-
1 zorlamak
zorlamak (-i -e) zwingen (jemanden zu); MIL erzwingen, forcieren; TECH beanspruchen; Tür aufbrechen, gewaltsam öffnen;kendisini zorlamak sich überanstrengen, sich übernehmen -
2 zorlamak
-
3 zorlamak
-i, -e1) принужда́ть, заставля́ть, ока́зывать давле́ние2) -i укрепля́ть, закрепля́ть что3) наста́ивать, принужда́тьbütün köylü zorladı — вся дере́вня настоя́ла
-
4 zorlamak
ирексез итү -
5 zorlamak
оказывать давление, заставлять, принуждатьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > zorlamak
-
6 zorlamak
v. bludgeon, bully, clamor down, coerce, compel, constrain, cow smb. into, cozen, drag in, drive, edge on, enforce, exact, force, impel, impose, impress, lean upon, obligate, outrage, press, pressure, push, push smb. for, railroad--------press gang smb. into doing smth., twist smb.'s arm* * *1. force 2. oblige -
7 zorlamak
zor dan -
8 zorlamak
forsować; przymusić; przymuszać; wymusić; wymuszać; zmusić; zmuszać -
9 zorlamak
1) В, Д принужда́ть, заставля́ть, ока́зывать давле́ние2) В употребля́ть уси́лия, напряга́ться3) В воен. форси́ровать -
10 zorlamak
ЕГЪЭЗЫН, ТЕКЪУЗЭН, хэгъэзыхьан/ хэгъэзыхьын, фэгъэпытэн/ хуэгъэбыдэн, тэгъэпытыхьан/ тегъэбыдыхьын, теIункIэн/ теIунщIэн -
11 zorlamak
къырегъэзы, егъэзын -
12 zorlamak
اقتسرعناعنتقهر -
13 zorlamak
1. اقتسر [اِقْتَسَرَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak2. قهر [قَهَرَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak3. عنا [عَنَا]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak4. عنت [عَنَّتَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak -
14 zorlamak
"to force; to coerce, to compel, to oblige; to strain" -
15 zorlamak
1. /ı, a/ to force, constrain, coerce, or compel (someone) (to do something). 2. /ı/ to put pressure on, put (someone) under pressure, pressure (someone) insistently, press (someone) insistently. 3. /ı/ to try to force (something) open, try to break (something) open: Kapıyı zorlama! Don´t try to force the door open! 4. /ı/ to strain, exert (oneself) to the utmost. 5. /ı/ to strain, put a strain upon (something). -
16 zorlamak
zorlamaq -
17 zorlamak
forsować; narzucać; przymusić; przymuszać; wymusić; wymuszać; zmuszać -
18 zorlamak
donucovat; donutit; nutit; překroutit; přinutit; vnucovat; vnutit; vynutit; vypáčit -
19 ateşkese zorlamak
v. silence -
20 aşırı zorlamak
v. overstrain
См. также в других словарях:
zorlamak — i 1) Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk. F. R. Atay 2) Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilca etmek — zorlamak, zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur etmek — zorlamak Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakasına çökmek — zorlamak, baskı yapmak Bereket versin hekimler sıkı bastılar, yengem de yakana çöktü de seni biraz hizaya getirdiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLHAH — Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cebretmek — i, e, der, esk., Ar. cebr + T. etmek Zorlamak Sizi de inanmaya cebretmek isteyen bunamış bir inat ve ısrar ile söylüyor. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışmak — nsz 1) Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak Bu eser için üç yıl çalıştım. 2) Herhangi bir iş üzerinde olmak 3) İşi veya görevi olmak, bulunmak Kışları onun mandırasında çalışıyor. H. Taner 4) Makine veya aletler işe yarar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüslemek — i 1) Göğsünü dayayarak zorlamak Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip, çocukları ezip, kadınları göğüsleyip biniyoruz. O. S. Orhon 2) mec. Karşı durmak, engel olmak, direnmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıkınmak — nsz 1) Herhangi bir nedenle soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak A ... A ... A ... diye sesler çıkardı, sonra birdenbire ıkındı, yüzü kıpkırmızı kesildi. P. Safa 2) Peklikte veya doğum sırasında kasları zorlayarak soluğunu tutmak Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük