı çekmek Halat çekişmek. 2) Bir şeyi birbirine karşı çekmek Bıçak çekişmek. 3) Aralarında ad, niyet, kâğıt veya piyango çekmek Kura çekiştiler. 4) mec. Ağız kavgası etmek Seninle çekişmek lazım, büyük hareketlerin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekişmek — nokta koymakta yardım ve yarışetmek II, 107 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çekişmek — münakaşa etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
can çekişmek — 1) ölmek üzere bulunmak Gerçi bir yanda karısı can çekişirken öbür yanda onun rakı içmesi doğru bir hareket değildi. R. N. Güntekin 2) sona ermek, tükenmek, bitmek Yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
maraza aramak — çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜNAKAŞA — Mücadele. Münazaa. Karşılıklı sözle çekişmek. Bir mes eleyi sormayı çok ileri götürerek çekişmek. (Bak: Hakperest)(Hadis i Şeyheyn in ittifakına alâmet olan işaretiyle bir hadis bana gösterildi. Hadis midir, değil midir? sual edildi.Ben dedim :… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cenkleşmek — nsz, le 1) Savaşmak 2) mec. Atışmak, çekişmek, münakaşa etmek Sadrazamın kapısındaki dilsizlerle cenkleşirken yardıma yetişen yavere... H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekişme — is. Çekişmek işi Bütün çekişmelerin dışında kalmayı da becermiştir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
itişmek — nsz, le 1) Birbirini itmek 2) Birbirini iterek şakalaşmak 3) mec. Çekişmek Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum. A. Kulin Birleşik Sözler itişe kakışa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller itişip kakışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nezetmek — i, der, esk., Ar. nezˁ + T. etmek 1) Koparmak, çekip almak Bu hakkı benden nezedemezsiniz. 2) nsz Can çekişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük